Başkan Soyer'den Manşet Türkiye'ye çarpıcı açıklamalar - (Bölüm 1)

    Bugün söyleşimizin ilk bölümü... “İzmir'i 5 trilyon dolarlık yeni İpekyolu'nun aktörü yapacağız” diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Tunç Soyer, 100 gününü anlattı.

    Başkan Soyer'den Manşet Türkiye'ye çarpıcı açıklamalar - (Bölüm 1)
    15 Temmuz 2019 - 11:01 - Güncelleme: 16 Temmuz 2019 - 12:58

    Röportaj: Hasan Çölmekçi
    Fotoğraflar: Sedat Yılmaz

    Günlerden pazar... Hava hafif kapalı yağmura çevirecek gibi...

    Sözleştiğimiz vakitten önce Büyükşehir Belediyesi önündeyiz. Yeni kurulan İletişim Birimi'nin ilk Koordinatörü, Basın Müşaviri Özgür Gürbüz ile sohbetin ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Tunç Soyer ile sakin bir ortamda, makamında bir araya geldik. Başkan Soyer, Türkiye siyaseti, partisi, İzmir ve kendi özeliyle ilgili çarpıcı sözler söyledi.

    Kendi partisi CHP dahil tüm partilerin değişmesi gerektiğini, dip dalgasıyla değişimin başladığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görevi devraldığı Aziz Kocaoğlu'yla ilgili yorum yaptı. Özel hayatında yakın çevresinden başka pek de kimsenin bilmediği konuları mansetturkiye.com'a anlattı.

    Soyer'e takipçilerimizin gönderdiği soruları da iletip cevap aldık. Röportajımızı art arda yayınlayacağız. İşte söyleşimizin ilk bölümü.

    soyer1.jpg

    - Bugün göreve başladığınızın 100. günü... 100 günde neler oldu, Tunç Soyer liderliğindeki belediyede, İzmir'de neler değişti?

    - Tabi bu 100 gün hızlı bir 100 gündü... Hani bin 100 gün gibi geçti diyebilirim yani.  Çok yoğun bir 100 gündü. 23 Haziran seçimi girdi, ziyaretler. Benim 'Büyükşehir Makinesi'ni tanımaya dair harcadığım zaman vesaire bunlar.. Yoğundu.

    soyer2.jpg

    - Ama bu arada da bazı hizmetler yapıldı her halde?

    - Evet... Yani işte Halk Taşıt uygulaması, baykuş seferleri, Elektrik Fabrikası'nın alınması, fuarla ilgili çalışmalar, Kültürpark'la ilgili çalışmalar. Brüksel'de İzmir Ofisi açıyoruz, onun yerini tespit ettik, önümüzdeki günlerde açmış olacağız.

    Yani bir şeyler de yaptık ama şunu söyleyeyim ki önümüzdeki aydan itibaren çok daha yoğun bir çalışma dönemi başlayacak. Çünkü gerek Büyükşehir Belediyesi şirketleri içinde, gerek Büyükşehir Belediyesi bürokrasisi içinde bir takım yeni yapılanmalara gittik. Bu yapılanmalar da önce o yapıyı tanımayı gerektirir. Ona da bir vakit harcadık. Kim kimdir, kim ne iş yapar onları gördük. Nerede eksikler var onları belirledik.

    Örneğin yeni daireler kurduk. Turizm Dairesi yoktu onu kurduk. Çevre Dairesi'nin adını ve içeriğini değiştirerek İklim Değişikliği Dairesi ile birleştirdik. En önemlisi Özgür beyin de (yanımızda bulunan gazeteci Özgür Gürbüz'ü işaret ederek) burada görev aldığı İletişim Birimi'ni oluşturduk. Bunlar hep farklı farklı dairelerde yer alan arkadaşlardı, bir çatı altında topladık.

    Bütün bunları görmek, anlamak ve çare bulmaya çalışmak zaman alan şeylerdi. Neyse çok şükür bunlar bitti. Artık bundan sonra önümüze  bakar hale geleceğiz. Özetle şunu söyleyeyim bu 100 gün ön bir zaman dilimiydi benim için ama çok şey öğrendim ve 200. gün dilimine başlıyorum.

    Şunu gördüm ki ve mutluyum bundan. 'Büyükşehir Makinesi' çok muazzam bir yapı. Büyükşehir belediyesinin hafızası 15 yıldır çok güzel veriler üretmiş. Bir çok şey eksik kalmış falan doğru ama onları da gördüm ki 'Büyükşehir Makinesi' ile çok güzel işler yapmak mümkün.

    soyer3.jpg

    - İzmir Tunç Soyer ile nasıl değişecek? En büyük ve kapsamlı projeniz hangisi?

    - O kadar şey var ki.. Şöyle söyleyeyim. İzmir sadece İzmir'den ibaret değil. İzmir hem Ege'nin başkenti, hem Akdeniz'in en önemli liman kentlerinden biri, hem İpekyolu'nun en önemli duraklarından biri. Böyle baktığınız zaman doğunun en batısıdır, batının en doğusudur.

    İzmir çok kritik noktada bir şehir. İzmir olağanüstü bir misyon üstlenmeye hazır bir şehir. İzmir sadece Türkiye'yi değiştirmekle kalmayacak, bütün coğrafyayı değiştirecek. Bunu iki nedenle söylüyorum. Birincisi Akdeniz çanağının en güçlü liman kenti oluşu. Yüzlerce yıl boyunca... O coğrafi duruş konum aslında hala aynı noktada. Aynı güneş, aynı iklim, aynı deniz, aynı bereketli topraklar, aynı kadim kültür.. Bunda bir değişiklik yok. Mesele bu malzemeyle yani bir gelecek inşa etmek. Bu malzemeyle Akdeniz çanağı içinde yeni ittifaklar, yeni birliktelikler, yeni platformlar oluşturmak.. Bunları yapacağız..

    Ama daha önemli bir şey var.: İpekyolu... İnsanlık tarihinin en büyük güzergahlarından, en işlek rotalarından biri. Şimdi Çinliler İpekyolu'nu 5 trilyon dolarla ihya ederek yepyeni bir güzergah açıyorlar. Hem denizyolları, hem demiryolları, hem de karayolları üzerinden yine Çin'i Batı'ya taşıyacaklar.

    İşte tam bu noktada İzmir -aslında konjontürel olarak öyle- hem deniz, hem kara, hem demiryollarının kesişiminde... Önce şu noktayı da söyleyeyim AB nasıl bölgesinde dünyanın en ilerici gücü haline gelmişti ve dünyayı dönüştürmüştü 2. Dünya Savaşı'ndan sonra şimdi Çin'in yine insanlığın geleceği için çok kritik bir misyon üstleneceğini düşünüyorum. Çin yepyeni bir şey olacak. Dünyanın ilerici gücü olacak.

    İzmir bu noktada bölgesel olarak rol üstlenebilecek bir şehirdir. Tabii ki bu ne anlama geliyor, eğer bu olursa o zaman bu kentin yaratacağı refah büyümeye başlıyor. Refah büyürse bu kentte yaşayan insanların yaşam kalitesi büyümeye başlıyor. Biz de buna talibiz zaten ve bunu yapacağız.

    Önümüzdeki aydan itibaren bu konuyla ilgili çok somut girişimlerimiz olacak. Bizim kampanya döneminde söylediğimiz iki şey vardı. İlki refahı büyüteceğiz, ikincisi bu refahı kentte yaşayan insanlar arasında adil hale getireceğiz.

    soyer4.jpg

    - İzmir'de son 35 yılda tüm partiler içinde en çok oyu alarak seçilen başkansınız. (Büyükşehir tarihinde tek)... Solda; Çakmur yüzde 52.4, rahmetli Piriştina önce yüzde 30.5, sonra yüzde 47.1, Kocaoğlu yüzde 56.1 sonra yüzde 49.6 oy aldı. Siz ise yüzde 58.1... Sol bir yerel yönetim, aday değişikliği ve 8.5 puan artış. Bunu neye bağlamak gerek? HDP demek yanlış olur çünkü onlar son belediye seçiminde yüzde 3.5 aldı..

