Emin YEĞİNBOY

    Emin YEĞİNBOY


    HOLLYWOOD RÜYASINA İÇTEN BAKAN FİLMLER

    17 Ağustos 2019 - 14:32

    Hayal fabrikasının en önemli üreticilerinden olan Quentin Tarantino haftaya vizyona girecek son filmi “Bir Zamanlar Hollywood’da” ile stüdyo dünyasının gerçekleriyle kurgusal bir yüzleşmeye girişiyor.

    Düşlerin kurgulandığı, stüdyo sisteminin ardındaki sömürü düzeni, karanlık ilişkiler, Tarantino’nun sinema dilinde abartılı, cafcaflı, ironik bir aksiyona dönüşse de farklı okumalarla gerçeğin ta kendisini temsil ettiği anlaşılır. Kendisi filmi kısaca Hollywood üzerine “hatırladıklarım” olarak tanımlıyor. Tarantino’yu tanıdığımız kadar, bu konuda karamsar tablolar çizen “Sunset Bulvarı” veya “Son Patron” gibi dramlarla akrabalığı olmayan bir film yaptığı kesin.

    Sinema dünyası ürettikleri kadar iç dinamikleriyle, kamera arkasıyla hep ilgi merkezi oldu. Görkemli yıldız yaşamları, seks skandalları, çılgın partiler Hollywood tarzı bir yaşam olarak lanse edildi.

    Gerçekte ipler kimlerin elinde?

    Bu ihtişamı kimler yönetiyor?

    Hollywood’un kamerayı kendine yönelttiği filmler daha sessiz yıllarında başladı. 1926 tarihli “Ella Cinders” komedisi, kazandığı güzellik yarışması sonrası şöhretin kapısını çaldığı modern bir kül kedisi öyküsü anlattı.

    Daha o zamanlar, kameranın ardındaki stüdyo sistemi öykünün bir parçasıdır.

    30’lı yılların ortalarından itibaren Hollywood’un kendisine baktığı filmlerde karamsarlık dozu gittikçe artar.

    En son çevrimini geçen yıl izlediğimiz “Bir Yıldız Doğuyor” ilk olarak 1937’de perdeye çıkar. Şöhretin çilesini, yıkıcı etkilerini stüdyo sisteminin çıkarcılığıyla birleştiren öyküde, Frederic March ve Janet Gaynor başrollerde oynar.

    Aynı hikaye, farklı dönemlerde, sonuçta şöhretin ve vazgeçilmez olmanın kaybını anlatarak üç kez daha çevrildi.

    40-50 arası Hollywood’u konu eden filmlerde geçmişe nostaljik bakış atan “Yağmur Altında-Singing In The Rain” türünde veya eğlence dünyasının ikonik figürlerinin biyografik, müzikal öykülerini anlatan “The Jolson Story” gibi yapımlarla geçer.

    Eleştiri ve kötümserlik yoktur. Bu 10 yıllık dönem Hollywood’un altın yumurtladığı çağdır. Moralist filmler, müzikaller para etmektedir.

    Stüdyo sisteminin piyasayı iyice eline aldığı yıllardır. Paramount gibi büyük stüdyolar çekim platoları, yönetmenlerin, yazarların, oyuncuların üzerine gittikçe artan dozda tekelleşir, büyük paralar kazanılır. Filmlerin gösterildiği salon sahibi olmaya kadar her şeyin şirket tarafından yapıldığı bu yıllar uzun sürmez.

    1948’de tekelleşmeye karşı kanunun çıkmasıyla yavaş yavaş sistem değişmeye başlar. Büyük şirketler ellerindeki sinema salonlarını satmaya başlar.

    1950’de Billy Wilder’ın büyük klasiği “Sunset Bulvarı” görkemin karanlık tarafını tüm çıplaklığıyla çıkartır perdeye.

    Şöhreti kaybetme korkusunun adım adım delirttiği aktrist Norma’nın (Gloria Swanson), işlediği cinayeti öyküleyen film, işlere içten bakma da rakipsizdir. Paramount filmde adı, sanı ve gerçek stüdyolarıyla, yönetmen Cecil B.DeMille’de gerçek kimliğiyle yer alır. Paramount’un yıldızlaştırdığı yönetmen Von Stroheim, Gloria Swanson, William Holden gibi oyuncular da rol alırlar filmde.

    Bu filmi esin kaynağı alan David Lynch, sistemin karanlık yüzüne baktığı “Mullholland Drive”(2001) ile bu filmden 50 yıl sonra Hollywood rüyasını saf bir kabus olarak resmeder.

    Seyirciyi daldığı Hollywood hayalinden uyandırmak için adeta dürtükler. 1952 yılında Vincente Minelli’nin yönettiği “Çıplak Ruhlar-The Bad and The Beautiful”’da Kirk Douglas’ın canlandırdığı yapımcı Jonathan Shields sistemde en çok görülen kimliklerden birisinin temsilidir. Yükselme aşamasında herkesi kullanan ve sonunda harcayan bir film yapımcısı.

    Elia Kazan’ın “Son Patron” (1976) ve Robert Altman imzalı “Oyuncu” (1992) filmleri, sistemin çürümüşlüğünü, insani değerlerden ne kadar uzak olduğunu vurguladılar.

    Coen Kardeşler hınzır mizahlarını konu Hollywood olunca iki filmle devreye soktular: “Barton Fink” ve “Yüce Sezar”.

    Tarantino’nun odakladığı karakterler, gözden düşmekte olan TV dizisi aktörü Rick (Leonardo DiCaprio) ve onun şoförü, dublörü ve moral hocası Cliff (Brad Pitt). Komşu villada ise Sharon Tate (Margot Robbie) oturuyor. Tarantinovari bir cümbüş için mahalle sakinleri yeterli renklilikte gözüküyor.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum