KATİL KİM?
Çiftliğin beyi öldürülmüştür. Polisiye romanda hayalet katilin peşine düşülür. Okuyucu ara duraklarda sürekli şaşırtılır.
Önce hanım ağanın katil olduğu düşündürülür, sonra dikkatler aşçıya yöneltilir, arada bir yerde bahçıvan şüpheleri üzerine çeker.
Yazarın başarısı okuyucuyu bir o yana, bir bu yana baktırması, doğal salınımlarla onun dikkatini ayakta tutması, sonda ortaya çıkacak gerçeğe ilişkin ince ipuçlarını akışa ustaca yerleştirmesidir.
Okuyucu gerçek ipucu ile sahte olanı birbirinden ayırt etmeye çalışır. Sonunda katilin kim olduğu öğrenilir. Ya okuyucunun tahmin ettiğidir.
Final ona ödül gibi gelir. Ya da yazar okuyucuyu ters köşeye yatırmıştır.
Okuyucu hayıflanır.
Kendisinden demokratlık beklenen Biden, geçtiğimiz hafta sürpriz bir çıkış yaptı.
ABC News'ten George Stephanopoulos’un “Putin’in katil olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna “Hı, hı evet” deyiverdi.
Bu cevap uçağın merdivenlerinde tökezlemesine benzetilerek bakılıp geçilecek, rüzgarla izah edilecek türden değil.
Diplomatik teraziyle tartarsan; ciddi bir skandal. Üstelik devamında da: “Ben Putin’in suratına baktım. Ona ruhu olmadığını ona söyledim. Putin ruhsuz bir insan” dedi. Ve yine devamında “bunun bedelini ödeyecek, herkes görecek” dedi.
Ne bedeli?
Nasıl bir bedel?
Rusya devlet yetkililerine ambargo mu?
Yoksa daha ötesi mi?
Rusya’nın elinde nükleer silahlar varken ne kadarı mümkün?
Biden’in yaşından, başından olmasa da demokratlığından ve kampanyasından beklenmiyordu. ABD onun döneminde büyük olacaksa, bunu ‘insan hakları ve demokrasi’ kulvarından yürüyerek başaracaktı.
Öyle umuluyordu.
ABD kamuoyunda Rusya’nın 2016 ve 2020 seçimlerine müdahale ettiğine inanılıyor.
Biden’in masasında Putin’in ABD seçimlerini karıştırdığına dair bir rapor var.
Raporda masa başında üretilen yalan haberler servis ettiği, Biden’ı yıpratmaya çalıştığı iddia ediliyor. ‘Katil’ suçlamasının temelinde, seçime burnunu sokmanın intikamını almak olduğu düşündürülse de orantısız bir çıkış olduğu açık.
Evet, Putin’in sert, hatta acımasız olduğu ortada.
Muhalif gazetecileri çeşitli biçimlerde susturduğuna dair haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Muhalefet lideri Navalyn hapiste.
Kısacası; İnsan hakları karnesi kötü. Bunlara bakılsa bile ‘katil’ ifadesi anlaşılır gibi değil.
Biden'ın sözü Rus tarafında şaşkınlıkla karşılansa da Putin cevap vermek için acele etmedi, günlük programını da bozmadı.
Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma Başkanı Vyaçeslav Volodin bu sataşmayı ‘histerik’ bir açıklama olarak nitelendirdi.
Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi'nden Andrey Klimov ise Beyaz Sarayın Rus düşmanlık politikasını sürdürdüğünü söyledi.
Nihayet Putin, "başka bir ülkeyi, devleti, halkı ya da kişileri değerlendirmek aynaya bakmak gibidir" ifadesini kullandı. "İroni ya da şaka yapmıyorum… Başka insanları değerlendirdiğimizde, hatta başka ülkeleri veya halkları değerlendirdiğimizde, aslında her zaman aynaya bakar gibi oluruz, her zaman kendimizi görürüz.”
Biden’ın beklenmedik sertlikteki sözlerine, kendisinden beklenmedik yumuşaklıkta cevapladı: “Söylediği gibi şahsen tanışıyoruz… Ona sağlıklar diliyorum”.
Ve Rusya tedbiren Washington büyükelçisini geri çekti.
Biden bu kısa cevabıyla bir cephe açmış oldu. Rusya kadar onunla işbirliği yapacak bazı AB ülkelerini, Çin’i ve İran’ı hedefe oturttu. Putin sert bir cevap verse de yumruk attığı eline kadife bir eldiven giymeyi ihmal etmedi. Şimdilik bu kanalın daha da genişletileceği tahmin edilmiyor.
Peki Türkiye bu atışmanın neresinde? Eğer ‘katil’ suçlamasını bir metafor olarak değil de bizzat ‘eli kanlı katillik’ olarak anlar ve merkeze alırsak, gönül rahatlığıyla, “ikinizin de birbirinizden farkınız yok, ne tarihte, ne de bugünde” diyebiliriz.
Ancak Türkiye, bu sözün önünü arkasını, sağını, solunu, devamını takip etmek, bedel ödemenin özellikle ekonomik yanını hesap etmek durumundadır.