Dünyaca ünlü yönetmen: Tatlıses'in yüreklere dokunan bir sesi var
2. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, dünyaca ünlü Cezayir asıllı Fransız yönetmen Tony Gatlif'i ağırladı.
Roman kültürü üstüne filmleriyle tanınan, filmlerinde çingenelerin, ezilenlerin, etnik azınlıkların, sürgünlerin ve göçebelerin hikayelerini kusursuz bir şekilde yansıtan Gatlif, sinema yazarı ve gazetecilerle bir araya geldi. Son zamanlarda tüm dünyada artan ırkçılığın korkunç bir hal aldığını söyleyen yönetmenin Transylvania ve Geronimo filmleri İzmir Sanat'ta izleyicilerle buluştu. “Geronimo” adlı filminde İbrahim Tatlıses’in de müziklerini kullanan Gatlif; “İbrahim Tatlıses’i ilk dinlediğimde çok etkilendim. Filmimde kullanmak istedim. Çünkü İbrahim Tatlıses’in yüreklere dokunan bir sesi, tınısı var” dedi. Film gösterimlerinin ardından Tony Gatlif, İzmirli seyircilerle söyleşi yaptı.
Tony Gatlif: Yılmaz Güney efsanesini biliyorum
Vecdi Sayar moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Tony Gatlif, “Benimle birlikte Fransa’daki ırkçılık ortadan kalktı. Benden önce sağlam bir konuma sahip bir yönetmen olmadı. Belki ufak tefek olabilir ama ilk kez benimle birlikte Fransız olan bir yönetmen dışında, Fransızların sahiplendiği kendi vatandaşı, sinemacısı olarak kabul ettiği ilk kişiyim. Prodüktörüm de çok genç bir adamdı. Benim gibi yeni başlıyordu ve beni önce Türkiye'ye gönderdi. İlk filmimle Türkiye'ye 1984’te geldim. Bütün bu şehirleri; İstanbul, Ankara, İzmir'i dolaştık ilk filmimle. Fransız kültür merkezinde gösterilmişti. O günden beri de Türkleri çok seviyorum. Bu ülkenin filmlerini, sanatçılarını da yakından takip ediyorum. Yılmaz Güney efsanesini biliyorum ve çok saygı duyuyorum. Fatih Akın’ı da çok beğeniyorum. Gençken geldiğim bu memleketi çok sevdim. O günden bu yana her zaman Türk gazeteciler, eleştirmenler, benim filmlerimi savundu. Benim filmlerim Çingene müziğidir. Çingenelerin müzik bilgisi yoktur. Müzik okumamışlardır ama çocukluktan beri müziğin içindeler ve mükemmel bir kulakları var. Dünya konservatuarları öyle insanlar aranıyor aslında ” dedi.
Necip Sarıcı ile Metin Bükey üzerine
İzmir Sanat’ta Ömer Lütfi Akad’ın Vesikalı Yarim filmi öncesinde Vecdi Sayar moderatörlüğünde, ses mühendisi, yönetmen ve yapımcı Necip Sarıcı ile ünlü besteci Metin Bükey üzerine söyleşi yapıldı. Söyleşide konuşan Necip Sarıcı, “Sinemada 75 yılımı idrak ediyorum. Ama ustam İzmir oldu. Yani burada ehliyet aldım. 1948 yılında Sinema çırağı olarak geldim. Burada bulunmaktan, sizlerle olmaktan, festivalin içinde bulunmaktan büyük şeref duyuyorum. Sinema makineleri, tamiri, makinistlik, stüdyo, sesçilik derken bir kaç bin filmin içinde oldum. Metin Bükey’e gelecek olursak, Metin udiydi. Üç kardeşler, hepsi de müzikçiydi. Anne piyano çalardı. Metin’in akşam gazinoları olurdu. Sürekli Maksim'de çalan, çok iyi bir udiydi. Bir de çok şık giyinirdi. Çok sevilen bir müzikçi çok büyük bir besteciydi. Bine yakın filmde Metin'in o zaman popüler olmuş şarkıların altyapıları kullanılırdı. Ben metin ile muhtemelen 500 filmde çalıştım. Ayrıca Samanyolu şarkısı bir mucize gibi oldu. Yurt dışından ilgi gösterdiler. Bütün dünyada o şarkı çalıyordu. Türkiye'de Berkant'ın kırk beşliği çıktı Samanyolu olarak. Üç fabrika vardı baskı yapan. O Üç fabrika yetiştiremiyordu Anadolu'ya. Yüz binleri aştı” diye konuştu.
Üç kuşak bir nefes: “Babadan Oğula Bir Gırnata Efsanesi”
Ramazan Sesler, “Sesler” efsanesini günümüze taşıdığı “Babadan Oğula Bir Gırnata Efsanesi” sahne performansıyla Kültürpark’ta müzikseverler ile buluştu. İnce makamlardan Trakya-Balkan ritimlerine uzanan geniş repertuvarıyla enstrümanının tüm yönlerini ortaya koyan Ramazan Sesler, Türkiye ve Balkanlar’a damga vuran “Sesler” özgün stilini İzmir’de sergiledi.
Leman Dorsay ve Atilla Dorsay’ın imza günü
İzmir Sanat’taki imza gününde Atilla Dorsay ve Leman Dorsay İzmirliler için kitaplarını imzaladı. İmza gününe okurların ilgisi yoğundu.