11 kişinin öldüğü binanın kolonları aynı yöne bakıyormuş
İzmir'de yıkıma neden olan 6.6'lık depremde 11 kişinin öldüğü, 11 kişinin de yaralandığı Yılmaz Erbek Apartmanı'nın sorumlularının yargılandığı davada ifade veren tutuksuz sanıklardan tadilat projesinin mimarı E.İ. kolonların aynı yöne baktığını, bunun da domino etkisine neden olduğunu söyledi.
02 Eylül 2021 - 10:37 - Güncelleme: 02 Eylül 2021 - 12:13
2001 yılında biten bina için 2006 yılında zemin etüdü yapan yüksek jeoloji mühendisi A.D. ise yeraltı su seviyesi 5 metre olarak ölçüldüğünü ifade ederek, "Raporun sonuç kısmında, zeminin alüvyon olduğu ve binanın buna uygun yapılmadığı takdirde güçlendirilmesi gerektiği veya yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini yazdık" dedi.
İzmir'de 30 Ekim 2020'de meydana gelen ve 115 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, 10'u tutuklu 29 kişi hakkında 5 ayrı iddianame hazırlandı. Depremin ardından yan yatan Yılmaz Erbek Apartmanı ile ilgili iddianame, İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek dava açıldı.
Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok'ta meydana gelen çökmede 11 kişinin hayatını kaybettiği, 11 kişinin ise yaralanması nedeniyle açılan davanın ilk duruşması başladı. İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanıklar Nurettin Bozdoğan ve Mustafa Yılmaz, SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile katılırken, 7 tutuksuz sanık ve davacılar ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. 1 tutuksuz sanık ise Covid-19 karantinasında olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılmadı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dinlenen, binanın statik proje müellefi tutuksuz sanık A.Ö., binanın 1975 Deprem Yönetmeliğine göre yapıldığını ve belediyeden de onay aldığını söyledi. Yılmaz Erbek Apartmanı'nın projesini hazırlayıp mimar Nurettin Bozdoğan'a teslim ettiğini ifade eden A.Ö., "Ödemede sorun çıkınca Mustafa Yılmaz ile tanıştım ve paramın geri kalan kısmını ondan aldım. A ve B bloklar aynı proje ile yapıldı. Daha narin olan A Blok'ta bir şey yokken daha kütleli olan B Blok'ta ise çökme oldu. Bunun nedeninin bilirkişiler tarafından araştırılmasını istiyorum" dedi.
"Yeraltı su seviyesi 5 metre olarak ölçüldü"
Yılmaz Erbek Apartmanı için 2006 yılında zemin etüdü raporu hazırlayan tutuksuz sanıklardan yüksek jeoloji mühendisi A.D., "O yıllarda bina bitmişti ancak Yapı Kullanım İzin Belgesi için bizden rapor istediler. Bina bitmiş, insanlar evde oturuyordu. Sismik etüt ve sondaj çalışması yaptık. 2 noktadan 15 metre derinliğe indik. Yeraltı su seviyesi 5 metre olarak ölçüldü. Depremden sonra yeraltı su seviyesi 3 metre olarak ölçülmüş. 15 senede zeminde değişiklikler olabilir. Raporun sonuç kısmında, zeminin alüvyon olduğu ve binanın buna uygun yapılmadığı takdirde güçlendirilmesi gerektiği veya yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini yazdık" diye konuştu.
"Zeminde kolonlar üzerinde duran bir bina vardı"
Dosyanın kendilerine geldiğinde binanın bitmiş halde olduğunu savunan, tutuksuz sanıklardan yapı denetim firması sorumlusu B.B., "Zeminde kolonlar üzerinde duran bir bina vardı. Arada duvarlar yoktu. Eski projede olan duvarların kaldırılmasıyla ilgili tadilat projesi yapılmış. Binayı yerinde inceledik. Mimar olduğum için ben mimari projeyi inceledim. O dönemki yönetmeliğe uygundu. Duvarların kaldırılmasında bir mahsur yoktu" ifadelerini kullandı.
Tutuksuz sanıklardan yapı denetim firmasının müdürü E.P.T. ise belediyenin isteği doğrultusunda binada inceleme yaptıklarını ve binanın proje ile uyumlu olduğunu söyledi.
"Binada kolonlar hep aynı yöne doğru bakıyordu"
2001 yılında Nurettin Bozdoğan'ın istifa etmesiyle Yılmaz Erbek Apartmanı'nın fenni mesulü olan tutuksuz sanık E.İ., "Daha önce de Mustafa Yılmaz'ın birkaç binasını yaptım. O binalar hala sağlam. Bu binanın tadilat projesini çizmemi istediler. 460 metrekarelik alan için duvarların kaldırıldığı tadilat projesi istediler. Ben işe başladığımda zemin katta duvarlar örülmemişti, kolon ve kirişlerde eksik yoktu" dedi.
2001 yılında binaya gittiğinde bir fenni mesul olmadığını ifade eden E.İ., "Kimse sorumluluk almak istemiyordu. Daha önceki mimar, duvarları taşıyıcı olarak çizdiğini söylüyor ancak taşıyıcı duvar olacaksa projeye yazılması lazımdı. Binada kolonlar hep yanı yöne doğru bakıyordu. Bu da binada domino etkisi oluşturur. Ancak o zamanki yönetmelik bunun yapılmasına imkan veriyordu. Bitmiş bir binada yapabileceğim bir şey yoktu. Biz mimarlar çizeriz. Çizmekle adam öldürülmez ama hesap yapanların iyi hesap yapmaları lazımdı" diye konuştu.
Kooperatif yöneticileri formaliteden imza atmış
Binanın arsa sahiplerinden Mustafa Yılmaz'ın beyaz eşya dükkanında çalışan tutuksuz sanıklardan K.K., prosedür üzerine kooperatif yöneticisi olduğunu ve fiili bir sorumluluğu olmadığını söylerken, Yılmaz'ın kardeşi tutuksuz sanıklardan Z.S. de ev hanımı olduğunu ve inşaat işinden anlamadığı halde kağıt üzerinde kooperatifin başkan yardımcısı olarak imzasının olduğunu söyledi.
Sanıklarının ifadelerinin ardından duruşmaya ara veren mahkeme başkanı, tanık ve müşteki ifadelerini almak için duruşmayı Cuma gününe erteledi.
İzmir'de 30 Ekim 2020'de meydana gelen ve 115 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, 10'u tutuklu 29 kişi hakkında 5 ayrı iddianame hazırlandı. Depremin ardından yan yatan Yılmaz Erbek Apartmanı ile ilgili iddianame, İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek dava açıldı.
Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok'ta meydana gelen çökmede 11 kişinin hayatını kaybettiği, 11 kişinin ise yaralanması nedeniyle açılan davanın ilk duruşması başladı. İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanıklar Nurettin Bozdoğan ve Mustafa Yılmaz, SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile katılırken, 7 tutuksuz sanık ve davacılar ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. 1 tutuksuz sanık ise Covid-19 karantinasında olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılmadı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dinlenen, binanın statik proje müellefi tutuksuz sanık A.Ö., binanın 1975 Deprem Yönetmeliğine göre yapıldığını ve belediyeden de onay aldığını söyledi. Yılmaz Erbek Apartmanı'nın projesini hazırlayıp mimar Nurettin Bozdoğan'a teslim ettiğini ifade eden A.Ö., "Ödemede sorun çıkınca Mustafa Yılmaz ile tanıştım ve paramın geri kalan kısmını ondan aldım. A ve B bloklar aynı proje ile yapıldı. Daha narin olan A Blok'ta bir şey yokken daha kütleli olan B Blok'ta ise çökme oldu. Bunun nedeninin bilirkişiler tarafından araştırılmasını istiyorum" dedi.
