İlk Türk Kutup Kadını: Orada bizim için çok büyük fırsat var

'Kutup Bilimlerinde 100 Kadın' projesine giren ilk Türk olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'nden Dr. Öğretim Üyesi Ebru Caymaz, "Bilhassa Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Türkiye'nin Arktik (Kutup) bölgesindeki öneminin tekrardan altı çizildi" dedi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde Dr. Öğretim Üyesi Ebru Caymaz, 2015 yılından bu yana Arktik bölgesinde çeşitli araştırmalar yaptı. Arktik bölgesinin ekonomik anlamda önemli olduğunu belirten Dr. Caymaz, deniz buzunun erimesi ile birlikte yeni açılan Arktik deniz ticaret rotalarının önemine vurgu yaptı. Arşivleri tarayıp, kutup bölgelerinde yapılan araştırmaların tarihini güncelleyen Dr. Caymaz, "Türkiye'nin özellikle son yıllarda kutuplara ilgi duyduğuna dair genel bir kanı vardı. Yaptığımız araştırmalarda 1900'lü yılların başından itibaren Türkiye'nin devlet politikası olarak o bölgeye ilgi gösterdiğini ortaya koyduk. Bunu da İletişim Başkanlığı'mızın yayımlamış olduğu İletişim ve Diploması Dergisi'nde kaleme aldık ve 'Ülke Markalama' başlıklı özel sayısında güncellenen kutup araştırmaları tarihçemiz yayımlandı. Arşiv çalışmalarını devam ettirirken her seferinde daha farklı bulgulara ulaştık. Şu anda halihazırda devam eden bir çalışma. Türkiye'nin kutuplara ilgisi özellikle 1900'lerde yoğun. Atatürk döneminde de bu konuya oldukça ilgi gösterilmiş. Daha sonra Uluslararası Kutup Yılları'na ülke olarak aktif bir şekilde katılım sağlanmış. Dolayısıyla bu bilgilere ulaşmak bizim için mutluluk vericiydi" dedi.

'ARKTİK BÖLGESİNİN BÜYÜK BİR KISMINI GEZDİM'

İklim değişikliğinin Arktik bölgesindeki yerli halklara yönelik olumsuz etkileriyle araştırma çalışmalarının başladığını söyleyen Dr. Caymaz, "Bölgeye ilk defa 2015 yılında gittim. Arktik bölgesinin büyük bir kısmını gezdim. Özellikle 'Kutup Gecesi' dediğimiz, 7/27 karanlık olan bir dönemin bir kısmını yerli halklarla geçirdim. Doğrudan ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdim. Başta iklim değişikliği olmak üzere çeşitli çevresel, kültürel, ekonomik sorunların yerli halkın hayatına etkilerine yönelik incelemeler gerçekleştirdim. Bir yandan da Türkiye'nin bu konulara uzak olmadığı içime doğuyordu. Türkiye'nin böyle bir çalışması var mıydı? Ya da Uluslararası Kutup Yılı'na neden katılmadık? Katılan ülkelerin neler yaptığına yönelik çalışmalar yaparken; Türkiye olarak bu konulara aslında ilgi gösterdiğimiz gerçeği ile karşılaştım. Kendi yaptığım çalışmalar, Türkiye'nin yaptığı çalışmalarla çakışmış oldu" diye konuştu.

'ÖZELLİKLE ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILLIK SÜREÇ ÇOK ÖNEMLİ'

TÜBİTAK bünyesinde Kutup Araştırmaları Enstitüsü'nün kurulduğunu dile getiren Dr. Caymaz, şöyle devam etti:

"Şu an süreç daha iyi ve koordine bir şekilde yürüyor. Çünkü TÜBİTAK bünyesinde Kutup Araştırmaları Enstitüsü kuruldu. Bu enstitünün kurulması çok önemli. Çünkü artık çalışmalarımız daha kurumsal bazlı ilerleyebiliyor. Arktik sosyal bilimler biraz daha göz ardı edilen bir alandı. Ancak Kutup Araştırmaları Enstitüsü'nün kurulması ile birlikte bu konuda da çalışmalar yapılmaya başlandı. Şu anda öncelikler arasında yer alan konulardan biri. Özellikle önümüzdeki 10 yıllık süreç çok önemli. Çünkü 2033'te diğer 'Kutup Yılı' geliyor. Bu 'Kutup Yılı'na, Türkiye olarak çok katkı sağlamamız gerekiyor. Halihazırda bölgeye yönelik ilgimizi aslında Svalbard Anlaşması'nı imzalayarak beyan ettik ve antlaşma şu anda meclisimizde görüşülüyor. Bu anlaşmayı imzalama süreci tamamlandığında ve onaylandığında Türkiye Antarktika'ya ek olarak Arktik bölgesinde de bir bilim üssü kurabilecek. Orada bilimsel çalışmalarımızı devam ettirebilecek. Aslında Türkiye'nin sadece bilimsel değil; ekonomik bağlamda da bu bölgeye yönelik ilgisi var. Özellikle Ukrayna-Rusya Savaşı'nda Türkiye'nin aracılık rolü üstlenmesi çok önemli. Çünkü 2 tarafla da objektif bir şekilde diplomasi yürütebilecek, bilim diplomasisini etkin bir şekilde kullanabilecek konumda."

'CİDDİ BİR YERALTI KAYNAĞI VE PETROL POTANSİYELİ VAR'

Türkiye'nin bölgedeki öneminin son günlerde yeniden gündeme geldiğini söyleyen Dr. Caymaz, "Atomflot gibi Rusya'nın önde gelen şirketleri, Türk tersanelerinin Arktik bölgesinde belli bir tecrübe düzeyine ulaştığını kabul ettiler ve bunu 2022 yılında beyan ettiler. Bu süreçte ülke olarak hem bilim diplomasisi bağlamında hem ekonomik bağlamda hem de iklim değişikliğinin çok boyutlu araştırmalarını gerçekleştirme bağlamında yer alabiliriz. Bu önümüzdeki süreçte bize farklı açılımlar da sağlayacaktır. Arktik bölgesinde ciddi bir yer altı kaynağı ve petrol potansiyeli var. Deniz buzunun erimesi ve çekilmesi ile birlikte yeni açılan Arktik deniz ticaret rotaları var.  Bu rotalar, güneydeki alternatiflere kıyasla çok daha kısa sürede seyir imkanı sağlıyor. Daha kısa sürede seyir sunması ve Süveyş Kanalı'nın etrafında deniz haydutlarının faaliyetleri daha az riskli bölgeler olması oldukça önemli" dedi.

'KAYNAK BAZLI ÇEKİŞMELER DEVAM EDİYOR'

Arktik bölgesinde, özellikle deniz buzunun çekildiği dönemlerde herhangi bir risk olmadığını vurgulayan Dr. Caymaz, "Hem daha kısa sürede hem de daha risksiz bir ortamda seyir ederek teslimatı sağlayabiliyorsunuz. Doğal gaz, petrol ve diğer yer altı kaynakları bağlamında da yine potansiyeli çok yüksek. Böyle olduğu için başta Amerika ve Rusya olmak üzere bölgede ciddi bir mücadele olduğunu görüyoruz. Diğer yandan NATO'nun genişlemesi hususu var. Finlandiya ve İsveç'in üyeliği. Onlar da üye olursa Rusya dışındaki tüm Arktik devletleri NATO'ya üye olmuş olacak. Bu da Rusya'nın istemediği bir senaryo. Diğer yandan kaynak bazlı çekişmeler devam ediyor. Bu şekilde bölgenin bize sunduğu çok büyük kaynaklar, fırsatlar var. Türkiye'de neden bu fırsatlardan faydalanmasın?" diye konuştu. (DHA)






ebru caymaz kutup çanakkale üniversite