İsmail SERT

    İsmail SERT


    BAĞDADİ’DEN SONRASI

    30 Ekim 2019 - 23:43

    DAEŞ lideri Bağdadi öldürüldü.

    Gelen haberlere bakılırsa, yerine geçmesi beklenen, örgüt hiyerarşisindeki 2. adam da öldürüldü.

    Bugünlerde herkes aynı popüler kurguyu anlatıyor: ‘ABD kurdu, büyüttü, kullandı, işi bittiği için, şimdi de tasfiye ediyor.’ 

    Bu popüler teori gerçeği en çıplak haliyle ortaya koymakta başarılı. Buna rağmen uzmanlar, ‘böyle izah etmenin kolaylığına vurgu yaparak’ hafife alıyorlar. Evet hiç sofistike değil, çok basit, çok yaygın, çok şematik, ancak hiç de yanlış değil. Onlar istiyorlar ki; bütün olaylar sadece kendilerinin işin içinden çıkabileceği kadar karmaşık olsun. Elbette bu yaşananın da karmaşık katmanları vardır. Fakat en kaba ve basit haliyle düzen böyle işliyor ve işletiliyor. 

    Uzmanlar, bilirkişiler bu izaha eklemeler yapabilirler. Örneğin; ABD’nin zamanlamasını anlatabilirler. Terör örgütünün, herkese korku salacak kadar büyüdüğü bir aşamada sonunu getirerek, kendisinin daha da büyük olduğunu göstermesinin detaylarını açıklayabilirler.

    Bu kumpasa her defasında dünyayı yeniden nasıl inandırdığının yöntemlerini bulup çıkarabilirler.

    Bir de örneğin; teorinin özetlenip kısaltılmış halinde, fail olarak sadece ABD’nin adı geçiyor. Geri plandaki, derindeki stratejik ortak İngiltere’yi hiç görmüyoruz.

    ABD başkanının elini önce kirletip sonra yıkaması hikaye ediliyor. Ancak kraliçenin elleri her daim temiz! Peki nasıl oluyor? Bunu anlatabilirler.  

    Bağdadi’nin öldürülmesi konusunda en çok Rusya’nın kafası karışık. Kafa karışıklığını dilindeki dalgalanmadan anlayabiliyoruz. Sert bir yalanlama yok. Hatta, her an kabul edebileceklerine dair bir hava ve bir parça da küçümseme var. Bir tür bekleme pozisyonu.

    Belki de istihbaratın bizzat uzmanı olan Putin’i kıskandıracak kadar temiz ve başarılı bir operasyon olduğu için ortada bir yerde kalmayı tercih ediyorlardır. Kim bilir?

    ABD durmaksızın, her şeyi tek başına yaptığına dair haberler pompalıyor. İstihbarat gücüyle, operasyon başarısıyla dünya üzerindeki hakimiyetini pekiştirmeye çalışıyor. Başarı fotoğrafında yalnız görünmek istediği için yanına kimseyi almaya yanaşmıyor. 

    Haberlere göre; Bağdadi baskını fark ettiğinde evinin altındaki dört kaçış tünelinden çıkmaz olanına girmiş. Bu hamle, Ortadoğu’nun, hatta oyun alanı olarak kullanılan, kullanılırken hırpalanan yoksul dünyanın halini çok iyi anlatıyor.

    Günümüzde batı dışı toplumlar ya da ülkeler batıya doğru gittiğini zannettikleri, fakat aslında çıkmaz olan bir tünele kendilerini mahkum etmiş durumdalar. Gözleri kamaştırılmış ya da arkadan itilmişler de ölümüne bir hayranlıkla çıkmazda ilerliyorlar. 

    Çok yakın zamanda İngiltere’nin bir limanında, hayatlarının bütün birikimlerini insan tacirlerine kaptırma pahasına, bindikleri tırın dorsesinde son nefeslerini veren uzak doğulu göçmenleri nasıl izah edebiliriz?

    Benzer bir olayın daha önce de yaşanmış olmasına ne diyebiliriz?

    Kendisini liberalizmle, demokrasiyle, insan haklarıyla tarif etse de batının kurduğu sömürü düzeni çok acımasız.

    Adının önüne konulacak ‘vahşi’ sıfatıyla anılmayı çoktan hak eden batı, ‘güç’ten başka üstünlük ve otorite tanımıyor.

    Bunun karşılığında batının periferisindeki dünya çaresiz. Geniş bir coğrafyaya yayılan ve kılcal damarlardan yayılan umutsuzluk, biraz mayalandırıldığında pekala öfkeye dönüşebiliyor. İşin kötüsü; öfkenin hangi barajlarda biriktirilip nereye akıtılacağının bilgisi de batılı istihbarat teşkilatlarının elinde.

    Ve trajediye bakın ki; batı dışı dünya, kendi öfkesinin hedefi durumunda. Tetiğini çektiği silahın namlusunun, yine kendisine dönük olduğunun farkında değil.  

    Ortadoğu’daki ABD, zaten züccaciye dükkanındaki fil gibiydi. Yer üstündeki kültürü, medeniyeti ve dahi insanı kırıp döküyor, yok ediyor, yeraltındaki kaynakları da hortumluyordu.

    En hafif ifadesiyle özensiz, üslupsuz, dengesiz Trump’la çılgın bir file dönüştü. Söyleyeceklerinin ve yapacaklarının sınırını tahmin etmek mümkün değil.

    Bağdadi öldürüldü. ABD DAEŞ’in bu haliyle devam etmesini istemediği konusundaki ciddiyetini göstermiş oldu. Bunun anlamını ne eksiltmek doğru, ne de abartmak.

    Başsız kalan DAEŞ’in küçülmesini, zayıflamasını ve ortadan kalkmasını beklemek doğru. Ancak siyahtan beyaza bir geçiş değil yaşanan. Ortadoğu’nun, terörü doğuran ve büyüten iklimi değişmedi.

    Şimdiki soru şu: DAEŞ’den geriye kalan boşlukta ne yükselecek?

    Oraya ‘zehirli meyve’ veren yeni ağaçlar mı dikilecek?

    aBölge halklarının kanıyla mı sulanacak o ağaçlar?

    Olan biteni yorumlamak, oluşmakta olanı alternatifler içinde ele alıp analiz etmek ve bunu herkesten önce başarmak, bizim için çok önemli.

     

    ORTADOĞU SÖZLÜĞÜ

    Ortadoğu’nun sözlüğünden bazı kavramlar çıkarıldı. 

    Huzur, güven, barış, sistem, istikrar, neşe, düzen…gibi.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum