Eğitimde başarılı bir online eğitim dönemi geçirildi
Özel Bornova Radikal Anadolu Lisesi Müdürü Melih Topaloğlu, yaklaşık bir yıldır dünyayı olumsuz yönde etkileyen virüs sebebiyle eğitimde köklü değişimler olduğunu belirterek, "Bu geçiş sürecinde başarısız olduğumuz da söylenemez. Gayet başarılı ve verimli bir online dönem geçirdik" dedi.
01 Şubat 2021 - 10:20 - Güncelleme: 01 Şubat 2021 - 10:22
Radikal Eğitim Kurumları, öğrenci ve velilere verdiği eğitim programlarını bu defa öğretmenlere ve okul yöneticilerine yönelik gerçekleştirdi. Özel Bornova Radikal Anadolu Lisesi Müdürü Melih Topaloğlu, "Dünya düzeni istesek de istemesek de değişiyor. Bu değişimler bazen hızlı ve sert geçişlerle, bazen de zaman içerisinde yavaş ve yumuşak geçişlerle oluyor. Son zamanlarda bu değişimlerden en çok nasibini alan eğitim sektörü oldu. Online sisteme çabuk ve sert bir geçiş yaptığımızda söylenebilir. Yaklaşık bir yıldır dünyayı olumsuz yönde etkileyen virüs sebebiyle eğitimde köklü değişimler oldu. Adeta okul kavramını evlere taşıdık. Bu geçiş sürecinde başarısız olduğumuz da söylenemez. Gayet başarılı ve verimli bir online dönem geçirdik" dedi.
"Z kuşağını anlamak için X kuşağından daha az çaba sarf etmem gerekti"
Z nesli olarak adlandırdığımız öğrencilerimizle Y ve X nesli olarak adlandırdığımız öğretmenler ve okul yöneticilerinin bu beklenmedik durumda aldıkları önlemleri gözden geçirmek gerekiyor ifadelerini kullanan Topaloğlu, şöyle devam etti: "Bir Y kuşağı yöneticisi olarak kendimi biraz şanslı bulmuyorum desem yalan olur. Çünkü: Z kuşağını anlamak için X kuşağından daha az çaba sarf etmem gerekti. Genelde çok fazla öğretmen öğrenci ilişkisi irdelenirken yönetici-öğrenci ilişkileri hep arka planda tutulur. Bu aslında en büyük yanlışlıktır. Çünkü: Eğitimin üst basamağında bulunan idareciler bu işin temelini teşkil ediyor. Yani bir okulu yöneten idareciler kararlar alıyor, öğretmenler uyguluyor ve öğrencilerinde bu kararlara riayet etmesi bekleniyor. Bu tipik bir yönetim üçgenidir. Başarı ve hedefe ulaşma riski az gibi görünen, bununla birlikte en risksiz yönetim şeklidir"
"Kalabalık bir ülkeyi yönetmekle hemen hemen aynıdır bir okul yönetmek"
Geleneksel yönetim yaklaşımının benzer yanlarını ailelerde de görmek mümkün diye sözlerine devam eden Topaloğlu, "İdareci olarak bir baba ya da anne kuralları koyar ve çocuklarının bu kurallara uymasını bekler. Bu kurallara uyulmadığı taktirde cezalar, kısıtlamalar getirerek evin düzenine ayak uydurtmaya çalışır. Bunu okullarda da görüyoruz. Kendimize ait kurallar koyuyoruz bu kurallara uyulmadığında genelde disiplin cezaları, öğrenci velileriyle bitmek bilmez bir kısır döngü içerisinde görüşmelerle sonuçlanıyor. Elbette ki her kurumun bir bakış açısı ve her kurumun bir düzeni olmalı. Sonuçta kalabalık bir ülkeyi yönetmekle hemen hemen aynıdır bir okul yönetmek. Farklı kültürlerden, farklı yetiştirilme tarzıyla yetişen ve farklı kişilik özelliklerine sahip bireyleri aynı sınıfta bir hedefe ulaştırmaya çalışmak gerçekten zordur. Bununla birlikte öğrencileri dinleyen, öğretmenlerin fikirlerini değerlendiren ve okulda çalışan herkesle ortak bir dil kullanan, empati kurabilen bir lider olursak başarılı olmamız için tüm engelleri bir anda yok ederiz" vurgusunu yaptı.
