"AİHM kararını tanımıyoruz, takmıyoruz"
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin terörist Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz" dedi.
24 Aralık 2020 - 18:10 - Güncelleme: 24 Aralık 2020 - 18:13
Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanları Toplantısı, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başkanlığında, parti genel merkez binasında yapıldı. Toplantı sonrasında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Bahçeli, ellerine aldıkları kazma kürekle Türkiye'nin kuyusunu kim kazıyorsa, Türk milletine kimler zilleti reva görüyorsa bunu engelleyecek ve bunun hesabını birer birer soracak olanın Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olduğunu söyleyerek, "İl Başkanlarımız Türkiye üzerinde oynanan hain oyunların farkındadır. Sizler kendi yörelerinizde gelişmeleri sabır ve sağduyuyla takip ediyorsunuz. Demokrasiyi istismar edenlere, demokratik kültürü lekeleyenlere esas itibariyle en iyi cevabı yapılan il ve ilçe kongrelerimizle vermeyi başardınız. Allah'a şükürler olsun ki, 9 Ağustos 2020 tarihinde başlayan kongre sürecimizi muazzam bir olgunluk ve vakar içinde 9 Aralık 2020 tarihinde tamamladık. Her biriniz, demokratik merhaleleri kademe kademe aşarak partimizi illerinizde temsil görevini üstlendiniz. 81 il, 920 ilçede kongrelerimizi gerçekleştirdik. Aralarında Batman Beşiri; Diyarbakır Bismil, Çermik, Dicle, Eğil; Hakkari Derecik; Mardin Yeşilli; Siirt Kurtalan, Pervari; Şırnak İdil, Beytüşşebap; Tunceli Merkez, Pertek ve Çemişgezek olmak üzere 14 ilçemizde ilk kez kongre yaptık. Bizim nerede olduğumuzu soranlara diyorum ki, her yerdeyiz, milletimizin onurlu mensuplarının olduğu her taraftayız. Dildeyiz, dilekteyiz, duadayız, mazlum yüreklerdeyiz. Tunceli il kongremizi ilk defa coşkuyla ifa ettik. 14 yıl aradan sonra Batman'da, Şırnak'ta, Hakkari'de il kongrelerimizi yöre inanımızın büyük desteğiyle tamamladık. Her biri birbirinden saygın bin 200 üst kurul delegemiz seçilerek büyük kurultayımızda iradesini gösterme hakkını elde etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi ülkemin her noktasındadır. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milleti neredeyse oradadır. Milliyetçi Hareket Partisi, bölgelere, illere ya da şartlara göre söylem ve politikalarıyla oynayan istismarcı ve çıkarcı bir parti değildir" ifadelerini kullandı.
Herhangi bir bölgenin ya da herhangi bir ilin değil, bütün Türkiye'nin partisi olduklarını belirten Bahçeli, 13. Olağan Büyük Kurultayla ilgili olarak da bilgiler paylaşarak şunları kaydetti:
"Türk milletinin son kalesiyiz. Birleştirici, bütünleştirici bir yaklaşımla sorumlu ve duyarlı bir siyaset takip eden muazzam bir millet eseriyiz. 14 Mart 2021 tarihinde yapacağımız 13.Olağan Büyük Kurultayımıza demokratik hazırlığımız Allah'a bin şükür tamamlanmıştır. Şayet salgın aman verirse, 14 Mart 2020'de demokrasi şölenimiz muazzam bir katılımla gerçekleşecektir. Yok vermezse, sadece delegelerimizin irade ve iştirakiyle kurultayımız huzur ve sükûn içinde, sağduyunun rehberliğinde, engin bir milliyetçi şuur ve vizyon çerçevesinde yerine getirilecektir. 13. Olağan Büyük Kurultayımız partimizi Cumhuriyetin yüzüncü yıl dönümüne taşıyacak yenilenmiş kadro ve hedeflerin tezahürüne sahne olması bakımından tarihi bir misyona haizdir. 13. Olağan Büyük Kurultayımız 2023'ü kucaklayıp, sonraki yılların milliyetçi stratejisini tespit edecek aziz bir iradenin tecellisiyle mana ve muhteva kazanacaktır. Bahtiyarlıkla ifade ediyorum ki, TBMM'de tam bir ittifakla, 2021 İstiklal Marşı yılı olarak kabul edilmiştir. Bu çerçevede, İstiklal Marşımızın mesajlarıyla perçinlenecek 13. Olağan Büyük Kurultayımız düşmana korku, dosta güven aşılayacaktır. Partimiz büyük kongresini yaptıktan sonra, tarihi yolculuğuna yeni bir dinamizm ve donanım ile devam edecektir. Aziz milletimizin sadece bugünün değil, geleceğinin de partisi olan Milliyetçi Hareket, bütün hedeflerine ulaşmak için insanüstü bir çabayı ant olsun gösterecektir. Durmayacağız, yorulmayacağız, beklemeyeceğiz, gecikmeyeceğiz, kızıl elmanın ilkeleriyle, ülkülerimizin heyecanıyla mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. İstiklal için birlik diyoruz. Çünkü istiklal namustur. İstikbal için dirlik diyoruz. Çünkü istikbal bizimdir. Kazananın Türkiye olacağına samimiyetle inanıyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
Gelecek hafta bir yılı bitirip yenisini hem buruk bir vicdanla hem de iyimser bir beklentiyle karşılayacaklarını dile getiren Bahçeli, "Yaşadıklarımız kaygılarımızı diri tutsa da umudumuzu koruyoruz. Oldukça üzücü, bir o kadar sarsıcı, biteviye hazin olaylarla geride bıraktığımız 2020 yılı ne milletimizin hatırından ne de insanlığın ortak hafızasından asla silinmeyecektir. 2020, belaların kol gezdiği, tehlikelerin cirit attığı, tehditlerin serbest dolaşıma girdiği bir yılın adıdır. Covid-19 hastalığının yoğun fırtınası bu yıla maalesef damga vurmuştur. Doğal afetler, terör eylemleri, insani trajediler, hastalıklar, ekonomik sancılar, siyasi ve diplomatik açmazlar adeta üst üste yığılmış, görüş açımızı perdelemiştir. İnsanlık büyük bir sınavın içine girmiştir. Salgının kahredici hasarı, bundan mütevellit Covid-19 hastalığının korkunç enkazı her ülkenin, her toplumun üzerine çöreklenmiştir. Dünya genelinde vaka ve vefat sayısı saat başı değişirken aynı zamanda endişe verici seviyelere tırmanmıştır. Bir başka çarpıklık ise salgının neden olduğu sosyal ve ekonomik zorlukların giderek boyut ve zemin kazanmasıdır. Bütün ülkeler salgınla mücadeleyi önceliğine almış durumdadır. Zira sağlık olmadan, hayatta kalmadan hiçbir şeyin ehemmiyeti, hiçbir şeyin kıymeti doğaldır ki olamayacaktır. Bizim kültürümüze hakim olan 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' felsefesi artık dünyanın esas gündemidir. Gerek inançlarımızın gerekse de tarihsel tasavvurumuzun vazgeçilmez öznesi insandır. Her şey insanla kaim, insanla daimdir. İnsanı dünyadan çekip çıkardığınızda geriye sadece derin bir boşluk kalacaktır" diye konuştu.
"Lider Ülke Türkiye" hedefine ortak akıl ve iradeyle odaklanmak, hep birlikte ulaşmak yerine, bu hedefi kösteklemek, bu hedefe zehirli hançer sallamak maksadıyla canını dişine takan sefil siyaset anlayışlarının varlığının büyük bir pürüz olduğunu aktaran Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bir yanda şeytanlar taşa tutulurken, diğer yanda taş üstüne taş koymanın gayreti hepimizin vakıf ve şahit olduğu bir gerçektir. Türkiye'nin en önemli sorunu iç cephesinde açılan gediklerdir. Salgın dünyayı kasıp kavururken, bu olağanüstü ve hassas dönemde istismarı paravan yapanların, yaşanan zorluklara sevinenlerin, böylesi bir halde bile iktidar devşirmek için çırpınanların ya ar damarları çatlamış ya da kansızlıkları dillerine vurmuştur. Meselenin özeti bize göre budur. Bakınız CHP'ye, bakınız İYİ Parti'ye, bakınız HDP'ye, bakınız diğer siyasi ucubelere, emin olunuz görüp göreceğiniz bu olacaktır. Yangından mal kaçırmayı düşünmek korkaklığın alametidir. Ülkesine, milletine, vatanına namlu çevirenlerle, kefen biçenlerle can ciğer kuzu sarması olanlar, üstelik onlardan medet ve menfaat umanlar iç işgal cephesinde mevzie giren ruhsuz ve uğursuz zillet kafilesidir. Yıkıcı eleştiri muhalefet değildir. Yalana kul köle olmak onurlu bir siyaset hiç değildir. Zalimlere el sallayıp 'Görün bizi' demek adamlık değildir, mertlik değildir, insanlık değildir, erdemli bir tavır hiç değildir, vatan ve millet sevgisiyle de asla bağdaşmayacaktır. Bilinmelidir ki, el atına binen tez inecektir. Siyasetin dost ve düşman cephelere ayrılması 1930'lu yıllarda dünyayı felakete sürüklemiş vahim bir hata ve saplantıdır. Dikiz aynasına bakarak gelecek iddiasında bulunanların yeniden bu saplantıdan nemalanma istekleri hayret edilecek bir gaflettir. CHP Genel Başkanı tutunacak dal ararken, İP'in Başkanı demirlediği limandan ayrılıp yenisine yelken açmanın küçük ve kurnaz hesabı içindedir. İttifak yerine yeni bir masa kurma teklifinin esbabı mucibesi bize göre budur. Memleket masası kuramayanlar, mihnet masası kurmanın peşindedir. Aslında nazlana nazlana bulundukları muhitten kirişi kırmanın arayışına girmişlerdir. Bizim nazarımızda masa kurma teklifi ciddiyetsiz ve itibarsız bir tekliftir. Masalar boştur, oturacak masa pek çoktur. İsteyenin istediği masaya günün 24 saati oturmasında bizce bir sakınca yoktur. Buna engel olan da yoktur. Dur diyen yoktur, niye oturuyorsunuz diyecek yoktur. Buyursunlar otursunlar, fiskos yapsınlar, olmadı birbirlerini çekiştirsinler, bu da olmazsa kısır yiyip keyfilerine baksınlar. Bildiğimiz kadarıyla zillet partileri uzun süredir ya masa altındadır ya da zaman zaman masanın üstüne çıkmaktadır. Sormak isterim ki, gündemdeki ağırlığını hala koruyan meşum anayasa taslağını kimler, nerede hazırladı? PKK anayasasının taslak metni kaleme alınırken, CHP, HDP, İP, Saadet masaya oturmadıysa bahçede mi toplandı, tarlada mı buluştu? Anayasa'dan Türklüğü çıkaracak kadar gözü ve gönlü kararan bu ayıplı siyaset temsilcileri ihanet masasına yeni ortak bulalım derken meşruluk mu arıyorlar, daha da meşhur olmayı mı amaçlıyorlar? Biz Türk milletiyiz, milli ve manevi değerlerimize saldıranların, şaşı bakanların alınlarını santim santim karışlamasını biliriz. Türklüğü, Atatürk'ü, Türk milletini, mevcut vatandaşlık tanımını Anayasa'dan çıkaracak bir melun henüz dünyaya gözlerini açmamıştır. Aksini denemek isteyen varsa hodri meydan. Buna teşebbüs ederlerse görürler dünyanın kaç bucak olduğunu."
"Muhatabına masa kur demedik, evine dön dedik, hala zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Diyorum ki, dön evine, bitsin bu çile"
"HDP'ye zeytin dalı uzatıp terörist Demirtaş ile kahvaltı programı rezervasyonu yapanlar masa kurmadan önce içine düştükleri zillete kafa yorsunlar" ifadelerini aktaran Bahçeli, "Tavsiyemiz, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmalarıyla vakit kaybetmesinler. Millet kararını vermiştir, iş bitmiştir, perde kapanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin geleceğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi parlak Türk asırlarının yol haritası, milli birlik ve kardeşliğin, devletin istikrar ve dengesinin yegane güvencesidir. Muhatabına masa kur demedik, evine dön dedik, hala zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Diyorum ki, dön evine, bitsin bu çile" dedi.
CHP siyasetinin kriz siyaseti, karanlığın ismi olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Kılıçdaroğlu'nun istikameti şaşmış, iradesi şanzıman dağıtmıştır. Konuştukça batıyor, battıkça da dibe iniyor. Gaf mıdır, asıl maksadı mıdır bilemem, ama Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz Salı günü grup toplantısında dile getirdiği sözleri feci bir çakılmadır. Diyor ki, 'Asıl vergiyi uyuşturucu ticareti yapan adamdan alacaksın, organ ticareti yapan adamdan alacaksın, kara parayla devleti dolandıranlardan alacaksın.' Partisindeki skandal taciz ve tecavüz vakalarının patlamasına ses çıkarmayan Kılıçdaroğlu su kaynatmıştır. Vah ki vah, kim nasıl bakıyorsa öyle görür, kimin aklından ne geçiyorsa diline vuran odur. Biz kara paracılarla mücadele edilsin diyoruz, Kılıçdaroğlu gelin vergi verin diyor. Biz uyuşturucunun kökü kazınsın diyoruz, Kılıçdaroğlu vergi alalım diyor. Biz organ mafyasının kafasına balyoz gibi inilsin diyoruz, Kılıçdaroğlu vergi diye tutturuyor. İşte bizim onlarla farkımız da budur. Bu CHP yönetimi teröristlerle düşüp kalkmasının, mafyanın ve HDP'nin ruhuna kolon atmasının bedelini siyasetiyle ödemeye başlamıştır. Uyuşturucu kaçakçılarıyla ittifak yapanlar, vergi peşine düşmüştür. İşte asıl mafya, asıl organize suç şebekesi bu zihniyettir. Yazıklar olsun, bu hesabı sormazsak da gök girsin kızıl çıksın" ifadelerini aktardı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'nin korona virüs salgınını yönetemediğini iddia ettiğini bildiren Bahçeli, "Adama derler ki, gözüne dizine dursun. Daha ne bekliyorsun, ne istiyorsun, ne yapalım diyorsun? Virüs mutasyona uğramış, bulaş hızı yüzde 70 artmış, ülkemiz adı konulmamış seferberlik haline geçmiş, şu işe bakınız ki Kılıçdaroğlu başka havalarda, başka telden çalıyor. Dünya, Türkiye'ye gıptayla bakıyor, Dünya Sağlık Örgütü takdir ediyor, ne var ki Kılıçdaroğlu bayat eleştirileriyle ters köşeye yatmaktan, komik durumlara düşmekten kurtulamıyor" şeklinde konuştu.
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin terörist Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz"
"HDP açılmamak üzere kapatılsın" dediklerini anımsatan Bahçeli, bu kararın cesaret ve inanmışlıkla arkasında olduklarını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
"Hazine yardımlarının terör örgütüne gitmesini istemiyoruz. TBMM'de PKK'lı istemiyoruz. Teröristleri kucaklayıp TBMM'ne gelen bölücülere tahammül edemiyoruz. Biz Demirtaş'a bakınca terörist görüyoruz, bebek katilinin heykelini dikmek isteyen cani görüyoruz, 6-8 Ekim olaylarında katledilen 53 vatandaşımızın acısını görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin terörist Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz. Milli iradeye ve Türk mahkemelerine hakareti reddediyoruz. Hiç kimse bize masal anlatmasın. Mesela AB üyesi İspanya'da teröre bulaşmış Batasuna'ya ne yapılmışsa hukuki ve ahlaki tutarlılık gereğince Türkiye'de de aynısının yapılmasını talep ediyoruz. PKK'yı terör örgütü görmeyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi iç hukuk yollarının tükenmesini beklemeden önyargı ve çifte standartla hareket etmiştir. Mezkur karar esastan da, usulden de sakattır, evrensel hukuk kurallarına aykırıdır. Nitekim, İspanya'da ETA terör örgütünün destekçisi parti hakkında verdiği kararla bütünüyle ters düşmüştür. Avrupa'ya gelince hukuk diyenler, bize gelince terörist hukuku icat etmişlerdir. Biz HDP kapatılsın derken haklıyız, halkın tercümanıyız. Kılıçdaroğlu buna karşı çıkıyor. Onun nezdinde terörist Demirtaş'ın hakkında ki somut iddialar göğsünde taşıması gereken madalya olarak görülüyor. HDP'nin kapatılma çağrımızın üzerinden Cumhur İttifakı'nda rehinli aklınca bir çatlak oluşturmanın amacına kilitleniyor. Bizim, Cumhur İttifakı'ndan ayrılma zemini aradığımızı utanmadan söylüyor. Kılıçdaroğlu acınacak haldedir, baltası taşa çoktan inmiştir. Kılıçdaroğlu yanılmıştır, yanlışa düşmüştür, yozlaşmış siyasetinin kurbanı olmuştur. Cumhur İttifakı'nı anlayacak, özümseyecek, kabullenecek ne bir yüreği vardır ne de buna dünya görüşü yetecektir. Cumhur İttifakı, Türkiye'dir. Cumhur İttifakı, Türk milletidir. Cumhur İttifakı, Milli Mücadele'dir. Cumhur İttifakı zulme hasım, mazluma hısımdır. Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Irak Başbakanı'nın onuruna verilen resmi bir yemeği propaganda malzemesi olarak şerefsizce CHP'ye ulaştıran kriptoların can düşmanıdır. Cumhur İttifakı tarlasında çiftçi, tezgahında işçi, dairesinde memur, kalan ömründe emekli, dükkanında esnaf, fabrikasında iş adamı, sınırda Mehmetçik, sokakta bekçi ve polistir. Sayın Kılıçdaroğlu bilesin ki, Cumhur İttifakı 2023'de tekrar iktidar olacak, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanı seçilecektir. Aklın varsa hesabını buna göre yap, basiretin varsa siyasi pozisyonunu buna göre al, alimallah yaklaşan şiddetli demokrasi rüzgarı seni bulunduğun yerden koparıp savuracaktır. Zillet ittifakı ne derse desin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bütün kurum ve kurallarıyla yerleşip günbegün güç kazanacaktır. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem dayatmaları fasa fisodur. Su tersine akmaz, aynı ırmakta iki defa yıkanılmaz, tarih geriye sarmaz, dünün yağmurundan bugünün toprağına damla düşmez. Parlamenter sistem çağrıları boşa kürek çekmek, boşuna nefes tüketmektir. Biz başkent Ankara'dan dünyaya Türkçe bakacağız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle alemi kavrayacağız. Devir değişti, taşlar yerinden oynadı, boyun eğen değil dik duran bir Türkiye tarihteki yerini aldı."
"Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2023'de Cumhurbaşkanı adayımızdır. Seçimler zamanında yapılacaktır"
Ne ABD'nin yaptırımları ne AB'nin yaptırım tehditleri; ne FETÖ'nün ayak oyunları ne PKK'nın kanlı emelleri; ne Yunan tahrikleri, ne Fransız tacizleri; ne Ermeni kumpasları ne de zalim senaryolarının kendilerine sökmeyeceğini ve işlemeyeceğini dile getiren Bahçeli, "Alevi İslam inancına mensup canlarımızı istismar eden Batı planları, Aleviliği Almanya'nın bir eyaletinde ayrı bir din olarak tanıma rezaletleri Müslüman Türk milleti tarafından ademe mahkum edilecektir. Bizi koparamayacaklar. Bizi bölemeyecekler. Kirli, kinli ve krizli üsluplarıyla bizi düşüremeyecekler. Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, karıştırıcı emellere karşı cumhurun var oluş onuruyla direneceğiz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin müstesna kazanımlarıyla karşı koyacağız. S-400 aldıysak, bihakkın kullanacağız. Hangara koymak yerine, bataryaları muhasım çevrelere karşı konuşlandıracağız. İhalarımız, sihalarımız, Dağlık Karabağ'da Ermeni çetelerini nasıl mahvetmişse, vatanımıza göz diken alçakları da öyle mahvedeceğiz. Belçika Temsilciler Meclisi'nin, Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ı kınayan, Türkiye'yi eleştiren kararını da yırtıp atıyoruz. Binlerce şükürler olsun ki, 2020'nin zafer imzası Karabağ'da atılmıştır. Bu zafer gölgelenemez, inkâr edilemez. 15 Temmuz'u unutmayacağız. İşgal teşebbüslerini unutturmayacağız. Terörizme diz çökmeyeceğiz, tam tersine imanla mücadeleyi sürdüreceğiz. Ayrıca FETÖ'cülerin, cezaevlerinde sözde çıplak arama yapıldığını sosyal medyadan servis etmesiyle başlayan iftira kampanyasına aldanan, bunu da hayasızca siyaset konusu yapanlar 15 Temmuz'un rövanşını almak için kuyruğa giren Türkiye muhalifleridir. FETÖ'nün telkin ve tembihiyle siyasi mücadeleyi sürdüren kokuşmuşların aidiyet merkezleri Türkiye değil Pensilvanya'dır. Biz, Cumhur İttifakı'nı kararlılıkla devam ettireceğiz. Denizden geçtik, derede boğulmayacağız. Siyasi söylem ve mesajlarımızın sınırı Cumhur İttifakı'yla ihata edilecektir. Tekraren ifade ediyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2023'de Cumhurbaşkanı adayımızdır. Seçimler zamanında yapılacaktır. Hiç kimse boş hayale kapılmasın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin gelişmesi, güçlenmesi ve iyice kökleşmesi için hangi reforma ihtiyaç duyuluyorsa o yapılacaktır. 2021 yılı reform yılıdır, huzur yılıdır, sükûnet yılıdır, milli hedeflere biraz daha yaklaşma yılı olacaktır. En azından hedefimiz budur, düşüncemiz budur, dileğimiz budur" diye konuştu.