    - Ben bunun bir dip dalga olduğuna inanıyorum. Yani Türkiye'de siyaset değişiyor. Siyasetin dili, siyasetin kültürü değişiyor. Bunu kampanya döneminde de çokça dile getirmiştim. İnsanlar içinde yaşadıkları siyasal kültürden çok rahatsız artık. Sürekli kendisine çemkirilmesinden parmak sallanmasından, tepeden bakılmasından, siyasilerin vatandaştan kopuk, elit yaşam koşulları içinde yaşamasından çok rahatsız.

    Dolayısıyla da bu siyaset kültürünün değişmesi gerektiğini her platformda dile getirmeye başlamıştı vatandaş. Bunu esnaf ziyaretinde, mitingde, şurda burda görüyorduk. O nedenle kampanya döneminde de hep söyledim, Türkiye değişiyor, değişecek ve İzmir bunun öncüsü olacak. Nitekim de böyle sonuçlandı.

    Hele 23 Haziran İstanbul seçimleri tam da bunun göstergelerinden biri. Hiç kimse beklemiyordu. (800 bin oy farkı) O gün Ekrem beyle beraberdim İstanbul'da, kendisi de beklemiyordu. Hiçbir siyasal araştırmacı, anket kurumu beklemiyordu ki bu bir dip hareketi siyasetçiler bunu okumakta biraz zayıf kalıyorlar ve o dip dalga Türkiye'yi değiştiriyor.

    Türkiye artık 23 Haziran'dan beri yeni bir Türkiye. Fakat bu siyasal bir zafer değil. Böyle okursak yanlış okuruz. Bu sadece bir avans. Bu vatandaş bize dedi ki: Hele bi yürü bakalım, biz bi arkandan göreceğiz, bakacağız yürüyüşüne...

    Oy dağılımında büyük bir fark yok. Siyasal partilerin aldıkları oy, üç aşağı beş yukarı aynı. Ama halk büyükşehirleri muhalefete verdi. Neden? Çünkü iktidarın bu dilinden rahatsız ve başka bir dil, başka bir kültür ve başka bir Türkiye mümkün diye düşünmeye başladı. Özetle bütün bu hikayenin bir sonucu olarak 58.1 oy aldık.

    - İzmir'de zaten CHP iktidar, kazanacağı da öngörülüyor. İktidar olan her zaman yıpranır. Mevcut aday değişiyor ve siz geliyorsunuz ve partinizin oyunu yükseltiyorsunuz. Yani ortada bir Tunç Soyer ismi var galiba...

    - Bunun da payı vardır mutlaka...10 yılda Seferihisar'da yaptıklarımız da etkilemiştir bu sonucu. İşte bizim söylemlerimiz de, projelerimiz de... Neyin ne kadar etkili olduğunu bilemem. Ama ben bir genel tablo, genel resim içinde oturtmaya çalışıyorum konuyu.

    Kendime çok da pay çıkartmak istemem doğrusu... Bunda mutlaka bir payım vardır. Kullandığım dilin, duruşumun, yaptıklarımın payı vardır ama genel olarak bu başarıları ya da başarısızlıkları ortaya çıkaran şey siyasal konjonktürdür. Bu konjonktürün içinde bir yere oturur.

    DEVAM EDECEK....

     

    YORUMLAR

    • 2 Yorum
    • C.can
      4 yıl önce
      Seçilmenizde Partinin yokmu demek istiyordunuz
    • Mehmet Nur
      4 yıl önce
      Mütevazi bir tavır, gerçekçi değerlendirmeler, dipten gelen bir değişimin tespitine katılıyorum. Başkanın mütevazi tavrı güven ve umut verici... Nefret söylemlerinden bıkmış bir toplumun seçmiş olduğu isabetli bir tercih... Umutlarımızın kararmayacağına inanıyorum...