"Yeraltı su seviyesi 5 metre olarak ölçüldü"
Yılmaz Erbek Apartmanı için 2006 yılında zemin etüdü raporu hazırlayan tutuksuz sanıklardan yüksek jeoloji mühendisi A.D., "O yıllarda bina bitmişti ancak Yapı Kullanım İzin Belgesi için bizden rapor istediler. Bina bitmiş, insanlar evde oturuyordu. Sismik etüt ve sondaj çalışması yaptık. 2 noktadan 15 metre derinliğe indik. Yeraltı su seviyesi 5 metre olarak ölçüldü. Depremden sonra yeraltı su seviyesi 3 metre olarak ölçülmüş. 15 senede zeminde değişiklikler olabilir. Raporun sonuç kısmında, zeminin alüvyon olduğu ve binanın buna uygun yapılmadığı takdirde güçlendirilmesi gerektiği veya yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini yazdık" diye konuştu.
"Zeminde kolonlar üzerinde duran bir bina vardı"
Dosyanın kendilerine geldiğinde binanın bitmiş halde olduğunu savunan, tutuksuz sanıklardan yapı denetim firması sorumlusu B.B., "Zeminde kolonlar üzerinde duran bir bina vardı. Arada duvarlar yoktu. Eski projede olan duvarların kaldırılmasıyla ilgili tadilat projesi yapılmış. Binayı yerinde inceledik. Mimar olduğum için ben mimari projeyi inceledim. O dönemki yönetmeliğe uygundu. Duvarların kaldırılmasında bir mahsur yoktu" ifadelerini kullandı.
Tutuksuz sanıklardan yapı denetim firmasının müdürü E.P.T. ise belediyenin isteği doğrultusunda binada inceleme yaptıklarını ve binanın proje ile uyumlu olduğunu söyledi.
"Binada kolonlar hep aynı yöne doğru bakıyordu"
2001 yılında Nurettin Bozdoğan'ın istifa etmesiyle Yılmaz Erbek Apartmanı'nın fenni mesulü olan tutuksuz sanık E.İ., "Daha önce de Mustafa Yılmaz'ın birkaç binasını yaptım. O binalar hala sağlam. Bu binanın tadilat projesini çizmemi istediler. 460 metrekarelik alan için duvarların kaldırıldığı tadilat projesi istediler. Ben işe başladığımda zemin katta duvarlar örülmemişti, kolon ve kirişlerde eksik yoktu" dedi.
2001 yılında binaya gittiğinde bir fenni mesul olmadığını ifade eden E.İ., "Kimse sorumluluk almak istemiyordu. Daha önceki mimar, duvarları taşıyıcı olarak çizdiğini söylüyor ancak taşıyıcı duvar olacaksa projeye yazılması lazımdı. Binada kolonlar hep yanı yöne doğru bakıyordu. Bu da binada domino etkisi oluşturur. Ancak o zamanki yönetmelik bunun yapılmasına imkan veriyordu. Bitmiş bir binada yapabileceğim bir şey yoktu. Biz mimarlar çizeriz. Çizmekle adam öldürülmez ama hesap yapanların iyi hesap yapmaları lazımdı" diye konuştu.
Kooperatif yöneticileri formaliteden imza atmış
Binanın arsa sahiplerinden Mustafa Yılmaz'ın beyaz eşya dükkanında çalışan tutuksuz sanıklardan K.K., prosedür üzerine kooperatif yöneticisi olduğunu ve fiili bir sorumluluğu olmadığını söylerken, Yılmaz'ın kardeşi tutuksuz sanıklardan Z.S. de ev hanımı olduğunu ve inşaat işinden anlamadığı halde kağıt üzerinde kooperatifin başkan yardımcısı olarak imzasının olduğunu söyledi.
Sanıklarının ifadelerinin ardından duruşmaya ara veren mahkeme başkanı, tanık ve müşteki ifadelerini almak için duruşmayı Cuma gününe erteledi.
YORUMLAR