İsmail SERT

    İsmail SERT


    ALEYNA TİLKİ ÜZERİNDEN ‘GÖLGELEME’ OYUNU 

    14 Aralık 2019 - 18:24

     

    Zor bir çağdayız. Yeni nesilleri tanımlarken, harflerin sonuna geldik. ‘Y’ kuşağını anlama çabalarımız henüz bitmeden ‘Z’ kuşağı baskın verdi. 

    Herkes kendi evine, yanına yöresine, komşularına, akrabalarına bir baksın. Yeni nesil ‘Z kuşağı’ ile tanışmaya, ortak zeminlerde buluşup konuşmaya ne kadar hazırlıklıyız? Dahası; buna ne kadar cesaretimiz var?

    Sorular tam orta yerde ve bir ucuyla hepimize dokunuyor. Kimilerimiz sorumluluğumuzu eğip bükmeden ve hata yapmaktan korkmadan çabalıyoruz. Kimilerimiz bu ‘demir leblebi’yi uzaktan seyretmekle yetiniyor. 

    Forbes dergisinin düzenlediği ‘30 Altı 30’ projesinde Türkiye'nin ilham veren gençlerinin listesi yayınlanınca tartışmalar başladı. Hedef alınan kurumlardan biri de Gençlik ve Spor Bakanlığı.

    Bakanlık, organizasyonda, jürinin oluşumunda ve sonuç olarak ödüllerin kimlere verileceğinde herhangi bir katkısı olmadığını açıkladı. Etkinliğe salon tahsis etmek suretiyle mekan sağlamış, bu destek dolayısıyla, toplantıda konuşma yapması istenince Bakan Kasapoğlu da bu isteği geri çevirmemişti. Olay kısaca bundan ibaret. 

    Projenin hikayesi de yine kısaca şöyle:

    ‘30 Altı 30’, Forbes dergisi tarafından 2011 yılında ABD'de ortaya çıkan bir fikir. Daha sonra Avrupa ve Asya ülkelerinden başarılı gençler, fikirleriyle projeye dahil olmuşlar.

    Diğer kıtalardan katılımcıların eklenmesiyle yelpaze genişlemiş. 

    İçinde bulunduğu sektörü değiştiren ve dönüştüren 30 yaş altı gençlerin belirlendiği 30 kişilik liste, ülkemizden aday olarak başvuran ya da gösterilen yaklaşık 500 isim içerisinden "Forbes Türkiye" ve "Forbes ABD" editörleri tarafından belirlenmiş. 

    Tartışmaların sebebi işte o liste. Daha doğrusu listedeki Aleyna Tilki ismi. 

    Hemen belirteyim ki; amacım bu ismi savunmak değil. “Görmezden geliverin” deme hakkını da kendimde bulmuyorum. 

    Ancak sormak istiyorum:

    Projeyi bir isme indirgemek ve bütün katkısı mekan desteği vermek olan bir kurumdan bu kadar ağır hesap sormaya girişmek ne kadar adil? 

    Bütün çabaları ve yapılanları o ‘aralık’tan boşa çıkarmak ne kadar hakkaniyetli?

    O dar çerçeveye hapsolup, oradan çıkmadan, ilk atılan taşın anaforunda, tartışmayı sürdürmek nereye varır?

    Sahi nereye varırız? 

    Bence ‘gölgede bırakma’ oyununa katılmış oluruz.   

    Sümeyye Boyacı gölgede kalmış olur.

    Akvaryumdaki balıklara bakıp “onlar da kolları olmadan yüzüyorlar” diyerek yüzmeye başlayıp ödüller alan, Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası'nda Türkiye'yi temsil edip, 50 metre sırt üstünde dünya ikinciliğini kazanan 16 yaşındaki Sümeyye Boyacı… 

    Mete Gazoz gölgede bırakılmış olur.  

    Okçulukta Avrupa rekoru kıran, Dünya Okçuluk Federasyonu'nun gelecek vaat eden 5 okçu arasında gösterdiği, sanatla sporu birleştirip, göz ve el koordinasyonu en yükseğe çıkarmak üzere piyano da çalan 20 yaşındaki Mete Gazoz… 

    Nisan Ak üzerine koyu bir gölge düşürülmüş olur. 

    Bütün zorlukları aşıp “çok büyük hayallerim var ve ben hayallerime ikna oldum.” diyerek orkestra şefi olma yolunda ilerleyen Nisan Ak…

    Ve diğerleri…!

    Peki biz ne bekliyoruz? 

    Bir proje yapılsın. Başlangıcından sonuna, üzerine spot ışığı düşürelim, elde pertavsız her açıdan didik didik edip bakalım. Onaylarsak alkışlayalım. Öyle mi? 

    İşimiz gücümüz bu mudur? Sorumluluğumuz bu kadar mıdır?

    Hayır olamaz. Hayat bu kadar dar bir kanaldan akıtılamaz. Ortada herkese ağır sorumluluk yükleyen bir soru var. 

    Gençliğe nasıl ulaşacağız? Onları nasıl ‘dünyayı yorumlayabilen’ ve aynı zamanda ‘kendileri kalabilen’ bireyler yapacağız?

    Eleştirilecek olanları eleştirirken, takdir edilecek yanları görmezden gelmemek en doğru olanıdır.

    Durumdan vazife çıkarmak en iyisidir. Fikri bize ait olan, bizim kontrol ettiğimiz, etkilerini de doğru hesaplayarak planladığımız projeler yapmak için çalışmak gerekiyor.

    Sorabilir miyim. Hata görünce ortaya fırlayıp fazla mesai yapanlar, sair zamanlarda ne işle meşguller? Önerileri var mı? Yoksa köşelerine çekilip, hiçbir sorumluluğun altına girmeden, eleştirmenlik yapacakları fırsatları mı kolluyorlar?

    YORUMLAR

    • 0 Yorum