"Geleceğin iki vazgeçilmez, paha biçilemez değeri birbiriyle iç içe geçen demokrasi ve milliyetçiliktir"
5 Kasım 2000 yılında gerçekleştirilen MHP 6.Olağan Büyük Kurultayındaki, "21. Yüzyılda, beşerî çoğulculuğun ve dayanışmanın iki anahtar kavramı demokrasi ve milliyetçilik olacaktır. Milliyetçilik, demokrasi ile birlikte yeni yüzyılda giderek önemi artan fikirler ve duyarlılıklar sistematiği olmaya devam edecektir" ifadelerini hatırlatan Bahçeli, "Görüşümüzde yanılmadık, öngörümüzde sapma göstermedik. Geleceğin iki vazgeçilmez, paha biçilemez değeri birbiriyle iç içe geçen demokrasi ve milliyetçiliktir. Ve bu değerler Cumhur İttifakı'nda temerküz etmiştir" dedi.
Herhangi bir bölgenin ya da herhangi bir ilin değil, bütün Türkiye'nin partisi olduklarını belirten Bahçeli, 13. Olağan Büyük Kurultayla ilgili olarak da bilgiler paylaşarak şunları kaydetti:
"Türk milletinin son kalesiyiz. Birleştirici, bütünleştirici bir yaklaşımla sorumlu ve duyarlı bir siyaset takip eden muazzam bir millet eseriyiz. 14 Mart 2021 tarihinde yapacağımız 13.Olağan Büyük Kurultayımıza demokratik hazırlığımız Allah'a bin şükür tamamlanmıştır. Şayet salgın aman verirse, 14 Mart 2020'de demokrasi şölenimiz muazzam bir katılımla gerçekleşecektir. Yok vermezse, sadece delegelerimizin irade ve iştirakiyle kurultayımız huzur ve sükûn içinde, sağduyunun rehberliğinde, engin bir milliyetçi şuur ve vizyon çerçevesinde yerine getirilecektir. 13. Olağan Büyük Kurultayımız partimizi Cumhuriyetin yüzüncü yıl dönümüne taşıyacak yenilenmiş kadro ve hedeflerin tezahürüne sahne olması bakımından tarihi bir misyona haizdir. 13. Olağan Büyük Kurultayımız 2023'ü kucaklayıp, sonraki yılların milliyetçi stratejisini tespit edecek aziz bir iradenin tecellisiyle mana ve muhteva kazanacaktır. Bahtiyarlıkla ifade ediyorum ki, TBMM'de tam bir ittifakla, 2021 İstiklal Marşı yılı olarak kabul edilmiştir. Bu çerçevede, İstiklal Marşımızın mesajlarıyla perçinlenecek 13. Olağan Büyük Kurultayımız düşmana korku, dosta güven aşılayacaktır. Partimiz büyük kongresini yaptıktan sonra, tarihi yolculuğuna yeni bir dinamizm ve donanım ile devam edecektir. Aziz milletimizin sadece bugünün değil, geleceğinin de partisi olan Milliyetçi Hareket, bütün hedeflerine ulaşmak için insanüstü bir çabayı ant olsun gösterecektir. Durmayacağız, yorulmayacağız, beklemeyeceğiz, gecikmeyeceğiz, kızıl elmanın ilkeleriyle, ülkülerimizin heyecanıyla mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. İstiklal için birlik diyoruz. Çünkü istiklal namustur. İstikbal için dirlik diyoruz. Çünkü istikbal bizimdir. Kazananın Türkiye olacağına samimiyetle inanıyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
Gelecek hafta bir yılı bitirip yenisini hem buruk bir vicdanla hem de iyimser bir beklentiyle karşılayacaklarını dile getiren Bahçeli, "Yaşadıklarımız kaygılarımızı diri tutsa da umudumuzu koruyoruz. Oldukça üzücü, bir o kadar sarsıcı, biteviye hazin olaylarla geride bıraktığımız 2020 yılı ne milletimizin hatırından ne de insanlığın ortak hafızasından asla silinmeyecektir. 2020, belaların kol gezdiği, tehlikelerin cirit attığı, tehditlerin serbest dolaşıma girdiği bir yılın adıdır. Covid-19 hastalığının yoğun fırtınası bu yıla maalesef damga vurmuştur. Doğal afetler, terör eylemleri, insani trajediler, hastalıklar, ekonomik sancılar, siyasi ve diplomatik açmazlar adeta üst üste yığılmış, görüş açımızı perdelemiştir. İnsanlık büyük bir sınavın içine girmiştir. Salgının kahredici hasarı, bundan mütevellit Covid-19 hastalığının korkunç enkazı her ülkenin, her toplumun üzerine çöreklenmiştir. Dünya genelinde vaka ve vefat sayısı saat başı değişirken aynı zamanda endişe verici seviyelere tırmanmıştır. Bir başka çarpıklık ise salgının neden olduğu sosyal ve ekonomik zorlukların giderek boyut ve zemin kazanmasıdır. Bütün ülkeler salgınla mücadeleyi önceliğine almış durumdadır. Zira sağlık olmadan, hayatta kalmadan hiçbir şeyin ehemmiyeti, hiçbir şeyin kıymeti doğaldır ki olamayacaktır. Bizim kültürümüze hakim olan 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' felsefesi artık dünyanın esas gündemidir. Gerek inançlarımızın gerekse de tarihsel tasavvurumuzun vazgeçilmez öznesi insandır. Her şey insanla kaim, insanla daimdir. İnsanı dünyadan çekip çıkardığınızda geriye sadece derin bir boşluk kalacaktır" diye konuştu.
