Hekim Birliği'nden 'Şehir Hastanesi' tepkisi: Bizden iyi niyet beklemeyin!
Hekim Birliği İzmir Şubesi üyeleri, şehir hastanelerinde görevlendirilen sağlık çalışanlarının karşılaştıkları sorunları dile getirmek için basın açıklaması yaparak 'İzmir’in sağlık sisteminin ruhu için lokma döküyoruz' sözleriyle hastane bahçesinde lokma döktürdü.
07 Aralık 2023 - 08:53 - Güncelleme: 07 Aralık 2023 - 09:00
Hekim Birliği İzmir Şubesi üyeleri bugün İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi bahçesinde biraraya geldi. Sağlıkçılar adına basın açıklamasını Hekim Birliği İzmir Şube Başkanı Bahar Sarınarğiz yaptı. Hekim Birliği İzmir Şube Başkanı Bahar Sarınarğiz, “Haftalardır henüz altyapısı olmayan bir hastaneye poliklinik hizmeti vermek için görevlendiriliyoruz; hem de gece yarısı operasyonlarıyla! Sağlığın işlevsiz politikalarına adeta günübirlik işçiler gibi hizmet etmek için öne atılıyoruz. Birkaç saat önce haber verilen görevlendirilmeler ile kendi hastanemizdeki hastaları mağdur edip randevularını iptal ediyoruz” dedi.
Sarınarğiz açıklamada İzmir Şehir Hastanesinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek şunları söyledi:
“Haftalardır henüz altyapısı olmayan bir hastaneye poliklinik hizmeti vermek için görevlendiriliyoruz; hem de gece yarısı operasyonlarıyla! Sağlığın işlevsiz politikalarına adeta günübirlik işçiler gibi hizmet etmek için öne atılıyoruz. Birkaç saat önce haber verilen görevlendirilmeler ile kendi hastanemizdeki hastaları mağdur edip randevularını iptal ediyoruz! Ameliyathanedeki hemşirelerin, sağlık personelinin görev yerleri aniden değiştiriliyor! Devasa büyüklükte bir hastanede bir avuç doktor nöbet tutarken yattığımız yere serecek çarşaf, üşüdüğümüzde üstümüze örtecek battaniye bile verilmiyor biliyor musunuz? Hekiminden bir battaniyeyi esirgeyen yüce idareciler sıcak koltuklarına maalesef çok çabuk alıştılar! Peki Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının ve hastaların çektiği bu zorluklar ne için? İngiltere’de ortaya çıkmış olan fakat yüksek maliyet ve düşük verimlilik nedeniyle vazgeçilmiş bir sistem bizim ülkemizde neden şimdi uygulamaya konuluyor? Hastanelerin en fazla 100-600 yatak ile en yüksek verimliliğe sahip olduğu bilimsel olarak kanıtlanmışken 2 bin, 3 bin yataklı bu devasa şehir hastanelerindeki ısrar niye? Gerek çalışanlar gerekse hastalarımız açısından ulaşım sorunu, malzeme eksiği, uzayan kuyruklar, artan şiddet, adeta AVM’lere çevrilmiş şehir hastaneleri; sorunları çözmek yerine daha çok soruna sebebiyet vermektedir. Bakanlığımızın, biz hekimlere ve hastalarımıza sahip çıkmasını beklemek ve şartların iyileştirilmesini istemek en doğal hakkımızdır. Yetkilileri ve idarecilerimizi göreve davet ediyoruz.
“HEM HASTALARIN HEM ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATIYORLAR”
Şehir Hastanesinin açılışına engel olan deprem yönetmeliğine uygunsuzluğu ve temelinde kayma gibi söylentilerle ilgili iddialarla ilgili bir açıklama beklerken il sağlık müdürlüğü tarafından apar topar görevlendirmelerle adeta oldu bittiye getirilmeye çalışılarak kalitesiz bir sağlık hizmetinin sadece çalışanlar tarafından verilmesi, eksiklerin yine hekimler ve sağlık çalışanları tarafından kapatılması bekleniyor. Şartların uygun hale getirilerek, gerekli malzemelerin temin edilerek, ulaşımın ve öncelikli ihtiyaçların sağlanacağı hale gelinceye kadar beklemek yerine henüz hazır olmayan bir hastaneyi hizmete açmak hem hastaların hem çalışanların güvenliğini tehlikeye atıyor. Birçok hastanın da büyük ölçüde mağduriyetine yol açacak bu uygulamanın yanlış olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz! Ayrıca; tüm geleceğini İzmir’de köklü bir eğitim araştırma hastanesinde iyi ve nitelikli bir eğitim alıp uzman olmaya adamış asistan arkadaşlarımızın eğitim kadrosundaki birçok hocanın şehir hastanesine görevlendirilmesiyle ve asistan kadrosunun da ikiye bölünmesiyle eğitim hakkı engellenmektedir. Bu hak kaybı ve eğitimsiz geçen sürenin hesabını kim verecek? Geride kalan arkadaşlarımızın üzerine daha fazla iş yükü binmekte, bu durum hem hastaların kaliteli sağlık hizmetine ulaşımını engellemekte hem de sağlıkta şiddet olaylarının artmasına sebep olmaktadır. Değerli halkımız, biz sizlerin sağlığı için Ant içmiş hekimler olarak, amacımız; çalışma şartlarımızın uygun hale getirilmesi yansıra sizlerin de mağduriyet yaşamamanız, doktorsuz hastane ile malzemesiz hastane arasında seçim yapmak durumunda kalmamanızdır.Tepecik, Yeşilyurt, Bozyaka hastanelerinin bazı bölümlerinin deprem yönetmeliğine uygun olmaması da çalışanlarımız ve hastalarımız için ayrı bir risk oluşturmaktadır. Bu bölümlerin faaliyetlerinin durdurularak deprem yönetmeliğine uygun bölümler inşa edilerek planlı ve organize bir biçimde faaliyet göstermesi sağlanmalıdır. İşte bu yüzden, yanlış projelerle ölüme terkedilen İzmir’in sağlık sisteminin ruhu için lokma döküyoruz. Ve biz; hekimler, bu yanlış uygulamalarınızdan dolayı hasta ve çalışanların sağlığında tehlikeyle sonuçlanabilecek hiçbir kararın sorumluluğunu kabul etmediğimizi beyan ediyoruz!
“ARTIK BİZDEN İYİ NİYET BEKLEMEYİN!..”
Bir yanda teröre evrilmiş şiddet, insani sınırları aşan ağır çalışma koşulları, kırpıla kırpıla kuşa dönmüş ve emeğimizin karşılığı olmaktan çok uzak mali ve özlük haklarımız, öbür yanda darp edilen, yaralanan, öldürülen ya da intihara sürüklenen hekimler ve diğer sağlık çalışanları varken tüm bunlara eli ile dur işareti yapması gereken özel hastane sahibi sayın bakan, bunun yerine eli ile para işareti yapmakta hekimleri zan altında bırakmaktadır. Takdir kamuoyunundur... Bir yandan yüksek enflasyon öbür yandan adaletsiz vergi ve kesinti yükünün altında ezilen biz hekimler dahil tüm mavi ve beyaz yakalıların alım gücünün korunması adına acilen vergi düzenlenmesine gidilmesi gerekmektedir. Haklarımızı aradığımız için idarecilerimiz tarafından verilen cezaları da unutmadık! Bizleri aldığımız ücretleri kesmekle tehdit eden, bu cezaları uygulayan yöneticilerimiz! Lütfen artık bizden iyi niyet beklemeyin!.. Haktan uzak, yasalara aykırı şekilde verilen idari ve mali cezaların kaldırılması için sonuna kadar takipçi olacağımızı, açılacak davalar ile hakkımızı sonuna kadar savunacağımızı, görevini kötüye kullanan idareciler açısından gerekirse hukukî yollara başvuracağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz. Bilin ki o koltuklarda oturabilmenizin sebebi bizleriz. Bizler sizin lokomotifleriniz! Bizsiz sizler yoksunuz! Bir zamanlar sizin de bu haksızlıklara maruz kaldığınızı biliyoruz! Şimdi gözlerinizi kör eden oturduğunuz koltuklar gün gelecek sizi gözden çıkaracak ve lunaparktaki bir dönme dolap koltuğu gibi sizi savurup atacak! Sizler de bizlerle aynı nöbet odalarında uyuyup, aynı polikliniklerde hizmet vereceksiniz! Ve biz sizlerin de hakkını sonuna kadar aramaya devam edeceğiz! Şüpheniz olmasın!”
