Basın kartına özgürlük çağrısı

TGS İzmir Şubesi Başkanı Hüner, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na Erdoğan'ın 'Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz' sözlerini  hatırlattı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Hüner, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz” dediğini hatırlatarak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİB)  gereğini yapma çağrısında bulundu. Hüner, “bu seferberlik size de uğrayacak mı? Yasaya ve yönetmeliğe uyarak, keyfi ve hukuksuz alıkoyduğunuz basın kartlarını hak sahiplerine vererek mağduriyetleri giderecek misiniz? Basın kartı sadece belli suçlardan kesinleşmiş hapis cezası alanlara  verilmez. Oysa CİB, haklarında  bırakın mahkumiyeti soruşturma bile olmayan  birçok gazetecinin basın kartını vermeyerek ya da yenilemeyerek suç işliyor” dedi.
 
Hüner, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün adalet ve hukuka ilişkin son dönemde yaptıkları “seferberlik” açıklamalarından hareketle, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı (CİB), adalet ve hukukun gereğini yapmaya çağırdı. Adalet ve hukuka ilişkin son dönemde yaşanan sorunların, gazetecilik mesleğinde de yoğun bir şekilde kendini gösterdiğin hatırlatan Hüner, CİB’e yaptığı çağrıda meslektaşlarının basın kartlarına ilişkin hukuksuzlukların giderilmesini istedi.
Basın özgürlüğüne yönelik sorunların yanında gazetecilerin özlük haklarının de engellendiğini savunan Hüner,  “TBMM de kabul edilen son yasayla gazetecilerin yıpranma hakkı basın kartı şartına bağlandı. Bu durumda CİB, basın kartlarını vermediği ya da yenilemediği gazetecilere çifte mağduriyet yaşatıyor-yaşatacak” diye konuştu.  Hüner, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“CİB, yürürlükteki yasa ve yönetmeliği çiğneyerek, gazetecilerin basın kartlarını vermiyor.  Yıllarını gazeteciliğe veren çok sayıda meslektaşımın sürekli basın kartlarını gerekçesiz yenilemeyen CİB, çok sayıda yeni başvuruyu da sonuçlandırmıyor. Oysa CİB’in böyle bir yetkisi yok ve bu durum görev ihmali anlamına geliyor. CİB, Cumhurbaşkanın seferberlik çağrısına derhal uyup, bu mağduriyeti gidermeli, yasa ve yönetmelikleri uygulamalıdır. Sayın Erdoğan, ‘Adaletin olmadığı yer oksijensiz dünya gibidir’ diyor. Bu keyfi uygulamayla  birçok gazeteciyi oksijensiz bırakılıyor. CİB, öncelikle basın kartı ayıbını ortadan kaldırmalı, ardından basın kartları yönetmeliği demokratikleştirilmelidir.”
 
CİB’in idari kurum olduğunu ve basın kartlarının yenilememe, vermeme ya da iptal etme yetkisinin olmadığını kaydeden TGS İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Hüner, “ Burada yetki aşımı ve ihlali var, hukuk çiğneniyor” dedi.
Basın kartlarının iptal ve yeni kart verip-vermeme yetkisinin Basın Kartları Komisyonu’nda olduğunu anımsatan Hüner, “Bu komisyonun yetkisi de yasalarla sınırlı. CİB, mevcut kartların iptalini ancak yasa ve yönetmelikte yeri varsa komisyondan talep edebilir. Sürekli Basın Kartı, sadece yüz kızartıcı suç ve terör suçundan kesinleşmiş mahkumiyet nedeniyle iptal edilebilir. Aksi halde komisyonun da iptal yetkisi yok. Yeni kart talep edenlere de yönetmeliğin istediği şartlara uymuyorsa kart verilmez. Komisyon da mevcut kanun ve yönetmeliğin dışına çıkamaz. CİB, bırakın kesinleşmiş mahkumiyeti hakkında soruşturma bile olmayan birçok gazetecinin basın kartını vermiyor, yenilemiyor. Bu durum açık yasa-yönetmelik ihlalidir, suçtur” diye konuştu.