"Eğitim lideri, öğrencilerin sevdiği ve yapmaktan zevk aldığı her şeyi öğrenmeli"
Değişen dünyada bir okul liderinin nasıl olması gerektiğine yönelik düşüncelerini de paylaşan Topaloğlu, "Ben şahsım adına önce bu kuşağın özelliklerini iyice öğrenmiş, benimsemiş ve empati kurabilen biri olması gerektiğine inanıyorum. Eğitim lideri, okulunda bulunan öğrencilerin sevdiği ve yapmaktan zevk aldığı her şeyi öğrenmeli. Popüler kültürün gerisinde durmamalı, aksine o popüler kültürde yer edinmeli. Sosyal medyayı iyi bilmeli, sosyal medyanın yararlı yönlerini araştırmalı ve öğrencilerine sunmalı. X ve Y kuşağı öğrencilerimiz olan Z kuşağından çok daha araştırmacı bir yapıya sahip oldukları için araştırmalarını öğrencilerin yerine yaparak onların bizlerden daha iyi sorgulayıcı yönleriyle sentezleyip onlarla uzlaşma yoluna gitmeliler. Ben bu duruma, yönetirken eğitmek ve öğrenmek adını veriyorum" şeklinde konuştu.
"Yönetmek ve liderlik etmek ayrı iki kavramdır"
Okullarda öğretmenlerle ortak çalışan ve öğrencilerle empati kurabilen okul liderlerinin sevildiğini ve saygı gördüğünü söyleyebiliriz diyen Topaloğlu, "Öğrencileriyle ortak projeler yapabilen eğitim liderleri onlarla birlikte hem kendini geliştirir hem de öğrencisini kötü alışkanlıklardan uzaklaşmasını ve daha iyiye yönlendir. Yönetmek ve liderlik etmek ayrı iki kavramdır: Yöneten daima kural koyan, egolarına sürekli yenik düşen kişiler olurken liderlik edenler ortak paydada buluşan, hem kendini hem de çevresini geliştiren kişiler olurlar. Biz Radikal Eğitim Kurumları olarak öğrenen, öğreten lider eğitimcilerimizle öğrencilerimizin çağa ayak uyduran, değişip, dönüşebilen ve çevresine faydalı birer birey olabilmesi için hizmet içi eğitimler, verimli eğitim toplantılar yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Topaloğlu, "Bir okula liderlik etmek için okul liderinin öğretmenlerini, öğrencilerini iyi tanımaya, okulunun tüm avantaj ve dezavantajlarını iyi bilmeye ve en önemlisi okulundaki öğrencilerini anlamaya ve onlarla ortak neler yapabileceğini bilmesi gerektiğine inanıyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.
"Z kuşağını anlamak için X kuşağından daha az çaba sarf etmem gerekti"
Z nesli olarak adlandırdığımız öğrencilerimizle Y ve X nesli olarak adlandırdığımız öğretmenler ve okul yöneticilerinin bu beklenmedik durumda aldıkları önlemleri gözden geçirmek gerekiyor ifadelerini kullanan Topaloğlu, şöyle devam etti: "Bir Y kuşağı yöneticisi olarak kendimi biraz şanslı bulmuyorum desem yalan olur. Çünkü: Z kuşağını anlamak için X kuşağından daha az çaba sarf etmem gerekti. Genelde çok fazla öğretmen öğrenci ilişkisi irdelenirken yönetici-öğrenci ilişkileri hep arka planda tutulur. Bu aslında en büyük yanlışlıktır. Çünkü: Eğitimin üst basamağında bulunan idareciler bu işin temelini teşkil ediyor. Yani bir okulu yöneten idareciler kararlar alıyor, öğretmenler uyguluyor ve öğrencilerinde bu kararlara riayet etmesi bekleniyor. Bu tipik bir yönetim üçgenidir. Başarı ve hedefe ulaşma riski az gibi görünen, bununla birlikte en risksiz yönetim şeklidir"
"Kalabalık bir ülkeyi yönetmekle hemen hemen aynıdır bir okul yönetmek"
Geleneksel yönetim yaklaşımının benzer yanlarını ailelerde de görmek mümkün diye sözlerine devam eden Topaloğlu, "İdareci olarak bir baba ya da anne kuralları koyar ve çocuklarının bu kurallara uymasını bekler. Bu kurallara uyulmadığı taktirde cezalar, kısıtlamalar getirerek evin düzenine ayak uydurtmaya çalışır. Bunu okullarda da görüyoruz. Kendimize ait kurallar koyuyoruz bu kurallara uyulmadığında genelde disiplin cezaları, öğrenci velileriyle bitmek bilmez bir kısır döngü içerisinde görüşmelerle sonuçlanıyor. Elbette ki her kurumun bir bakış açısı ve her kurumun bir düzeni olmalı. Sonuçta kalabalık bir ülkeyi yönetmekle hemen hemen aynıdır bir okul yönetmek. Farklı kültürlerden, farklı yetiştirilme tarzıyla yetişen ve farklı kişilik özelliklerine sahip bireyleri aynı sınıfta bir hedefe ulaştırmaya çalışmak gerçekten zordur. Bununla birlikte öğrencileri dinleyen, öğretmenlerin fikirlerini değerlendiren ve okulda çalışan herkesle ortak bir dil kullanan, empati kurabilen bir lider olursak başarılı olmamız için tüm engelleri bir anda yok ederiz" vurgusunu yaptı.
"Eğitim lideri, öğrencilerin sevdiği ve yapmaktan zevk aldığı her şeyi öğrenmeli"
Değişen dünyada bir okul liderinin nasıl olması gerektiğine yönelik düşüncelerini de paylaşan Topaloğlu, "Ben şahsım adına önce bu kuşağın özelliklerini iyice öğrenmiş, benimsemiş ve empati kurabilen biri olması gerektiğine inanıyorum. Eğitim lideri, okulunda bulunan öğrencilerin sevdiği ve yapmaktan zevk aldığı her şeyi öğrenmeli. Popüler kültürün gerisinde durmamalı, aksine o popüler kültürde yer edinmeli. Sosyal medyayı iyi bilmeli, sosyal medyanın yararlı yönlerini araştırmalı ve öğrencilerine sunmalı. X ve Y kuşağı öğrencilerimiz olan Z kuşağından çok daha araştırmacı bir yapıya sahip oldukları için araştırmalarını öğrencilerin yerine yaparak onların bizlerden daha iyi sorgulayıcı yönleriyle sentezleyip onlarla uzlaşma yoluna gitmeliler. Ben bu duruma, yönetirken eğitmek ve öğrenmek adını veriyorum" şeklinde konuştu.
"Yönetmek ve liderlik etmek ayrı iki kavramdır"
Okullarda öğretmenlerle ortak çalışan ve öğrencilerle empati kurabilen okul liderlerinin sevildiğini ve saygı gördüğünü söyleyebiliriz diyen Topaloğlu, "Öğrencileriyle ortak projeler yapabilen eğitim liderleri onlarla birlikte hem kendini geliştirir hem de öğrencisini kötü alışkanlıklardan uzaklaşmasını ve daha iyiye yönlendir. Yönetmek ve liderlik etmek ayrı iki kavramdır: Yöneten daima kural koyan, egolarına sürekli yenik düşen kişiler olurken liderlik edenler ortak paydada buluşan, hem kendini hem de çevresini geliştiren kişiler olurlar. Biz Radikal Eğitim Kurumları olarak öğrenen, öğreten lider eğitimcilerimizle öğrencilerimizin çağa ayak uyduran, değişip, dönüşebilen ve çevresine faydalı birer birey olabilmesi için hizmet içi eğitimler, verimli eğitim toplantılar yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Topaloğlu, "Bir okula liderlik etmek için okul liderinin öğretmenlerini, öğrencilerini iyi tanımaya, okulunun tüm avantaj ve dezavantajlarını iyi bilmeye ve en önemlisi okulundaki öğrencilerini anlamaya ve onlarla ortak neler yapabileceğini bilmesi gerektiğine inanıyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.
YORUMLAR