Kalp krizini taklit eden hastalık

GÖĞÜS ağrısı, nefes darlığı ve bayılma gibi bulgularla seyreden kırık kalp sendromunun oldukça tehlikeli olabileceğini ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Selma Akdeniz Oskay, hastalığın klinik durumu kalp krizine benzediği için ritim bozukluğu ve ani kalp durması gibi ikincil risklerin gelişme olasılığının yüksek olduğunu ve hatta ağır hastalarda kalıcı kalp yetersizliğinin bile görülebildiğini ifade etti.

Vücudun yoğun strese ve üzüntüye verdiği bir yanıt olarak görülen kırık kalp sendromu, kalp krizine benzer bulgular veriyor.
1990 yılında Hiraru Sato tarafından saptanarak, 'Takotsubo Kardiyomiyopati' olarak adlandırılan kırık kalp sendromu, nadir görülen, üzüntülü ya da beklenmeyen bir olay sonrasında oluşan, kalp krizini taklit eden tehlikeli bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Hastalığın nadiren belirtisiz seyretmekle birlikte göğüs ağrısı, nefes darlığı, bayılma gibi bulgulara yol açtığını dile getiren Uzm. Dr. Selma Akdeniz Oskay, acile müracaat eden hastaların yapılan tetkiklerinde hem EKG bozukluğu hem de kandaki enzim testlerinde bozulma görüleceğini söyledi.

'ERKEN ANJİYO ÖNEM TAŞIYOR'

Hastaların hastaneye erken müracaat etmeleri ve erken anjiyolarının yapılmasının önem taşıdığını belirten Uzm. Dr. Selma Akdeniz Oskay, Hastalar böylece, kalp krizi ayırıcı tanısı yapılarak gereksiz ilaç tedavisinden özellikle de kalp krizi tedavisinde protokol olarak  uygulamamız  gereken  yoğun kan sulandırıcı tedavilerden  korunmuş olur. Yapılan kontrollerde hastanın damarları açık çıkarsa, kırık kalp sendromundan şüphelenmek gerekir diye konuştu.

'DEPREM FELAKETİ TETİKLEYİCİ'

Hastalığın çoğunlukla yaşlı, menopoz sonrası kadınlarda ve fiziksel veya duygusal stres / travma sonrasında görüldüğünü belirten Uzm. Dr. Selma Akdeniz Oskay, Kırık kalp sendromu genç insanlarda da ve özellikle kadınlarda ortaya çıkmaktadır. Kırık kalp sendromundan hastaların korunması mümkündür. Bunun en önemli yolu, bu tarz beklenmeyen olaylara maruz kalmış insanların telkin edilmesi, desteklenmesi ortamdan uzaklaştırılması olabilir. Maalesef ki ülkece içinde bulunduğumuz şu günlerde deprem ve acı kayıplarımız nedeniyle özellikle kadınlar bu sendrom açısından daha büyük bir risk altındadır. Bu hassas gruplara nitelikli psikolojik destek vermenin yanı sıra  toplumca yaralarımızı saracak şekilde birbirimize destek vermek mutlak koruyucu olacaktır diye konuştu. (DHA)