TUZ TANSİYONU DÜŞÜRÜR MÜ?
Suyla birlikte vücudun en önemli yaşam fonksiyonlarını düzenleyen tuz, insan hayatında son derece önemli bir yere sahiptir.
“Azı karar, çoğu zarar” tam tuza uygun bir terimdir. Tuzu biraz fazla kaçırmak vücuttaki tüm dengeleri bozar. Tuzu az olmak ise komaya kadar sürükler.
TUZ (SODYUM) NE İŞE YARAR?
Vücutta beyin hariç hiçbir hücrenin birbiriyle bağlantısı yoktur. Birbiriyle bağlantısı olamayan hücreler arası iletişim, hücre dışı ve içi sıvıyı oluşturan tuzlu su ile sağlanır. Tuz bir hücreden diğer hücreye elektrik iletir. Eğer tuz bu elektriksel iletişimi kurmazsa, ne düşünebilir, ne konuşabilir, ne hareket edebiliriz.
Vücut hücreleri arasında klor elementini kullanarak iletişimi sağlayan, besin maddelerinin hücrenin içine giriş ve çıkışını ayarlayan hücre zarındaki sodyum-potasyum pompasıdır. Hücre hareketlerinde dengenin bozulmaması için hücre dışındaki sodyum, hücre içindeki potasyum ve elektriği ileten klor elementlerinin belli oranda olması gerekir.
TUZ VE TANSİYON
Günlük ihtiyaçtan fazla kullanılan sofra tuzu (rafine tuzun) içinde bulunan sodyum ve klor miktarı bu dengeyi etkiler.
Bu durumda akıllı vücudumuz harekete geçer ve tuz kanalıyla alınan sodyum fazlasını hücrenin etrafına su olarak toplar.
Hücrelerin etrafında su tutulmaya başlayınca kanda su oranı fazlalaşır. Çalışkan kalbimiz bu kanı vücuda dağıtmak için daha çok kan pompalamak zorunda kalır. Bu zorunluluk kalbin daha hızlı çalışmasını gerektirir ve otomatikman kalp atışlarımız hızlanır. Bu durum hipertansiyon (Yüksek tansiyon) olarak adlandırılır.
Her 3 yetişkinden biri yüksek tansiyon hastasıdır neredeyse yarısı da tansiyon rahatsızlığından habersizdir.
Başağrısı, kulak çınlaması, uğultu ve baş dönmesi gibi belirtileri olan hipertansiyon sinsice ilerler ve kalp yetmezliğine zemin hazırlar.
YÜKSEK TANSİYONU ARTTIRAN FAKTÖRLER
Hipertansiyon sadece fazla tuz kullanımı ile oluşmaz aynı zamanda ilerleyen yaş, ailede tansiyon yüksekliği (genetik), aşırı kilo, diyabet (şeker hastalığı), hareketsiz yaşam, sık ve fazla alkol tüketimi, stres, üzüntü gibi faktörlerde önemli etkenlerdir.
NE KADAR TUZ..
Sağlıklı bir insanın günlük tuz ihtiyacı 5-6 gr kadardır. İnanması zor, ama bir çay kaşığının ucu kadar tuz tüm gün için yeterlidir.
Günlük ihtiyacın yüzde 70-80'i hazır gıdalar, konserve, zeytin, ekmek, kraker, şarküteri ürünleri, paketli gıdalar, rafine besinler, gazlı sodalı içecekler, kavrulmuş kuruyemişler gibi işlem görmüş ambalajlı gıdalardan alınır. Pişirirken ve yerken ilave edilen tuz yüzde 10'dur, kalanı ise gıdalarda doğal olarak bulunandır.
Günlük tuz ihtiyacının dörtte üçü zaten tüketilen gıdalarla alındığı için ayrıca yemeklere tuz dökmek alışkanlığı tuz alımını dolayısı ile tansiyonu arttırır.
HANGİ TUZ?
Son yıllarda sofra tuzu, deniz tuzu, himalaya tuzu, kaya tuzu gibi seçeneklerle karşımıza çıkan tuzlar arasından en sağlıklı olanını seçmeliyiz. Ve hangi tuz olursa olsun rafine edilmiş tuzdan uzak durmamız gerekir.
Sofra tuzun (rafine tuz) yüzde 97’si sodyum klorür, yüzde 3’ü koruyucu maddelerdir. Kaya tuzunun yüzde 80’i sodyum klorür, yüzde 20’si diğer minerallerdir. Sodyum klor oranı fazla tuz vücudun asit yükünü arttırır. Doğal tuzun işlenmiş hali olan sofra tuzu yerine, yeraltından katı halde elde edilen ve bir çok yararlı mineral içeren kaya tuzu kullanmak yüksek tansiyon riskini azaltır.
Yüksek tansiyon için tuzu karalamak yerine doğru tuzu tercih etmeli, fastfood, paketli ve hazır gıdadan uzak durmalı, dışarda yemek yemek yerine tuz oranını kontrol ederek pişirdiğimiz ev yemeklerini, taze meyve ve sebzeyi tercih etmeli, spor yapmalı, stresten uzak durmalıyız.