Meral Akşener'in açıklamalarına HDP'den sert cevap
Hiçbir HDP'linin Akşener'in oturduğu masaya gelmeyeceğini belirten HDP Sözcüsü Ebru Günay, "Akşener ve sözcülerinin işi HDP'ye konum belirlemek değil, hadlerini bilsinler." ifadelerini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, geçtiğimiz gün yaptığı 'HDP'ye bakanlık verilebilir' açıklamasıyla yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Tekin sözlerine İyi Parti cephesindeki bazı isimler tarafından tepki gösterildi. Konuyla ilgili topa son olarak Meral Akşener girdi. Akşener'in, "HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz. Bu hassasiyetimiz devam edecek. Parti yetkilileri konuyla ilgili, parti hassasiyetleriyle ilgili gerekli açıklamalar yaptı." dediği öğrenildi.
Akşener'e yüklendi: Hiçbir HDP’li senin olduğun masaya gelmez
Akşener'in ifadeleri sonrası HDP Sözcüsü Ebru Günay, partinin genel merkezinde haftalık düzenlenen basın toplantısında konuştu. Günay, partisiyle ilgili açıklamalarda bulunan Akşener'e yüklendi. Akşener’e seslenen Günay, “Hiçbir HDP’li senin olduğun masaya gelmez, hatta oturduğun kıraathanede çay içmez” dedi.
"Senin bu ülkeye vaat ettiğin tek şey 90'ların karanlığı"
“Meral Akşener veya onun sözcülerinin işi HDP’ye konum belirlemek değil” ifadelerini de kullanan HDP’li Günay, “Bir kere halk; seni Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile çevirdiğin karanlık işlerden tanıyor. Hiç merak etme, senin bu ülkeye vaat ettiğin tek şey 90’ların karanlığıdır” şeklinde konuştu.
Günay sözlerini şöyle sürdürdü:
"Meral Akşener veya onun sözcülerinin işi HDP’ye konum belirlemek değil. Bir kere halk; seni Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile çevirdiğin karanlık işlerden tanıyor. Hiç merak etme, senin bu ülkeye vaat ettiğin tek şey 90’ların karanlığıdır. Hiçbir HDP’li zaten senin olduğun masaya gelmez, hatta oturduğun kıraathanede çay içmez. Defalarca söyledik, yine söyleyelim. HDP’nin masası ve ittifakı bellidir. Bizim birlikteliğimiz Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Bu ittifak gerçekten demokratik değişimi, dönüşümü isteyen gerçek muhaliflerin tek adresidir. Seçimleri önemsiz görmüyoruz ama seçim gününe ve adaylık tartışmalarına odaklanarak değil, mücadele ittifakını büyüterek geliyoruz.
"Hiçbir partiyle bakanlık pazarlığı yapmadık, yapmayız"
Hiçbir partiyle bakanlık pazarlığı yapmadık, yapmayız. Bunlar üzerinde kafa yormak gerekirken, şimdi son günlerde tartışılan bazı konulara açıklık getirmek istiyorum. Hiçbir partiyle bakanlık pazarlığı yapmadık, yapmayız. Seçimlerde alacağımız oylarla halkımız bizi görmek istediği yerde görecektir. Yönetim ehliyetimizi bize birileri değil, halk verecek zaten. Bizi yönetime halk getirecek ve biz de halkımızın taleplerine göre, çok da güzel yöneteceğiz. Hangi masada oturduğumuz biliniyor. Sanki HDP Millet İttifakında yer almak istiyormuş gibi algı üretmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz.
"Tasvip etmeyeceğimiz bir adaya destek vermeyiz"
Biz geçen sene açıkladığımız deklarasyonla tutumumuzu ve ilkelerimizi ortaya koyduk. Ne Cumhur İttifakı'nın ne Millet İttifakı'nın içindeyiz ne de bu ittifakları destekleriz. Bizim böyle bir derdimiz olmadı, olamaz. Tasvip etmeyeceğimiz bir adaya asla destek vermeyeceğiz Emek ve Özgürlük İttifakı dahil en geniş Demokrasi İttifakıyla seçimlere gireceğiz. Hiç merak etmeyin bizim ne aday ne de tercih yapma sorunumuz var. Türkiye’nin en geniş kesimlerine hitap edecek isimler üzerinde şimdiden tartışmaya başladık. Bu kadar açık konuşuyoruz. Bizim tasvip etmeyeceğimiz bir adaya asla destek vermeyeceğimizi tekrar belirtmek isteriz. Bunun iyi bilinmesi gerekiyor.
"Herkes haddini hududunu bilmeli"
Bir ülkenin geleceği söz konusuysa, Türkiye’nin üçüncü büyük partisine, alacağı oy % 20’lere yakın olan bir partiye karşı, bir şey söylerken herkes sözünü ölçüp biçmeli. Siyasi istikbali için Saray etrafında tur atanların insafına bırakılamayacak kadar kritik bir süreçten geçiyoruz. Kimsenin kayyım rolüyle Türkiye’nin geleceğini karartmaya hakkı yok. Herkesin sorumlu davranarak siyaset yapması, haddini hududunu bilmesi gerekir. Tarihe hesap vermeleri gereken onlar olur, bu işin bedeli ağır olur. Günay: Mesele sadece Erdoğan’ın gitmesi veya kalması değil, Türkiye’nin demokratik ilkelerle yönetilip yönetilemeyeceğidir."