Kılıçdaroğlu: "Kimse kusura bakmasın onu partiden ayıracağım"
Partisinin Kocaeli'de Yerel Yönetimler Marmara Bölge Toplantısı'nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kongrelerden sonra partililerle ilgili ciddi bir karar alacağını duyurdu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Kocaeli’de düzenlenen Yerel Yönetimler Marmara Bölge Toplantısı’na katıldı.
“OSMANLI BORÇLARINI ÖDEYEN TÜRKİYE’DEN…”
Türkiye’nin sınır güvenliği, tezkere ve parti tüzüğü hakkında, açıklamalarda bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
*Şu soruyu iktidar sahiplerine sormak zorundayız. Siz o sınırda yazan sınır namustur sözünün gereğini yapıyor musunuz? Gereğini yerine getiriyor musunuz? Ve bütün vatandaşlarımın da bunu bilmesini isterim.
*Eğer gereği yerine getirilmiyorsa, bizim halka gidip o gereklerin yerine getirilmesi için çaba harcamamız gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’ne düşen görevlerden birisi de budur. İki bin yirmi yılında Suriyelilere 40 milyar dolar para harcandığı söylendi 2020 yılında.
*2023’teyiz, herhalde yüz milyar doları aşmıştır. Yüz milyar dolarlık bir kaynağa sığınmacılara harcarken, üç beş milyar doları nereden bulurum diye kapı kapı dolaşan bir Türkiye.
*Yüz yıl önce Osmanlı’nın borçlarını devralıp, tamamını ödeyen bir Türkiye’den, şimdi üç beş milyar dolar para nereden bulabilirim diye kapı kapı dolaşan bir Türkiye.
“KİM BU YABANCI ASKERLER?”
*Önümüzdeki hafta parlamentoda bir tezkere görüşülecek. Tezkere, teröre karşı mücadele. Güzel. Teröre karşı hepimiz çıkmak zorundayız. Terör bir insanlık suçudur.
*Terör kimden ve nereden gelirse gelsin teröre ve teröristlere karşı çıkmak hepimizin namus borcudur. Çözemediğimiz bir şey var.
*Bir cümle var teröre karşı terörle mücadele için bir tezkere geliyor ama içinde bir cümle var. Gerektiğinde yabancı askerlerin Türkiye’ye davet edilmesi. Niçin 30-35 yıldır teröre karşı mücadele eden bizim silahlı kuvvetlerimizdir.
*Güvenlik güçlerimizdir. Şehit olanlar onlar. Kollarını, bacaklarını, gözlerini verenler onlar. Yabancı askerin bizim ülkemizde ne işi var? Eğer sizler Cumhuriyet Halk Partililer olarak bunu bütün Türkiye sathına anlatmazsanız sorumluluğunuz var demektir.
*Milli Kurtuluş Savaşı’nda bile bir tek yabancıyı almayan bir Türkiye Cumhuriyeti devletinden terörle mücadele etmek için, yabancı askerleri Türkiye’ye davet eden bir Türkiye’ye geldik. Nasıl oluyor bu?
*Sayın Bahçeli’ye de sordum. Diyor ya ‘ben milliyetçiyim.’ Sayın Erdoğan’a da sordum. O da ‘her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına alan’ bir kişi. Nasıl olduysa bunlar yan yana geldiler. İkisine de sordum. Kim bu yabancı askerler? Hangi yabancı askerleri Türkiye’ye davet edeceksiniz. Bunu siz de gittiğiniz her yerde vatandaşa anlatın. Biz bir türlü öğrenemedik.
*Geçen gün Sayın Meclis Başkanı’nı ziyaret ederken kendisine de sordum. ‘Sayın başkan’ dedim. Tezkerede yabancı askerlerin daveti var. Biz bunu öğrenemedik. Ama siz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olduğunuz için belki size söylemişlerdir.
*Oradan da bir haber gelmedi anladığım kadarıyla o da bilmiyor. Kim bunlar? Bunu sorgulanması lazım.
“YÜKLENDİĞİMİZ SORUMLULUK BÜYÜK”
*Sığınmacı olayı dahil, yabancı askerlerin buraya davet edilmesi dahil, uyuşturucu olayı dahil. Böyle bir tabloyu Türkiye kendi tarihinde hiç görmemişti. İlk kez böyle bir tarihle, böyle bir tabloyla karşı karşıya geldik.
