Beslenmenin sırları
"Alkali Yaşam Alkali Mutfak" ve "Ye, İç, Fit Ol" kitaplarının yazarı, ünlü beslenme uzmanı, diyet, sağlık, spor konularında söz sahibi Miyase Bülbül, siz Manşet Türkiye okurları için dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Bülbül, "nasıl beslenmeliyiz" sorusuna cevap verdi..
KARBONHİDRATLAR
Karbonhidratların sindirimi ilk olarak ağızda başlar. Karbonhidratların rahat sindirilebilmesi için ağızda iyi parçalanmış olması gerekir. İşte bu sebepten yavaş yemek ve iyice çiğnemek çok önemlidir.
Ağızda küçük parçalara ayrılan karbonhidratlar midede hiçbir değişime uğramadan doğruca onikiparmak bağırsağına geçer. Ağızda tam olarak parçalanmayan karbonhidratlar, onikiparmak bağırsağında pankreastan salgılanan öz sularla parçalanır ve emilim için ince bağırsağa gönderilirler.
PROTEİNLER
Proteinlerin sindirimi midede başlar. Bu sebeple mide doluyken yenilen karbonhidratlar (yemek üstü meyve veya tatlı gibi) veya proteinle birlikte tüketilen işlenmiş karbonhidratlar (simit, ekmek, nişastalı yiyecekler vb.) midemiz o sırada yemekte yediğimiz proteinleri sindirmekle meşgul olduğundan, midenin kapısındaki kesede onikiparmak bağırsağına gitmek için midenin boşalmasını beklemeye başlarlar.
Mide ağzında uslu uslu sırasını bekleyen karbonhidratlar, beklerken fermente olarak asit oranı yüksek besin maddelerine dönüşürler. Asit oranları 10'ken 100, 100'ken 1000, 1000'ken 10.000 olur.
YAĞLAR
Yağlar ağız ve midede sindirilmeden doğrudan onikiparmak bağırsağına, oradan da ince bağırsağa geçerek sindirilir. Karaciğerden gelen safra tuzları yağları küçük yağ damlacıkları haline getirir.
Kısa ve orta zincirli doymuş yağlar (zeytinyağı, badem yağı, susam yağı, hindistan cevizi yağı, ayçekirdeği yağı gibi) bağırsaktan rahat geçerek, sindirilip, enerjiye dönüştürüldüğü halde, uzun zincirli yağların sindirimi uzun sürer. (tereyağ, margarin)
Bu sebeple vücut bu yağları enerjiye çevirmek yerine daha sonra kullanmak üzere depolar. Uzun zincirli doymuş yağlar enerji olarak kullanılırken katalaz enzimini üreten pankreas fazla çalışmak zorunda kaldığı için zarar görür.
Pankreastaki beta hücreleri tahrip olur ve ürettikleri insüline duyarsız hale gelir. İnsüline karşı başlayan bu duyarsızlık yağların sindirilemeden depolanmasına, kilomuzun da giderek artmasına neden olur.
SİNDİRİM SİSTEMİNİN YÜKÜNÜ AZALTAN ENZİMLERİ TANIYALIM
Proteinlerden yapılmış olan enzimler solunumun, büyümenin, kas kasılmasının, sinirlerdeki iletişimin, fotosentezin, azot bağlanmasının ve sindirimin temelini oluştururlar. Eksiklikleri ve fazlalıkları vücudun çalışma sistematiğini bozar. Adı bilen bazı ölümcül hastalıkların nedeni enzim eksikliğinde yatmaktadır.
METABOLİK ENZİMLER (Gençlik kaynağının sırrı)
Yükleri ağırdır. Tüm metabolik işlemleri gerçekleştirmek ve kontrol etmekle görevlidirler. Hücrelerin gelişimi ve tamir edilerek yenilenmesinde önemli rol oynadıkları gibi, DNA, RNA ve protein üretimi, hormon üretimi ve düzene sokulmasını da üstelenir. Hücrelerin hayatta kalması için yakıt sağlar.
Metabolik enzimler biz yaşlandıkça azalır. Enzimlerin vücutta azalması, eskisi kadar etkili şekilde görev yapamamasının adı da yaşlılıktır. Yaşlılık bir insanın ne kadar uzun yaşadığıyla değil, vücudundaki dokuların ne kadar bir arada olup olmadığıyla ilgilidir.
Enzimler ne kadar fazla sayıda ve ne kadar işlevselse insan metabolizması da o kadar gençtir. Mümkün olduğunca tüketeceğimiz gıdaların enzimlerinin içinde olmasına dikkat edersek, vücudumuzda depolanmış enzimleri daha az kullanır, hücre yapısını yormaz ve yaşlanmayı geciktirebiliriz.
YORUMLAR