PATATESLE İNSAN ARASINDA NE FARK VAR?

Mehmet Asil YILMAZ

Derslerimin  birinde   öğrencilerime ‘’İnsanla Patates arasında ne fark vardır’’ diye sorduğumda ; öğrencilerim ‘’ patates yürüyemez, konuşamaz, hareket edemez ama insanlar öyle değil  yürürler,  konuşurlar ve hareket ederler ‘’diye cevap vermişlerdi . Ben de onlara ‘’ Bu cevap doğru değil, biraz daha düşünün, deyince  öğrenciler sorunuzun cevabını bilmiyoruz’’ dediler. Öğrencilerime’’ patates de büyür, gelişir, hareket eder, topraktaki besinler bitkinin büyüme noktasına kadar gelir, her şeyden önce patates de insan gibi canlıdır, yavru verir ,insan gibi üşür ve hastalanır’’ dedim ve ardından da onlara sorunun cevabının ‘’Kromozom sayısı ve bağışıklıkla ’’ ile  ilgili olduğunu belirttim. Öğrencilerim de bu konunun bu yönünü düşünemediklerini ,soruyu da bilmediklerini ama öğrenince de çok mutlu olduklarını bildirdiler.  

     İnsanlar ,Dünya’ya bitkilerin misafiri olarak gelmişlerdir ‘’eğer bitkiler olmasaydı, hayvanların ve  insanların ve/ya diğer canlılar yaşantılarını  idame ettirebilirler miydi ? bana  göre  asla  ettiremezlerdi ,çünkü yaşam  kaynağımız ve  yaşamımızı  sürdürebilmemiz üretici bitkilere  bağlıdır. Sizler hiç bu konuyu  bu yönü ile  düşündünüz mü? ‘’  diye  sorunca yine hocam  ‘’biz hiç bu konuyu  bu yönlü de düşünmemiştik  ama  siz haklısınız ‘’demişlerdi . 
   Bitkiler insanlar, havanlar gibi doğanın vazgeçilmez  unsurlarıdır. İnsanların sağlığı ile doktorlar, hayvanların sağlığı ile veterinerler, bitkilerin sağlığı ile de bitki hekimleri ilgilenir. Bitkilere de  insanlar da, hayvanlar da olduğu gibi farklı sınıflardan, farklı, cins ve türlerden  çeşitli hastalık ve zararlı  etmenler tarafından saldırıya uğrarlar. Hastalıklı bitkilerin şekli, yapısı , insanlarda ve hayvanlarda olduğu gibi bozulur, yaprakları sararır, mozaiklenir, dalları, gövdeleri ve kökleri üzerinde çeşitli belirtiler meydana gelir. Yani bizim sağlığımız ile bitkilerin sağlığı ve etkileniş mekanizmaları birbirlerine benzerama  şekillerii farklıdır.
   Bitkilere zarar veren hastalık  etmenleri ayrı bir dünya, zararlıları ayrı  bir dünya yabancı  otlar yine ayrı bir dünya,  bitkilere  zarar  veren cansız hastalık etmenleri  de  (çevre kirleticilerin zararları, bilinçsiz gübreleme, sulama, soğuk, küresel ısınma, sıcaklık vb.)   yine   ayrı bir dünya.

  Bitki Sağlığı , Bitki Hekimliği veya Bitki Koruma Bölümü, işte bu sorunların çözümü ile baş etmeye çalışan bir bilim alanıdır. Hastalıkları bilenler zararlıları yeteri kadar bilemeyebilirler. Yabancı otu bilenler de hastalıkları ve zararlıları yine yeteri kadar bilemeyebilirler. Bir örnek verecek  olursak  sizlere ne demek istediğimi daha iyi anlatmaya çalışacağım. Bir gün  odamın  kapısı  çalındı içeriye  şalvarlı ve kasketli bir üretici  girdi  ve bana’’ hocam sorunumu çözecek  kişi olarak  sizi  tavsiye ettiler’’, mesele  şu: ‘’Benim  kavun, kabak ve karpuz  tarlam var. Mahsulüm  hasta; mahsulümü  yetiştirmek  için bugüne  kadar  çok para harcadım, mesela gübre parası dediler ödedim ,  ilaçlama  parası dediler  ödedim  şunu  dediler ödedim  ,bunu  dediler ödedim . Bu  ödemeler de beni  per-perişan  etti, mahsulüm de iyi değil  belki  bitkilerimi sökeceğim. Tarlama epeydir   bir  zirai ilaç bayi sözüm ona iyi ziraatçıymış gelir gider, bana ‘’şunu at der gider, bende atarım, diğer  bir gün de şunu da at der ben  onu da atarım  ama  sorunum çözülmedi ‘’  dedi.