*Hukukun üstünlüğünü biz savunuruz. Yargı bağımsızlığını biz savunuruz. Düşünceyi ifade özgürlüğünü biz savunuruz. Farklı düşüncelere saygıyı biz savunuruz. Hiç kimsenin düşüncesinden ötürü hapse atılmamasını biz savunuruz.
*Bizim temel görevimiz budur. Çünkü biz demokrasiyi yeniden inşa etmek istiyoruz. Bizim bir özelliğimiz daha var. Biz kimlik siyaseti yapmayız. Ve yapmıyoruz da. Hangi kimlikten olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bizim için eşittir.
*Hangi inançtan olursa olsun inanç siyaseti yapmıyoruz. Herkesin inancına saygılıyız. Ve herkesin yaşam tarzına saygılıyız. İsteğimiz herkesin kendi evinde, kendi mahallesinde, kendi sokağında, kendi kentinde ve Türkiye’de huzur içinde yaşamasıdır.
*Ama demokrasi yoksa baskılar varsa huzuru sağlayamazsınız. Bunları anlatmamın nedeni yüklendiğimiz sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu size hatırlatmaktır.
“DEMOKRASİYİ İNŞA EDEMEZSİNİZ”
*Sıradan mekanizmaları işleyen bir devlet içinde değiliz. Bir kişinin talimatıyla her şey değişebilir. Eğer yasama organı yani Türkiye Büyük Millet Meclisi yürütme organının tahakkümü altındaysa, yürütme organının talimatıyla görev yapıyorsa, o zaman yasama organı bağımsız iradesini kullanamıyor demektir.
*Bunu Sayın Meclis Başkanına da aktardım. Ona da söyledim. Örnekler de verdim. Güçler ayrılığının yok edip, bir kişiye her şeyin teslim edildiği ortamda demokrasiyi inşa edemezsiniz. Sağlıklı bir demokrasiyi icra edemezsiniz.
“BURSA’YI, MANİSA’YI, KOCAELİ’Yİ DAHİL EDECEĞİZ”
*Her şeyin ilkini ve güzelini yapmak bize nasip oldu. Bundan sonra da yeni ilkler ve güzellikler yine olacaktır. Biz İstanbul’un, İzmir’in, Mersin’in, Antalya’nın, Muğla’nın, Adana’nın, Eskişehir’in, Ankara’nın, Aydın’ın, Tekirdağ’ın, Hatay’ın Hatay’ın büyük başarılar sağladığını biliyoruz.
*Kocaeli’ni de dahil edeceğiz. Balıkesir’i dahil edeceğiz. Manisa’yı dahil edeceğiz. Bursa’yı dahil edeceğiz. Tabii Denizli’yi de alacağız.
*Hiç kimsenin endişesi olmasın çalışarak, çalışarak ve yaptıklarımızı geniş kitlelere anlatarak bunları, bu başarıları elde edeceğiz.
“YARGI SİSTEMİNİN ÇÖKTÜNÜ GÖRÜYORUZ”
*Cumhuriyet tarihinde ilk kez devletin bu kadar çürüdüğünü görüyoruz. İlk kez yargı sisteminin bu kadar çürüdüğünü görüyoruz. Bunu defalarca ve örnekleriyle dile getirmiştir. Ama sonuçta biz bir siyasetçiyiz Ama bugün İstanbul’da görevli bir savcı yargıdaki çürümeyi Hakimler ve Savcılar Kurulu'na örnekler vererek anlatıyor.
*Rüşveti nasıl alındığını Cumhurbaşkanının avukatlarının neler yaptığını uyuşturucu baronlarının nasıl çıkarıldığını, altın kaçakçılarının hangi bedelleri ödeyerek nasıl kişileri hapislerden çıkardığını bir savcı, Hakimler Savcılar Kurulu'na yazdığı bir dilekçeyle bütün bu olayları anlatıyor. Salı günü grup toplantısında bunun bütün ayrıntılarına gireceğim.
“DEVLETTE ÇÜRÜME VAR BUNU ÇÖZMEMİZ LAZIM”
*Adalet devletin temelidir. Yani mülkün temelidir. Adaletin olmadığı bir yerde neyi yapacaksınız? Düşüncesini ifade etti diye insanları hapse atacaksınız Uyuşturucu baronlarını serbest bırakacaksınız. Devlete çürüme var. Bunu çözmemiz lazım.
*Şimdi bir soru soralım sistem niçin yozlaştı? Eleştirdik, devlette çürüme vardı, diğer konuları anlattık. Niçin yozlaştı? Sorumlusu kim? Şu soruyu sormak zorundayız. Bugün mevcut olan ve 21 yıldır iktidarda olan bir siyasal parti. İstediği kanun çıkardı mı? Çıkardı.
*İstediği kararnameyi çıkardı mı? Çıkardı. İstediği genelgeyi çıkardı mı? Çıkardı. İstediği bürokratı görevden alıp, istediği bürokratı atadı mı? Yaptı.
*İstediği hakimi, istediği mahkemeye atadı mı? Atadı. Seyyar hakimler oldu mu? Oldu. Seyyar mahkemeler oldu mu? Onlar da oldu. Yani ne istedilerse oldu. Peki neden Türkiye bugün bir batağın içinde? Bunu her bir vatandaşımızın düşünmesi lazım. Ve bizim bunu anlatmamız gerekiyor.
*Demokrasi ve adalet yoksa Hukukun üstünlüğü yoksa, yargı bağımsızlığı yoksa, kuvvetler ayrımı yoksa siz bir ülkeyi büyütemezsiniz. Bir ülkeyi kalkındıramazsınız.
*Emeğin hakkını veremezsiniz. Alın terinin hakkını veremezsiniz Bizim mücadelemiz bir alın teri mücadelesidir. Alın teri mücadelesi. İnsan hakları mücadelesidir. Yüklendiğimiz görev, sıradan bir görev değil, tarihi bir görevdir. Bunu yapmak zorundayız.
“21 YILDIR HANGİ SORUN ÇÖZÜLDÜ”
*Bir soruyu daha sormamız lazım. İktidar hangi sorunu çözdü 21 yılda. Türkiye’nin hangi sorunu çözüldü? Bu sorunun cevabını da almak zorundayız. Sormak zorundayız.
*Eğitim sorunu mu çözüldü? Üniversiteye giden öğrencilerin yurt sorunu mu çözüldü? Bütün bunları sormak zorundayız. Kiracıyla ev sahibi arasında kavganın sorumlusu kim?
*Herhalde biz değiliz. Cumhuriyet Halk Partililer değil. Her şey dışarıdan geliyor. Sorumlusu kim? Farklı düşünen insanlar hapse atılıyor sorumlusu kim? Bunu da anlatmak zorundayız.
*Okul sütü, akıl küpü denen bir uygulama vardı. Sütü kaldırdılar. Çocukların beslenme hakkını kaldırdılar. Ve dolayısıyla bizim bunun üzerinde durmamız gerekiyor.
“BAŞKA ÜLKELERDEN ÖRNEKLER ALACAĞIZ”
“Partimiz yüz yıllık bir parti. Partide yenilenmeyi sağlayan hukuki metnimizin adına bir tüzük diyoruz. İnşallah kurultaydan sonra tüzük kurultayını yapacağız.
*Bu kurultayda Cumhuriyet Halk Partisi’nin aksayan bütün yönlerini mümkün olduğu kadar çözeceğiz. Bir çalışma yapılıyor.
*İl başkanlarından, ilçe başkanlarından, milletvekillerinden, sivil toplum örgütlerinden, başka ülkelerdeki uygulamalardan örnekler alarak sorunu çözmeye çalışacağız.
“YÜZDE 50 ERKEK, YÜZDE 50 KADIN OLMASI LAZIM”
*Bu benim şahsi kanaatim cinsiyet kotasında yüzde elli olması lazım. Yüzde elli kadın, yüzde elli erkek olması lazım. Fermuar sistemi getireceğiz. Bakalım inşallah kurultayımız bunu kabul eder.
*Merkez Yönetim Kurulu’nun üye kabulüne sınır getirilecek, yani bir ilden, bir ilçeden ‘hemen beş bin tane üye getirin, MYK’dan geçirin.’ Bunu kaldıracağız.
