• Reklam

"Göbeklitepe'ye beton" iddiasına suç duyurusu

Göbeklitepe’nin son evresine ait Aslanlı Yapı olarak adlandırılan bir yapıya beton döküldüğü iddia edildi. Yetkililer iddiayı yalanladı: Beton değil, harç. İddiayı orta atanlar hakkında suç duyurusu yapılacak.

"Göbeklitepe'ye beton" iddiasına suç duyurusu
14 Eylül 2023 - 15:00
Göbeklitepe veya Göbekli Tepe, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Şanlıurfa ilinin 18 km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında yer alan Neolitik bir arkeolojik SİT alanıdır. MÖ 9600–9500 civarına tarihlenen Göbeklitepe, dünyanın şu ana kadar bilinen en eski tarihî yapısıdır.
1994 yılında kazılarına başladığı Göbeklitepe’de vefat ettiği 2014 yılına kadar çalışmalar yürüten Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal-Schmidt, Göbeklitepe’de kazıma tekniği ile yapılmış kadın figürüyle bilinen bir yapının “orijinal tabanının tamamen yabancı modern bir madde” ile kapatıldığı iddia etti. Schmidt, “12000 -10000 yıllık mimari eserlerin restorasyonunda benzer örnekler var mı bilmiyorum, beyaz çimento, kum, alçı gibi malzemeler ile neolitik döneme ait bir yapının tabanı niye kaplanır anlamıyorum” dedi.



Schmidt’in sosyal medyadan yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Bir tespit, bir veri olarak paylaşacağım, gerisi ile kim ne istiyorsa yapsın artık, çünkü ben sonrasında karşılaşacağım linç ile uğraşacağım daha. Göbekli Tepe kazı ekibi içinde aslanlı yapı olarak adlandırdığımız bir alan var. Dilek ağacının hemen yakınında. Dikdörtgen planlı, Göbekli Tepe’ nin terk edilmeden önceki son evresine ait bu yapı, bir taş bank üzerinde bulunan kazıma tekniği ile yapılmış kadın figürü nedeni ile bilinir daha çok. Bu yapının orijinal tabanı kireçtaşlarının ezilip, ısı ve sıvı katkıları ile bulamaç haline getirilmesi ile oluşturulan bir çeşit sıva ile yapılmıştır, hatta bu tür bulamaçların hazırlandığı neolitik dönem taş ocağı ve işliği de yakındadır.
Bir misafirimin iki gün önce çektiği fotoğraflar bu yapıdan. Restorasyon yapılıyormuş burada. Duvar sıvaları yepyeni onu da görebiliyoruz ama asıl yapının tabanına takılı kalabilir gözlerimiz, benim kaldı. Burada orijinal tabanın tamamen yabancı modern bir madde ile kapatılması gerekli miydi, 12000 -10000 yıllık mimari eserlerin restorasyonunda benzer örnekler var mı bilmiyorum, beyaz çimento, kum, alçı gibi malzemeler ile neolitik döneme ait bir yapının tabanı niye kaplanır anlamıyorum. Amaç korumaktır herhalde ama madem yeni yapılacak o zaman bütün yapıyı elenmiş steril toprakla doldurup, gömüp üzerine orijinalinin aynısını yapsaydık. En güzel koruma bu olurdu.”



“Beton değil, dokuya uygun harç kullanıldı”

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ise iddialara hemen yanıt verdi, “Göbeklitepe’deki koruma çalışmaları sırasında beton kullanıldığı iddialarına dair kazı başkanlığımızca detaylı açıklamalar yapılmıştır. Bilimin ışığında yürütülen çalışmalarda beton değil orijinal duvar ve zemin dokusuna uygun harç kullanılmıştır. Kamuoyunun bilgisine sunulur. Göbeklitepe’de uluslararası bilim insanlarının katılımıyla gerçekleştirilen koruma çalışmaları hakkında ortaya atılan bu asılsız iddialar hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır” açıklaması yaptı.

Kazı başkanlığının yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:

“Göbeklitepe kazılarına dönemin kazı başkanı Klaus Schmidt’in vefatının ardından bir süre ara verilmiş, kazı çalışmaları 2019 yılında yeniden başlatılmıştır. İstanbul Üniversitesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü üyelerinden oluşan bir ekibin yürüttüğü çalışmaların, kalıntıların korunması ve konservasyonuna öncelik verilecek şekilde yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Özellikle bölgedeki deprem riski bu önlemlerin aciliyetini bir kez daha gündeme getirmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na iletilen 2023 yılı çalışma programında da belirtildiği gibi 'Aslanlı Yapı' ve 'F Yapısı' olarak bilinen binaların koruma çalışmalarına başlanmıştır.

Göbeklitepe’de açığa çıkarılan yapılar toprak harç kullanılarak yapılmış ve yüzeyleri yine toprak sıva ile kaplanmıştır. Söz konusu toprak sıvalar günümüze oldukça sınırlı alanlarda korunagelmiştir. Kazısı tamamlanan yapılarda doğal olarak duvar derzleri boşalmakta ve beraberinde yıkılma tehlikesi oluşmaktadır. Nitekim çatı ile koruma altına alınıncaya kadar bu doğal aşınma daha hızlı yaşanmaktadır. Söz konusu yapılarda gerçekleştirilen uygulamada derzler, Göbeklitepe kazılarından çıkan toprağın elenerek, su, keçi kılı ve keten karıştırılarak elde edilen bir harçla yüzeysel olarak doldurulmuştur. Duvar örgüsü olduğu gibi korunmuştur. Bu tür uygulamalarda dolgu harcına bitkisel malzeme katılması durumda bitkilerin yeşermesine ve taşlarda kırılmalara neden olduğu için tercih edilmemektedir. Yapı tabanlarında ise, kireçtaşı yakılmasıyla elde edilen ve 'terazzo' adı verilen bir harç kullanılarak geçirgensiz bir yüzey elde edildiği anlaşılmaktadır.

Göbeklitepe’de koruma çalışmaları gerçekleştirilen yapıların tabanları büyük ölçüde bozulmuş durumdadır. Bunda kullanılan harcın niteliği, günümüze ulaşma durumu ve kazının ardından zamanla oluşan doğal tahribat etkilidir. Bu tür tabanların korunmasında tabanın mevcut haline göre koruyucu malzemeler sürülmesi ya da örterek koruma yoluna gidilmektedir. Göbeklitepe’deki uygulamada tabanların mevcut durumu dikkate alınarak; temizlendikten sonra üzeri bitkilenmeyi önleyen koruyucu bir örtü ile kaplanmış, bu örtünün üzerine 1 cm kalınlığında yine elenmiş kazı toprağı ve kireçtaşı çakıl üzerine yaklaşık 2,5 kalınlıkta geri dönüşümlü kireçtaş bulamaçlı doğal bir harç serilmiştir. Bu uygulama sırasında beyaz çimento vb malzeme kullanılmamaktadır.
Ayrıca söz konusu yapılarda devrilmiş dikilitaşlar yeniden yerine yerleştirilerek yapının koruma ve düzenlenmesinin yanısıra özgün bütünlüğü oluşturulmaya çalışılmıştır. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Göbeklitepe’de kalıntıların özgün halleriyle yerinde korunması konusunda gerekli hassasiyet gösterilmekte, buraya gelen ziyaretçiler ile doğru bir etkileşimin sağlanması önemsenmektedir.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum