DEVE DİKENİ, İNSAN KELEMİ SEVERMİŞ (!)
İzmir’ in onuru, gururu ve umudu olan, esnaf ve sanatkarın tedarik şirketi kısaltılmış adıyla meşhur BESAŞ’ın nam-ı diğer idarecileri olan eski birlik başkanı ve aynı zamanda Buca Esnaf Kefalet Kredi Kooperatif Başkanı, CHP İzmir eski milletvekili M. Ali Susam aynı zamanda mevcut birlik başkanı olan kadim dostu Zekeriya Mutlu’nun BESAŞ üzerinde yaptıkları tarihin en büyük teknik yolsuzluğunun görüldüğü dava nihayet ceza ile neticelendi…
Mücadelem ve ilgili kurumlara müracaatım neticesi açılan davanın nitelikli dolandırıcılık, zimmet ve Vergi Usul Kanununa Muhalefet suçları saf dışı bırakılarak sadece güveni kötüye kullanmak suçundan Susam’a 5 yıl, ekâbir takımına da benzeri cezalar verilmesi karşısında şaşırdığımı belirtmek isterim.
Şöyle ki…
Sanıkların zimmet, nitelikli dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve Vergi Usul Kanununa Muhalefet suçlarından cezalandırılmaları devletin ayrı üç kurumunca talep edilirken sadece güveni kötüye kullanmadan cezalandırılmaları ve gerçeklerden fersah fersah uzak taraflı rapor yazan bilirkişiler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına bulunduğum suç duyurusu ile ilgili yazacağımı belirtmiştim.
Bu konuyu mübarek Ramazan Bayramı’ndan sonraya bırakıyorum.
Endişeniz olmasın gerekçeli kararı aldıktan sonra bedeli ne olursa olsun en küçük detaylarına kadar yazacağım.
Anadolu’da bir söz var, ‘öküz bağıracağına kağnı bağırıyor’…
Kağnıyı bilmeyeniniz yoktur herhalde, kağnı yük taşımada kullanılırdı, öküz çekerdi.
Yargılama ve verilen cezalar ile ilgili nam-ı diğer M. Ali Susam, konuyla ilgili basına beyanat vermiş, utanmadan yargılanmanın adil olmadığını alınan kararın istinaftan döneceğini ve halledeceklerini (!) beyan etmiş.
Evet, adil olmadı, çünkü bu cezalar yetersiz, hele ki Mutlu’nun zaman aşımından dolayı yırtması benim için adil olmayan sonuçlardı.
Yeri gelmişken geçmişte bu zatlara methiyeler düzen, BESAŞ kongrelerinde bu zatları alkışlayıp beni yuhalayan ve saldıran şakşakçılarına değinmek istiyorum.
Lafın tamamı deliye söylenir.
Yazımın başlığı çok şeyler ifade ediyor anlayana…BESAŞ’ın içi boşaltılıyor derken hisseleri tavan yapacak zengin olacaktınız ne oldu?
Deveye diken, insana öpen yaranır! Anadolu’da, doğru iş yapıp da takdir görmeyenleri uyarmak yahut teselli için kullanılan bir söz. Develer için diken beğenilen bir besin kaynağı olsa da insanlar için ihanet üzüntü kaynağıdır.
Sizler o günler öpenleri alkışlıyordunuz, yayınlanan yazılarıma hakaret eden yorumlar yapıyor mahkemelerde yalancı şahitlik yapıyordunuz.
Ben hep haklıdan yana oldum haksızlığa uğrayanların sesi neferi olup mücadele verdim.
2004’ten bugüne kadar insanları öpenlere karşı dik durdum savaştım, bu süreçte öpülenler boş laf ve vaatlere kanıp karşımda yer aldınız. Öpenlerle birlikte koro halinde “isnatta bulunuyor, iftira atıyor” dediniz.
Ne oldu, şimdi cankurtaran mı oldum?
Ben kamu adına, babam da yapsa yanlışa karşı duruyor, ibadet şevkiyle bu işi yapıyorum. Takdir de beklemiyorum…
Her tür yolsuzluk ve usulsüzlüğü yapan hisse alım satımlarıyla BESAŞ’ın içini boşaltarak iflas ettiren, evinize incir ağacı diken aktörlere, bırakın itibar göstermeyi mükâfatlandırıyordunuz.
Ben gecemi gündüzüme katarak yolsuzluk yapanlara karşı savaş açtım. Onlar iftira, hakaret tezgâhıyla dava açtılar cezalar aldım. Mağdurum diye feryat eden bazılarınız ise yalancı şahitlik yaptı…
BESAŞ’ın iflas ettirilmesiyle ortağı olan garip esnaf, bir lokma ekmeğe muhtaç olurken Esnaf Birliği eski Başkanı ve CHP İzmir eski milletvekiliniz M. Ali Susam ve suç ortağı mevcut Birlik Başkanı Zekeriya Mutlu ticari hiçbir faaliyetleri olmadığı halde İzmir gibi bir şehirde vergi rekortmenleri arasında yer aldı.
Susam yapmadığı turşu işi, Mutlu da çıkmadığı pazarda, satmadığı yumurta tüccarlığı ile İzmir gibi bir kentte vergi rekortmenleri arasına girdi.
Bu zatların yaptıkları her şey adaletli, ama mahkemenin verdiği karar adaletsiz öyle mi?