*Biz yapmıyoruz ama bunu tüzüğe yazacağız yüzde biri geçer, ikisi geçer. Sınırlı sayıda. Önemli insanlar merkez yönetim kurulu kararıyla partiye üye olurlar.
*Ama böyle bir yeri kontrol etmek için beş bin kişiyi birden üye yapalım. Kimsenin de haberi yok. Bunu da kaldıracağız.
“ÜÇ DÖNEM SINIRI GETİRECEĞİZ”
*Milletvekilleri için üç dönem sınırı getireceğiz. Üç dönemden sonra milletvekili olmayacağız. Güzel Belediye meclis üyelikleri ve il genel meclis üyelikleri için meslek kotası getireceğiz. Ya belediye meclisinde bir veteriner olmalı.
*Bir Yeminli mali müşaviri veya mali müşavir olmalı. Bir hukukçu olmalı. Dolayısıyla bölgenin özelliğine göre, kentin özelliğine göre kesinlikle belli kotaların gelmesi lazım. Bu kotaları da getireceğiz. Avukat olmalı, veteriner olmalı, mimar olmalı, kent plancısı olmalı. Bunları getirmek zorundayız.
“DANIŞMA KURULUNU ÜÇ KEZ TOPLANMAYAN İL YÖNETİMİ DÜŞECEK”
*Danışma kurulunu üç kez arka arkaya toplamayan il yönetimi düşmüş sayılacak. Kimse kusura bakmasın. Oturacaksın. Danışma kurulunu toplayacaksın.
*Var olan kentin sorunlarını masaya yatıracaksın. Üç kez arka arkaya toplanmadıysan o il düşmüş olacak. Yeni bir il seçilecek.
“DELEGE SİSTEMİ KALKACAK”
*Seçimlerde oyunu düşüren il, kendiliğinden düşmüş olacak. Oyu düşürüyorsan, ‘Kardeşim kusura bakma. Ayrılın buraya yeni yönetim gelsin' diyeceğiz. Delege sisteminden hepiniz şikayet ediyorsunuz. Delege sistemini kaldıracağız. Yok artık. Delege sistemi de olmayacak.
*Çünkü delege sistemi ciddi çatışmalara, çekişmelere yol açıyor, sonra bu kalıcı hale getiriyor ve bir sürü sorun yaratıyor. Üyeler gelsinler seçsinler. Delege sistemini kaldıracağız.
“OYUNU ARTIRAN İL BAŞKANI PARTİ MECLİSİN’DE YER ALACAK”
*Düzenli aidat ödeyenler kendi milletvekillerini, kendi belediye başkanlarını, kendi il başkanlarını bunlar seçecekler. Düzenli aidat ödeyenler. Yani partiyle aidiyeti olan ben her aidatımı yatırıyorum. Gel o zaman milletvekilini seç.
*Ama beş bin kişiyi birden üye yapıp ondan sonra gel milletvekilini seç dediğiniz zaman, mesele başka yerlere sapıyor. Dolayısıyla partiyle güçlü aidatın yolu, aidatını ödüyorsan mesele yok.
*Biz bütün bunların hepsinin altyapısını yaptık. Ama o dönem kurultayı reddettiği için hayata geçiremedik. Bunu bir daha getireceğiz Ön seçim istiyorsanız ve gerçekten sağlıklı bir ön seçim istiyorsanız, düzenli aidatını ödeyen üyeler gelsin, kendi milletvekilini seçsin.
*Belediye meclis üyesini seçsin. İl genel meclis üyesini seçsin. Bir sorunumuz yok o zaman. Oyunu en fazla arttıran beş il parti meclisinde yer alacak.
*Beş ilin başkanı, parti meclisinde yer alacak. Kim oyunu en fazla arttırdıysa onlar parti meclisinde bir şekliyle yer alacaklar.
“PARTİDEN AYIRACAĞIM”
*Kongrelerimiz yapılıyor. Tartışmalar oluyor, gayet güzel. Biz demokrasiyi getiren partiyiz. Farklı görüşler ortaya atılabilir ama kongre bitince, seçimler bitince el ele, omuz omuza sahaya çıkmak zorundayız.
*Kim kongrelerden sonra parti aleyhine konuşursa, partiyi televizyonlarda tartışır hale getirirse, kimse kusura bakmasın onu partiden ayıracağım.