“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMININ BAŞINDA BİR ÖZEL HASTANE PATRONU BAKAN OLARAK OTURMAKTADIR”
İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak ise “Türkiye'de 21 yıldır sağlıkta dönüşüm adı altında bir sağlık programı uygulanmaktadır. Sizler hasta olarak bizler de hekim ve sağlık çalışanları olarak bu programın içerisinde yaşamaktayız. Eğer sağlık sistemi bugün hala yürüyorsa bu sağlık çalışanlarının, hekimlerin, hemşirelerin ve tüm sağlık personelinin fedakarlığı ile yürümektedir. Bunu böyle biliniz. Sağlıkta dönüşüm programının başında bir özel hastane patronu bakan olarak oturmaktadır. Bir kişi hem özel hastane partonu olup hem de kamu yöneticisi olamaz ve olmamalıdır. Fakat maalesef Türkiye böyle bir açmazın içerisinde yaşamaktadır. Sizler hasta olarak bizler hekim olarak bu garabetin içinde yıllarca yaşamaktayız” diye konuştu.
Sarınarğiz açıklamada İzmir Şehir Hastanesinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek şunları söyledi:
“Haftalardır henüz altyapısı olmayan bir hastaneye poliklinik hizmeti vermek için görevlendiriliyoruz; hem de gece yarısı operasyonlarıyla! Sağlığın işlevsiz politikalarına adeta günübirlik işçiler gibi hizmet etmek için öne atılıyoruz. Birkaç saat önce haber verilen görevlendirilmeler ile kendi hastanemizdeki hastaları mağdur edip randevularını iptal ediyoruz! Ameliyathanedeki hemşirelerin, sağlık personelinin görev yerleri aniden değiştiriliyor! Devasa büyüklükte bir hastanede bir avuç doktor nöbet tutarken yattığımız yere serecek çarşaf, üşüdüğümüzde üstümüze örtecek battaniye bile verilmiyor biliyor musunuz? Hekiminden bir battaniyeyi esirgeyen yüce idareciler sıcak koltuklarına maalesef çok çabuk alıştılar! Peki Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının ve hastaların çektiği bu zorluklar ne için? İngiltere’de ortaya çıkmış olan fakat yüksek maliyet ve düşük verimlilik nedeniyle vazgeçilmiş bir sistem bizim ülkemizde neden şimdi uygulamaya konuluyor? Hastanelerin en fazla 100-600 yatak ile en yüksek verimliliğe sahip olduğu bilimsel olarak kanıtlanmışken 2 bin, 3 bin yataklı bu devasa şehir hastanelerindeki ısrar niye? Gerek çalışanlar gerekse hastalarımız açısından ulaşım sorunu, malzeme eksiği, uzayan kuyruklar, artan şiddet, adeta AVM’lere çevrilmiş şehir hastaneleri; sorunları çözmek yerine daha çok soruna sebebiyet vermektedir. Bakanlığımızın, biz hekimlere ve hastalarımıza sahip çıkmasını beklemek ve şartların iyileştirilmesini istemek en doğal hakkımızdır. Yetkilileri ve idarecilerimizi göreve davet ediyoruz.
“HEM HASTALARIN HEM ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATIYORLAR”
Şehir Hastanesinin açılışına engel olan deprem yönetmeliğine uygunsuzluğu ve temelinde kayma gibi söylentilerle ilgili iddialarla ilgili bir açıklama beklerken il sağlık müdürlüğü tarafından apar topar görevlendirmelerle adeta oldu bittiye getirilmeye çalışılarak kalitesiz bir sağlık hizmetinin sadece çalışanlar tarafından verilmesi, eksiklerin yine hekimler ve sağlık çalışanları tarafından kapatılması bekleniyor. Şartların uygun hale getirilerek, gerekli malzemelerin temin edilerek, ulaşımın ve öncelikli ihtiyaçların sağlanacağı hale gelinceye kadar beklemek yerine henüz hazır olmayan bir hastaneyi hizmete açmak hem hastaların hem çalışanların güvenliğini tehlikeye atıyor. Birçok hastanın da büyük ölçüde mağduriyetine yol açacak bu uygulamanın yanlış olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz! Ayrıca; tüm geleceğini İzmir’de köklü bir eğitim araştırma hastanesinde iyi ve nitelikli bir eğitim alıp uzman olmaya adamış asistan arkadaşlarımızın eğitim kadrosundaki birçok hocanın şehir hastanesine görevlendirilmesiyle ve asistan kadrosunun da ikiye bölünmesiyle eğitim hakkı engellenmektedir. Bu hak kaybı ve eğitimsiz geçen sürenin hesabını kim verecek? Geride kalan arkadaşlarımızın üzerine daha fazla iş yükü binmekte, bu durum hem hastaların kaliteli sağlık hizmetine ulaşımını engellemekte hem de sağlıkta şiddet olaylarının artmasına sebep olmaktadır. Değerli halkımız, biz sizlerin sağlığı için Ant içmiş hekimler olarak, amacımız; çalışma şartlarımızın uygun hale getirilmesi yansıra sizlerin de mağduriyet yaşamamanız, doktorsuz hastane ile malzemesiz hastane arasında seçim yapmak durumunda kalmamanızdır.Tepecik, Yeşilyurt, Bozyaka hastanelerinin bazı bölümlerinin deprem yönetmeliğine uygun olmaması da çalışanlarımız ve hastalarımız için ayrı bir risk oluşturmaktadır. Bu bölümlerin faaliyetlerinin durdurularak deprem yönetmeliğine uygun bölümler inşa edilerek planlı ve organize bir biçimde faaliyet göstermesi sağlanmalıdır. İşte bu yüzden, yanlış projelerle ölüme terkedilen İzmir’in sağlık sisteminin ruhu için lokma döküyoruz. Ve biz; hekimler, bu yanlış uygulamalarınızdan dolayı hasta ve çalışanların sağlığında tehlikeyle sonuçlanabilecek hiçbir kararın sorumluluğunu kabul etmediğimizi beyan ediyoruz!
