Bu koyun kiralama ihalesini iptal edin

Çeşme'de ücretsiz halk plajlarından biri olan Gücücek Koyu'nun ihaleye çıkılmasına karşı insan zinciri oluşturan vatandaşlar ihalenin iptal edilmesi çağrısında bulundu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Çeşme’de ücretsiz bir şekilde denize girilen sayılı koylardan biri olan Gücücek Koyu’nu kiralama ihalesi geçtiğimiz günlerde gerçekleşmişti.

2 bin 161 metrekare büyüklüğündeki halk plajının 3 yıllık kiralama ihalesine 6 talipli katılmış. İhaleyi, yöre halkının kurduğu Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Koruma Derneği, KDV dâhil yıllık 67 milyon 440 bin TL teklif vererek kazanmıştı. Dernek, kira bedeli yüksek olduğu için koyun işletilemeyeceğini belirterek ihalenin iptal edilmesini isteyecek

Koyun kiralanmasını engel olmak için ihaleye girerek kazanan Gücücek Koyu Doğal Yaşam Koruma Derneği (GUDODER) bu sefer de ihalenin iptal edilmesi için eylem gerçekleştirdi. Açıklamada derneğin ihalenin iptal edilmesi için yargı yoluna da gideceği de belirtildi. Eylemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e de koyun korunması için destek çağrısında bulunuldu. 



Dernek Başkanı Av. Seher Gacar tarafından okunan açıklamada “güç. Ben buradan Bakanımız Sayın Özhaseki’ye sesleniyorum.. Lütfen yarımadamıza teşrif etsin , birlikte tebdil-i kıyafet yarımadamızdaki özel işletmelere kiralanan plajları gezelim. Kiralama şartnamesini ihlal etmemiş tek bir işletme çıkmayacaktır… Sayın Bakanlık, Sayın Genel Müdürlük.. Lütfen kiralama ihalesi kararınızdan vazgeçin.. sizin elinizde mevzuat ve şartname var, bizde ise az evvel bahsettiğim somut ve çok can yakan gerçekler. Biz bu filmi gördük.. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz…” denildi.

Basın metnini tamamı şu şekilde:

Çeşme nadide bir Turizm beldesi olarak tanımlanıyor ve maalesef  bir yeri  sektörel bazda tanımladığınızda akla gelen ilk şey de finansal getirisi oluyor. Konuya buradan bakıldığında artık her şeyi para üzerinden görmek de kaçınılmazdır. Böyle bakıldığında,  Çeşme kavunu, barbunu, Ovacık enginarı, üzüm bağları, flamingolar, değil yatak kapasitesidir artık ölçü biriminiz. Otoyol gişelerden geçen araç sayısıdır kriteriniz. Daha çok tesis, daha çok turist , daha çok konut, daha çok, hep daha çok ve hep daha çok  paradır hedeflenen. Ve kum zambaklarımız, ardıç ağaçlarımız, rüzgarın binlerce yılda yonttuğu  kireç taşlarımız  o hedefin altında ezilir ve işte göz bebeğimiz Gücücek koyumuzun maviliği de o para hedefinin gölgesinde kararır.

Değerli katılımcılar kıymetli dostlar, rant için para için doğaya kıymak isteyen birileri hep oldu hep olacaktır. Bugün burada toplanma sebebimiz yeni bir kıyım riskinin önünü almak ve bunun yanında  anayasa ile bize tanınan haklarımıza sahip çıkmak.

Gücücek koyunda bundan 6 yıl önceyi anımsayalım.. 2017 de bu koy Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından ihale ile bir işletmeye kiralandı. Onlarca yıldır bu çevrede yaşayan, özgürce bu sahilden denize giren insanlara sahilin en kıyısında küçücük bir alan bırakıldı, sahilin tamamı çin seddi gibi taş duvar ve set ile çevrildi. Doğal çakıl taşları kazınıp altına borular demirler döşendi, doğal sit alanı üzerine bi dolu ruhsatsız yapı yapıldı, koy görgüsüzce localarla donatıldı . Gücücek koyunun doğal yapısından, kimliğinden  geriye hiçbir şey kalmadı.. Hep birlikte direndik, çalmadık kapı bırakmadık, koyumuzu mahveden  Trax isimli işletmeyi defettik.. Sonrasında gördük ki gözü paradan başka bir şey görmeyen işletmenin verdiği zarar dışardan görünen ile sınırlı değil.. Pis su atığı için şartname gereği koydukları fosseptik tanklarını dahi daha az maliyet için delik deşik etmişler, pis su denize akmış. Yıllarca tek bir taşı yosun tutmayan Gücüceğin bir tek o yıl görülen  taşlarındaki yeşil yosun bu yüzden.. Bu kış şiddetli yağmurlarda koyun bir kısmı açıldı,  altından hala plastik borular, kablolar demirler çıktı. 6 yıl geçti, Çernobil gibi tahribatın izleri hala geçmedi.



Biz sandık ki  sayın idarecilerimiz Trax faciasından sonra koyumuzu doğal haline bırakır, aynı yanlışı tekrarlamaz..  Öyle olmadı.. Kısa bir süre önce, tamamen tesadüfen vakıf olduğumuz   yeni bir ihale duyurusu ile koyumuzun bir kez daha, Çeşme’de çok büyük ihtiyaç olan, vatandaşlarımız tarafından şiddetle eksikliği hissedilen  yeni bir “beach club” olarak işletilmek üzere  kiralanma ihalesine konulduğunu öğrendik. Zaman dardı.. Sahillerimizin kiralanmasına sonuna kadar karşı olsak da yeni bir facianın önüne geçmek için, Gücücek için ilkelerimizden taviz vererek,  gönüllülerimizden ihale bedelini toplamak sureti ile  içimiz burkularak kendi koyumuzu kiralamaya razı olduk. Teminatımızı yine imece usulü topladık ihaleye katıldık. Ve ihale tutarı 56 milyon TL yi aştı. Hiç ummadığımız bir tutardı Bize  destek verenlerle ihale anında bağlantı  kurma şansımız da olmadığından en yüksek teklif olan 56 milyonu aşan  tutarı teklif etmek zorunda kaldık.. Sonrasında yönetim kurulumuz ile yaptığımız toplantıda yıllık KDV dahil 67 milyon TL yi aşan bu tutarı temin etme imkanımızın olmadığını tespit ile koyumuzu kurtarmak/korumak için yeni bir mücadelenin startını verdik.Ve derdimizi paylaşmak için sizleri buraya davet ettik..

Öncelikle bizi her iki süreçte de son derece rahatsız eden, inciten bir detaydan bahsetmek istiyorum. 2017 de yapılan kiralamada sahilin en taşlık alanında 900 m2 bir alan,  yine bu yıl yapılan ihalenin şartnamesinde bu kez 870 m2 bir alan “halk plajı” ibaresi ile ayrılmıştı. Bizim,  işte bu “halk plajı” kavramını dilimizden,  zihnimizden, her türlü kullanımdan kaldırmamız  gerekiyor. Siz hiç Halk Karayolu, halk ormanı  diye bir kavram duydunuz mu? Halk karayolu yolu, halk ormanı, halk gölü,  halk nehri diye  bir tanımlama nasıl ki yoksa halk plajı diye bir tanımlama da olamaz Halk plajı diye bir tanımlama , ayrım yoktur bütün plajlar halkındır.  

Anayasamızın  43 maddesi ve bu maddenin göndermesi ile kıyı kanunu 5. Maddesi . bize bu hakkı verir : “ Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır.”

 .. amma ve lâkin Çeşme’deki  ve Türkiye’deki  pek çok sahil beldesindeki beach clup denilen plaj işletmeleri TC Anayasa’sının üstünde  oldukları için bizler 2023 tarifelerine göre 1000 TL ile 2500  TL arasında değişen  giriş ücreti ödemeden Anayasal hakkımızı kullanamıyoruz. Öyle ki bazı işletmeler bu bedeli ödemek isteseniz de yeterince popüler değilseniz, instagram da az takipçiniz varsa yine plaja erişiminize izin vermiyor . Oysa ki seçkinler sınıfına dahil olmadığınız için girmenize izin verilmeyen o plajdaki her bir kum tanesine seksen beşmilyonda bir hisse ile ortaksınız. 



Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyıların kiraya verilmesi öteden beri çok tartışılan bir konu. Bununla ilgili önceki yönetmelik iptal edilse de yeni yönetmelikle  kiralamanın önünü açan gerekçe şu oldu. Halkın plajı kullanımı sırasında tuvalet ve duş ihtiyacı var, duş ve tuvalet konulduğunda temizliği sorun oluyor.  Plajda yiyecek içecek satacak bir büfeye ve şemsiye şezlong kiralamaya izin verilsin,  bu kişiler de karşılığında plajın, tuvaletlerin temizliğini üstlensin.. ayrıca can kurtaran kulesi yapıp insanların güvenliği sağlasın.. göstermelik veya samimi bilemiyoruz, kıyıların kiralanmasında devletin amaç ve gerekçesi bu.. sözleşmeler standart, sökülebilir malzemeden 6 m2 büfe 25 m2 gölgelik, duş tuvalet ve can kurtaran kulesi yapılabilir, etrafı çevrilemez, kapatılamaz.. Evet teori bu olsa da uygulamada 3 kişilik bir aile olarak o tuvalet ve duşu kullanabilmek için cebinizde en  az bir aylık emekli maaşı tutarında paranızın ve en az 2 k takipçinizin olması gerekiyor..

6 m2 büfe ve 25 m2 gölgelikle çıkılan yolda gelinen yer , bazılarında içinde helikopter pisti bile olan, dünya mutfaklarından her türlü yemeği barındıran restoranlar, barlar içeren,   bembeyaz kireç taşlarının üzerine vicdansızca konulan platformları, yeri göğü inleten desibelde konser verilen devasa sahneleri ile bechcluplar..

Az ötemizde Bohem isimli işletme  , formaliteden de olsa kiralama yapmaya dahi gerek duymadan halka açık sahili işgal edip  kapattı..doğal sit alanına binlerce ton beton dökerek kaçak yapılar yaptı.. yetmedi, sahil kenarından geçen yolu iptal edip kendi işletmesinin içine kattı ve yüz yıllık ardıç ağaçlarını keserek geriden yeni yol açtı,, denizde balık yumurtlama alanına beton döküp iskele bile kurdu..



biz burada basını davet edip eylem yaptık, onlarca şikayette bulunduk çokça emek sonrası alınan yıkım kararları var, tahliye kararları var..ama uygulama derseniz maalesef..2019 dan bu yana yıkım kararlarına rağmen tek bir çivi sökülmedi işgal sonlandırılmadı. Üstelik her  yıl biraz daha işgal alanlarını genişletiyorlar.

Geçen yıl  başka bir talan hikâyesi Altınkum da yaşandı.  Az önce bahsettiğim şartlarla 6 m2 büfe 25 m2 gölgelik izni veren   1393 m2 alanı kapsayan kira sözleşmesi ile isletme 10 dönüm alanı kapladı.  Ardıç ağaçlarını kesti kum zambaklarını  ezdi , ruhsatsız  ve onaylı  proje dışı yapılar inşa etti, yer altı su arama ve sondaja kapalı havza içinde kalan arazide,  civarda üretim yapan çiftçiler su sıkıntısı çekerken kaçak artezyen kuyusu açtı..foseptik tankını deldi denize atık su verdi..  Kuyuyu kapattırdık, kaçak yapıları yıktırdık,.. yenilerini yaptılar. Örgütlü ve etkin bir mücadele  sonunda işletme ruhsatı Belediye tarafından iptal edildi işletme mühürlendi.. Ancak yaptığı tahribatın dönüşü yok.. yani teori ve mevzuat öyle uygulama ve realite  böyle..

Gücücek koyumuza geri dönersek..   Doğal sit alanı olan koyumuz ile ilgili tüm yetki  Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nde.. Kurumun adı ve kuruluş amacı tabiat varlıklarını korumaya dair olsa da  ne yazık ki sistem çoğu zaman buna izin vermiyor, ne ironiktir ki  vatandaş olarak bizler tabiat varlıklarını idareden korumak için mücadele etmek zorunda kalıyoruz.  Merkezden yereli yönetmede karşılaşılan sorunlar burada da aynı,  hatta daha fazla .. Bu ve benzeri koylara halk ve belediye iş birliği içinde bakıyor  temizliyor, merkezi idare Ankara’dan kaderini belirliyor. Merkezden yerelin denetimi deseniz çok güç. Ben buradan Bakanımız Sayın Özhaseki’ye sesleniyorum.. Lütfen yarımadamıza teşrif etsin , birlikte tebdil-i kıyafet yarımadamızdaki özel işletmelere kiralanan plajları gezelim. Kiralama şartnamesini ihlal etmemiş tek bir işletme çıkmayacaktır…

Değerli doğa dostları, biz buradan merkezi idareye sesimizi duyurmak istiyoruz.. Sayın Bakanlık, Sayın Genel Müdürlük.. Lütfen kiralama ihalesi kararınızdan vazgeçin.. sizin elinizde mevzuat ve şartname var, bizde ise az evvel bahsettiğim somut ve çok can yakan gerçekler. Biz bu filmi gördük.. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz..   ..Gücücek koyu önünüzdeki bir dosyadan, haritadan bir uydu fotoğrafından    ibaret değil.. Gücücek koyu onlarca yıldır bizimle birlikte yaşayan, çocuklarımıza yüzmeyi öğreten, ruhumuzu temizleyen, kasvete kesen hayatımıza  nefes aldıran bir güzellik.. Bırakın bu güzel varlık  doğal kalsın, kar hırsı ile bir kez daha talan edilmesin .. Ve yine bırakın geçim derdindeki dar gelirli vatandaşların ücretsiz günü birlik tatil yapabileceği, denize girebileceği, nefes alabileceği  sınırlı sahillerden biri  daha halkın elinden gitmesin..  Yine buradan Sayın Turizm Bakanlığına sesleniyoruz..  Sahil kent ve beldelerimizde başlattığınız  halkın kullanımına tahsisli plaj projenizin kapsamına Gücücek Koyunu’da alınız.. Halka aidiyeti Anayasa ile tescilli bu sahil halka ait kalsın..

çeşme gücücek koyu plaj eylem insan zinciri tepki