"Lider Ülke Türkiye" hedefine ortak akıl ve iradeyle odaklanmak, hep birlikte ulaşmak yerine, bu hedefi kösteklemek, bu hedefe zehirli hançer sallamak maksadıyla canını dişine takan sefil siyaset anlayışlarının varlığının büyük bir pürüz olduğunu aktaran Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bir yanda şeytanlar taşa tutulurken, diğer yanda taş üstüne taş koymanın gayreti hepimizin vakıf ve şahit olduğu bir gerçektir. Türkiye'nin en önemli sorunu iç cephesinde açılan gediklerdir. Salgın dünyayı kasıp kavururken, bu olağanüstü ve hassas dönemde istismarı paravan yapanların, yaşanan zorluklara sevinenlerin, böylesi bir halde bile iktidar devşirmek için çırpınanların ya ar damarları çatlamış ya da kansızlıkları dillerine vurmuştur. Meselenin özeti bize göre budur. Bakınız CHP'ye, bakınız İYİ Parti'ye, bakınız HDP'ye, bakınız diğer siyasi ucubelere, emin olunuz görüp göreceğiniz bu olacaktır. Yangından mal kaçırmayı düşünmek korkaklığın alametidir. Ülkesine, milletine, vatanına namlu çevirenlerle, kefen biçenlerle can ciğer kuzu sarması olanlar, üstelik onlardan medet ve menfaat umanlar iç işgal cephesinde mevzie giren ruhsuz ve uğursuz zillet kafilesidir. Yıkıcı eleştiri muhalefet değildir. Yalana kul köle olmak onurlu bir siyaset hiç değildir. Zalimlere el sallayıp 'Görün bizi' demek adamlık değildir, mertlik değildir, insanlık değildir, erdemli bir tavır hiç değildir, vatan ve millet sevgisiyle de asla bağdaşmayacaktır. Bilinmelidir ki, el atına binen tez inecektir. Siyasetin dost ve düşman cephelere ayrılması 1930'lu yıllarda dünyayı felakete sürüklemiş vahim bir hata ve saplantıdır. Dikiz aynasına bakarak gelecek iddiasında bulunanların yeniden bu saplantıdan nemalanma istekleri hayret edilecek bir gaflettir. CHP Genel Başkanı tutunacak dal ararken, İP'in Başkanı demirlediği limandan ayrılıp yenisine yelken açmanın küçük ve kurnaz hesabı içindedir. İttifak yerine yeni bir masa kurma teklifinin esbabı mucibesi bize göre budur. Memleket masası kuramayanlar, mihnet masası kurmanın peşindedir. Aslında nazlana nazlana bulundukları muhitten kirişi kırmanın arayışına girmişlerdir. Bizim nazarımızda masa kurma teklifi ciddiyetsiz ve itibarsız bir tekliftir. Masalar boştur, oturacak masa pek çoktur. İsteyenin istediği masaya günün 24 saati oturmasında bizce bir sakınca yoktur. Buna engel olan da yoktur. Dur diyen yoktur, niye oturuyorsunuz diyecek yoktur. Buyursunlar otursunlar, fiskos yapsınlar, olmadı birbirlerini çekiştirsinler, bu da olmazsa kısır yiyip keyfilerine baksınlar. Bildiğimiz kadarıyla zillet partileri uzun süredir ya masa altındadır ya da zaman zaman masanın üstüne çıkmaktadır. Sormak isterim ki, gündemdeki ağırlığını hala koruyan meşum anayasa taslağını kimler, nerede hazırladı? PKK anayasasının taslak metni kaleme alınırken, CHP, HDP, İP, Saadet masaya oturmadıysa bahçede mi toplandı, tarlada mı buluştu? Anayasa'dan Türklüğü çıkaracak kadar gözü ve gönlü kararan bu ayıplı siyaset temsilcileri ihanet masasına yeni ortak bulalım derken meşruluk mu arıyorlar, daha da meşhur olmayı mı amaçlıyorlar? Biz Türk milletiyiz, milli ve manevi değerlerimize saldıranların, şaşı bakanların alınlarını santim santim karışlamasını biliriz. Türklüğü, Atatürk'ü, Türk milletini, mevcut vatandaşlık tanımını Anayasa'dan çıkaracak bir melun henüz dünyaya gözlerini açmamıştır. Aksini denemek isteyen varsa hodri meydan. Buna teşebbüs ederlerse görürler dünyanın kaç bucak olduğunu."
"Muhatabına masa kur demedik, evine dön dedik, hala zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Diyorum ki, dön evine, bitsin bu çile"
"HDP'ye zeytin dalı uzatıp terörist Demirtaş ile kahvaltı programı rezervasyonu yapanlar masa kurmadan önce içine düştükleri zillete kafa yorsunlar" ifadelerini aktaran Bahçeli, "Tavsiyemiz, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmalarıyla vakit kaybetmesinler. Millet kararını vermiştir, iş bitmiştir, perde kapanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin geleceğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi parlak Türk asırlarının yol haritası, milli birlik ve kardeşliğin, devletin istikrar ve dengesinin yegane güvencesidir. Muhatabına masa kur demedik, evine dön dedik, hala zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Diyorum ki, dön evine, bitsin bu çile" dedi.
CHP siyasetinin kriz siyaseti, karanlığın ismi olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Kılıçdaroğlu'nun istikameti şaşmış, iradesi şanzıman dağıtmıştır. Konuştukça batıyor, battıkça da dibe iniyor. Gaf mıdır, asıl maksadı mıdır bilemem, ama Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz Salı günü grup toplantısında dile getirdiği sözleri feci bir çakılmadır. Diyor ki, 'Asıl vergiyi uyuşturucu ticareti yapan adamdan alacaksın, organ ticareti yapan adamdan alacaksın, kara parayla devleti dolandıranlardan alacaksın.' Partisindeki skandal taciz ve tecavüz vakalarının patlamasına ses çıkarmayan Kılıçdaroğlu su kaynatmıştır. Vah ki vah, kim nasıl bakıyorsa öyle görür, kimin aklından ne geçiyorsa diline vuran odur. Biz kara paracılarla mücadele edilsin diyoruz, Kılıçdaroğlu gelin vergi verin diyor. Biz uyuşturucunun kökü kazınsın diyoruz, Kılıçdaroğlu vergi alalım diyor. Biz organ mafyasının kafasına balyoz gibi inilsin diyoruz, Kılıçdaroğlu vergi diye tutturuyor. İşte bizim onlarla farkımız da budur. Bu CHP yönetimi teröristlerle düşüp kalkmasının, mafyanın ve HDP'nin ruhuna kolon atmasının bedelini siyasetiyle ödemeye başlamıştır. Uyuşturucu kaçakçılarıyla ittifak yapanlar, vergi peşine düşmüştür. İşte asıl mafya, asıl organize suç şebekesi bu zihniyettir. Yazıklar olsun, bu hesabı sormazsak da gök girsin kızıl çıksın" ifadelerini aktardı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'nin korona virüs salgınını yönetemediğini iddia ettiğini bildiren Bahçeli, "Adama derler ki, gözüne dizine dursun. Daha ne bekliyorsun, ne istiyorsun, ne yapalım diyorsun? Virüs mutasyona uğramış, bulaş hızı yüzde 70 artmış, ülkemiz adı konulmamış seferberlik haline geçmiş, şu işe bakınız ki Kılıçdaroğlu başka havalarda, başka telden çalıyor. Dünya, Türkiye'ye gıptayla bakıyor, Dünya Sağlık Örgütü takdir ediyor, ne var ki Kılıçdaroğlu bayat eleştirileriyle ters köşeye yatmaktan, komik durumlara düşmekten kurtulamıyor" şeklinde konuştu.
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin terörist Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz"
"HDP açılmamak üzere kapatılsın" dediklerini anımsatan Bahçeli, bu kararın cesaret ve inanmışlıkla arkasında olduklarını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
"Hazine yardımlarının terör örgütüne gitmesini istemiyoruz. TBMM'de PKK'lı istemiyoruz. Teröristleri kucaklayıp TBMM'ne gelen bölücülere tahammül edemiyoruz. Biz Demirtaş'a bakınca terörist görüyoruz, bebek katilinin heykelini dikmek isteyen cani görüyoruz, 6-8 Ekim olaylarında katledilen 53 vatandaşımızın acısını görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin terörist Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz. Milli iradeye ve Türk mahkemelerine hakareti reddediyoruz. Hiç kimse bize masal anlatmasın. Mesela AB üyesi İspanya'da teröre bulaşmış Batasuna'ya ne yapılmışsa hukuki ve ahlaki tutarlılık gereğince Türkiye'de de aynısının yapılmasını talep ediyoruz. PKK'yı terör örgütü görmeyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi iç hukuk yollarının tükenmesini beklemeden önyargı ve çifte standartla hareket etmiştir. Mezkur karar esastan da, usulden de sakattır, evrensel hukuk kurallarına aykırıdır. Nitekim, İspanya'da ETA terör örgütünün destekçisi parti hakkında verdiği kararla bütünüyle ters düşmüştür. Avrupa'ya gelince hukuk diyenler, bize gelince terörist hukuku icat etmişlerdir. Biz HDP kapatılsın derken haklıyız, halkın tercümanıyız. Kılıçdaroğlu buna karşı çıkıyor. Onun nezdinde terörist Demirtaş'ın hakkında ki somut iddialar göğsünde taşıması gereken madalya olarak görülüyor. HDP'nin kapatılma çağrımızın üzerinden Cumhur İttifakı'nda rehinli aklınca bir çatlak oluşturmanın amacına kilitleniyor. Bizim, Cumhur İttifakı'ndan ayrılma zemini aradığımızı utanmadan söylüyor. Kılıçdaroğlu acınacak haldedir, baltası taşa çoktan inmiştir. Kılıçdaroğlu yanılmıştır, yanlışa düşmüştür, yozlaşmış siyasetinin kurbanı olmuştur. Cumhur İttifakı'nı anlayacak, özümseyecek, kabullenecek ne bir yüreği vardır ne de buna dünya görüşü yetecektir. Cumhur İttifakı, Türkiye'dir. Cumhur İttifakı, Türk milletidir. Cumhur İttifakı, Milli Mücadele'dir. Cumhur İttifakı zulme hasım, mazluma hısımdır. Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Irak Başbakanı'nın onuruna verilen resmi bir yemeği propaganda malzemesi olarak şerefsizce CHP'ye ulaştıran kriptoların can düşmanıdır. Cumhur İttifakı tarlasında çiftçi, tezgahında işçi, dairesinde memur, kalan ömründe emekli, dükkanında esnaf, fabrikasında iş adamı, sınırda Mehmetçik, sokakta bekçi ve polistir. Sayın Kılıçdaroğlu bilesin ki, Cumhur İttifakı 2023'de tekrar iktidar olacak, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanı seçilecektir. Aklın varsa hesabını buna göre yap, basiretin varsa siyasi pozisyonunu buna göre al, alimallah yaklaşan şiddetli demokrasi rüzgarı seni bulunduğun yerden koparıp savuracaktır. Zillet ittifakı ne derse desin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bütün kurum ve kurallarıyla yerleşip günbegün güç kazanacaktır. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem dayatmaları fasa fisodur. Su tersine akmaz, aynı ırmakta iki defa yıkanılmaz, tarih geriye sarmaz, dünün yağmurundan bugünün toprağına damla düşmez. Parlamenter sistem çağrıları boşa kürek çekmek, boşuna nefes tüketmektir. Biz başkent Ankara'dan dünyaya Türkçe bakacağız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle alemi kavrayacağız. Devir değişti, taşlar yerinden oynadı, boyun eğen değil dik duran bir Türkiye tarihteki yerini aldı."
"Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2023'de Cumhurbaşkanı adayımızdır. Seçimler zamanında yapılacaktır"
Ne ABD'nin yaptırımları ne AB'nin yaptırım tehditleri; ne FETÖ'nün ayak oyunları ne PKK'nın kanlı emelleri; ne Yunan tahrikleri, ne Fransız tacizleri; ne Ermeni kumpasları ne de zalim senaryolarının kendilerine sökmeyeceğini ve işlemeyeceğini dile getiren Bahçeli, "Alevi İslam inancına mensup canlarımızı istismar eden Batı planları, Aleviliği Almanya'nın bir eyaletinde ayrı bir din olarak tanıma rezaletleri Müslüman Türk milleti tarafından ademe mahkum edilecektir. Bizi koparamayacaklar. Bizi bölemeyecekler. Kirli, kinli ve krizli üsluplarıyla bizi düşüremeyecekler. Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, karıştırıcı emellere karşı cumhurun var oluş onuruyla direneceğiz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin müstesna kazanımlarıyla karşı koyacağız. S-400 aldıysak, bihakkın kullanacağız. Hangara koymak yerine, bataryaları muhasım çevrelere karşı konuşlandıracağız. İhalarımız, sihalarımız, Dağlık Karabağ'da Ermeni çetelerini nasıl mahvetmişse, vatanımıza göz diken alçakları da öyle mahvedeceğiz. Belçika Temsilciler Meclisi'nin, Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ı kınayan, Türkiye'yi eleştiren kararını da yırtıp atıyoruz. Binlerce şükürler olsun ki, 2020'nin zafer imzası Karabağ'da atılmıştır. Bu zafer gölgelenemez, inkâr edilemez. 15 Temmuz'u unutmayacağız. İşgal teşebbüslerini unutturmayacağız. Terörizme diz çökmeyeceğiz, tam tersine imanla mücadeleyi sürdüreceğiz. Ayrıca FETÖ'cülerin, cezaevlerinde sözde çıplak arama yapıldığını sosyal medyadan servis etmesiyle başlayan iftira kampanyasına aldanan, bunu da hayasızca siyaset konusu yapanlar 15 Temmuz'un rövanşını almak için kuyruğa giren Türkiye muhalifleridir. FETÖ'nün telkin ve tembihiyle siyasi mücadeleyi sürdüren kokuşmuşların aidiyet merkezleri Türkiye değil Pensilvanya'dır. Biz, Cumhur İttifakı'nı kararlılıkla devam ettireceğiz. Denizden geçtik, derede boğulmayacağız. Siyasi söylem ve mesajlarımızın sınırı Cumhur İttifakı'yla ihata edilecektir. Tekraren ifade ediyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2023'de Cumhurbaşkanı adayımızdır. Seçimler zamanında yapılacaktır. Hiç kimse boş hayale kapılmasın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin gelişmesi, güçlenmesi ve iyice kökleşmesi için hangi reforma ihtiyaç duyuluyorsa o yapılacaktır. 2021 yılı reform yılıdır, huzur yılıdır, sükûnet yılıdır, milli hedeflere biraz daha yaklaşma yılı olacaktır. En azından hedefimiz budur, düşüncemiz budur, dileğimiz budur" diye konuştu.
"Geleceğin iki vazgeçilmez, paha biçilemez değeri birbiriyle iç içe geçen demokrasi ve milliyetçiliktir"
5 Kasım 2000 yılında gerçekleştirilen MHP 6.Olağan Büyük Kurultayındaki, "21. Yüzyılda, beşerî çoğulculuğun ve dayanışmanın iki anahtar kavramı demokrasi ve milliyetçilik olacaktır. Milliyetçilik, demokrasi ile birlikte yeni yüzyılda giderek önemi artan fikirler ve duyarlılıklar sistematiği olmaya devam edecektir" ifadelerini hatırlatan Bahçeli, "Görüşümüzde yanılmadık, öngörümüzde sapma göstermedik. Geleceğin iki vazgeçilmez, paha biçilemez değeri birbiriyle iç içe geçen demokrasi ve milliyetçiliktir. Ve bu değerler Cumhur İttifakı'nda temerküz etmiştir" dedi.
YORUMLAR