Ben de ‘’ tarlanız  nerede, gidelim  bir  de  yerinde  görelim  ‘’ dedim ve  üreticiyle birlikte tarlasına gittik. Tarlasını  gezdim, gezince  hastalık mikrobunun virüs olduğunu söyledim ve üreticiye ‘’   senin  sorunun virüs hastalığı olduğunu  söyledim  ve ona  unutma ‘’ virüs  hastalıklarına   kimyasal  ilaç kullanılmaz ‘’ dedim lütfen bana attığını ilaçların kutularını getir’’ dedim oda gitti getirdi, baktım ki  ilaç  bayii üreticiye bazen  fungus  (mantarı) ilacı  vermiş   bazen de Nematod   ilacı  vermiş. Yani zirai ilaç satan bayii üreticinin  sırtından  fazla  para  kazanmış. Üreticiye  ‘’bundan  sonra mahsulüne  hiçbir ilaç atmayacaksın, sadece ,gübresini vereceksin, sulamasını ihmal etmeyeceksin ,   sakın bitkilerini de  sökme  meyvesini  sat ‘deyip işime döndüm . Üretici  birkaç ay sonra  yanıma   geldi  bana ‘’hocam teşekkür ediyorum sayende ben   para bile kazandım  ‘’dedi.

        Her bilim dalı farklı disiplinlerden oluşur Bir disiplin dalının uzmanı diğer disiplininin uzmanı kadar o konuyu bilemez. Bilmemesi de yadırganamaz.

Örneğin fungus hastalıklar uzmanı virüs hastalıklarını uzmanı kadar virüs hastalıklarını bilemez , tanısını yapamaz veya bu hastalıkların tedavisi için de reçete yazamaz ve bilemez de .Aynı şekilde bakteri, viroid, mikoplazma hastalıkları uzmanları da ,fungus hastalıkların uzmanları kadar sorunu bilemez. Fungus, bakteri, virüs hastalıkları uzmanları da zararlıları da bilemezler. Hatta meyvelere zararlı hastalıkların uzmanı sebzelere zararlı hastalıkların uzmanı kadar bilemez ve sorunu da çözemez. yine ürünlerde Pestisit  kalıntılarını analiz eden bilim adamları  bakteri  fungus hastalıkları uzmanlar kadar hastalık etmenlerini bilemez . 

Her bilim dalına ve o bilim dalının da  disiplinlerinde uzmanlaşmış kişilerin kariyerlerine saygı göstermeliyiz. Eğer ülkemizde bu saygı yerli yerince oturmuş    olsaydı  ülkemizde de  bilimsel araştırmalar seviyemiz  bilimsel buluşlarımızın seviyesi  de çağın çağdaşı ülkelerin bilimsel seviyeleri ile eşitleşmiş olurdu.

    Başka bir örnekle bu görüşümüzü pekiştirelim , 1979 yılında Profesörlük tezimi hazırlamak için gittiğim İngiltere'de ( Rothamsted  Agricultural Experimental Station-Hertfordshire)  Dünyaca ünlü Virüs hastalıkları uzmanı Dr Dennis Govier’e domates virüs hastalıkları ile ilgili bir soru sorduğumda , ben ‘’domateslerde zararlı virüs hastalıklarını bilemem ama baklagillere zarar veren bütün virüs hastalıklarını ve kontrol yöntemlerini iyi bilirim’’ diyerek gelişmiş ülkelerde ihtisaslaşmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştı.
Buna karşın geri kalmış  ülkelerde olsun gelişmekte olan ülkelerde her kes “her şeyi bilir” edasına bürünür . Bu davranış türü de bilgisizliğin dışa vuru mudur veya bilimsellikten çok uzak bir davranış türüdür ,bu da son derece  bilime ve bilgiye aykırıdır

    Eğer  disiplinlere, bilim insanlarının  görüşlerine  saygı gösterilmiş olunsaydı. yurt dışına ihraç ettiğimiz meyvelerimizde  sebzelerimizde kuru yemişlerimizde  (RASFF)  verilerine  ters düşen oranda   pestisitler ( zirai ilaç ,zehir , ,aflotosin (mikotoksin ) bulunmazdı veya pestisit kalıntısı  bulunduğu iddia edilen  ürünlerimiz  sınırlarımızdan  geri gönderilmek istenir miydi? Ayrıca ülke olarak da yurt dışından saman mercimek  buğday  arpa  canlı hayvan  ithal  etmezdik Size  bir  soru daha  sorarak  yazımı  bitirmek  istiyorum :

    ‘’ Siz  İngiltere’nin  hiç  saman ithal  ettiğini , mercimek,  ithal ettiğini duydunuz mu?’’
Bilime ve bilgiye saygılarımla