Doç. Dr. Adem Palabıyık: "CHP yönetimi olsaydı Hatay PKKPYD terör devletinin bir parçası olurdu"

Gündeme ilişkin konular hakkında İHA'ya açıklamalarda bulunan BEÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Palabıyık, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının devlet çıkarına ciddi zarar verebilecek düzeyde olduğunu ifade etti. "Siyasetin yalan söyleme sanatı olmadığına inanmak isteyen vatandaşların Kılıçdaroğlu'nun tavırlarına nasıl bir anlam yükleyeceklerini iyi analiz etmek gerekiyor" diyen Palabıyık, şunları söyledi:

"CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun hafta içi yaptığı açıklamaların siyaset sosyolojisi açısından hiçbir tutarlılığı bulunmamakla birlikte esasen devlet çıkarına da ciddi zararlar verebilecek düzeydedir. Özellikle yabancı yatırımcıyı ürküten otoriter söylemler, Kılıçdaroğlu'nun Türkiye karşıtı mevcut projelerde de yer alabileceğini açıkça ortaya koymuştur. Siyasetin yalan söyleme sanatı olmadığına inanmak isteyen vatandaşların Kılıçdaroğlu'nun tavırlarına nasıl bir anlam yükleyeceklerini iyi analiz etmek gerekiyor. Hatta siyasal açısıdan durum o kadar vahim bir hale geldi ki, PYD dahi terör örgütü olarak kabul edilmedi. Siyasi hırs sebebiyle bir siyasi parti liderinin hayatı boyunca seçmenini aldatması ancak üçüncü sınıf bir siyasi pratiktir ve ülkemiz maalesef bu tür bir siyasi iletişim sürecini Kılıçdaroğlu öncülüğünde CHP'de bizzat yaşamaktadır. Bu tür çarpık bir siyaset sosyolojisinin sonucu ister istemez akıllara bugün, iktidarda mevcut CHP yönetimi olsaydı muhtemelen Hatay PKK/PYD terör devletinin bir parçası haline gelmişti yargısını oluşturmaktadır. CHP'nin kurucusu Atatürk'ün Hatay için verdiği mücadele bizzat CHP Lideri Kılıçdaroğlu eliyle anlamsızlaştırılacaktır. CHP'nin, bir inat uğruna ne güneşler batırabileceği artık aşikârdır. Çünkü Kılıçdaroğlu siyasi yalan ve inat uğruna HDP'nin bütün tekliflerine açıktır. Hatta HDP'nin Millet İttifakı'na destek sağlaması karşılığında ülkemizin izlediği Suriye politikasını değiştirerek, Suriye'nin kuzeyini PKK/PYD'de peşkeş çekebilecek kadar gözü dönmüş vaziyettedir. Anlaşılıyor ki bugün ki CHP yönetiminin varlığı Suriye'nin kuzeyinde kurulmak istenen terör devleti için önemli bir umut teşkil etmektedir."

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in bakanlık döneminde örtülü ödenek sürecini nasıl yönettiği ve milyonlarca liranın nereye harcandığını Artagan bağlamı ile birlikte kamuya açıklaması gerektiğinin altını çizen Palabıyık, "Akşener grup toplantısında dile getirdiği Artagan söylemi sanırım İçişleri Bakanlığı yaptığı döneme atıf yapmak için gündeme getirilmiştir. İçişleri Bakanlığı dönemindeki örtülü ödenek sürecini nasıl yönettiği ve milyonlarca liranın nereye harcandığını Akşener tarafından Artagan bağlamı ile birlikte kamuya açıklanmalıdır. Çünkü Akşener Susurluk günlerinde çete bakiyesini temizlemek ve yaşanan rezaletin üstünü örtmek üzere İçişleri Bakanlığına getirilmiştir. Susurluk kazası sonrası yürütülen 29 soruşturmanın 27'sinde Meral Akşener'in imzası vardır lakin bu soruşturmalara rağmen Susurluk'un yeterince aydınlatılamamış olması, Akşener'in o süreçte oynadığı role işaret etmektedir. Akşener, bizzat siyaset-mafya- devlet ilişkisinin en yoğun olduğu dönemde bakanlık yapmış ve bu büyük krizi ustaca yönetmiştir. Bugün AK Parti'yi çetecilik ile suçlayan Akşener'in, 'temiz siyaset' söylemi tamamen bir ütopya ve aldatmacadır çünkü siyasal geçmişini itinayla temizleyememiştir. Fethullah Gülen ile alakalı övücü sözlerinden hiç bahsetmiyorum bile" diye konuştu.