“ARTIK BİZDEN İYİ NİYET BEKLEMEYİN!..”
Bir yanda teröre evrilmiş şiddet, insani sınırları aşan ağır çalışma koşulları, kırpıla kırpıla kuşa dönmüş ve emeğimizin karşılığı olmaktan çok uzak mali ve özlük haklarımız, öbür yanda darp edilen, yaralanan, öldürülen ya da intihara sürüklenen hekimler ve diğer sağlık çalışanları varken tüm bunlara eli ile dur işareti yapması gereken özel hastane sahibi sayın bakan, bunun yerine eli ile para işareti yapmakta hekimleri zan altında bırakmaktadır. Takdir kamuoyunundur... Bir yandan yüksek enflasyon öbür yandan adaletsiz vergi ve kesinti yükünün altında ezilen biz hekimler dahil tüm mavi ve beyaz yakalıların alım gücünün korunması adına acilen vergi düzenlenmesine gidilmesi gerekmektedir. Haklarımızı aradığımız için idarecilerimiz tarafından verilen cezaları da unutmadık! Bizleri aldığımız ücretleri kesmekle tehdit eden, bu cezaları uygulayan yöneticilerimiz! Lütfen artık bizden iyi niyet beklemeyin!.. Haktan uzak, yasalara aykırı şekilde verilen idari ve mali cezaların kaldırılması için sonuna kadar takipçi olacağımızı, açılacak davalar ile hakkımızı sonuna kadar savunacağımızı, görevini kötüye kullanan idareciler açısından gerekirse hukukî yollara başvuracağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz. Bilin ki o koltuklarda oturabilmenizin sebebi bizleriz. Bizler sizin lokomotifleriniz! Bizsiz sizler yoksunuz! Bir zamanlar sizin de bu haksızlıklara maruz kaldığınızı biliyoruz! Şimdi gözlerinizi kör eden oturduğunuz koltuklar gün gelecek sizi gözden çıkaracak ve lunaparktaki bir dönme dolap koltuğu gibi sizi savurup atacak! Sizler de bizlerle aynı nöbet odalarında uyuyup, aynı polikliniklerde hizmet vereceksiniz! Ve biz sizlerin de hakkını sonuna kadar aramaya devam edeceğiz! Şüpheniz olmasın!”
“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMININ BAŞINDA BİR ÖZEL HASTANE PATRONU BAKAN OLARAK OTURMAKTADIR”
İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak ise “Türkiye'de 21 yıldır sağlıkta dönüşüm adı altında bir sağlık programı uygulanmaktadır. Sizler hasta olarak bizler de hekim ve sağlık çalışanları olarak bu programın içerisinde yaşamaktayız. Eğer sağlık sistemi bugün hala yürüyorsa bu sağlık çalışanlarının, hekimlerin, hemşirelerin ve tüm sağlık personelinin fedakarlığı ile yürümektedir. Bunu böyle biliniz. Sağlıkta dönüşüm programının başında bir özel hastane patronu bakan olarak oturmaktadır. Bir kişi hem özel hastane partonu olup hem de kamu yöneticisi olamaz ve olmamalıdır. Fakat maalesef Türkiye böyle bir açmazın içerisinde yaşamaktadır. Sizler hasta olarak bizler hekim olarak bu garabetin içinde yıllarca yaşamaktayız” diye konuştu.
YORUMLAR