İzmir, 30 Ekim depreminden daha yıkıcısına hazır olmalı
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Kent merkezinde beklediğimiz olası deprem sonrası karşılaşacağımız tablo yüksek ihtimalle bir yıl öncesinden çok daha karanlık olacaktır. Bu durum; toplumsal hayatı tehdit eden sosyal ve ekonomik bir mesele haline gelmiştir” dedi.
İzmir’de büyük acılara neden olan 30 Ekim 2020’de yaşanan depremin birinci yılında İnşaat Mühendikleri Odası İzmir Şubesinin hazırladığı raporda ciddi uyarılar yer aldı. İnşaat Mühendileri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, "Bundan bir yıl önce yaşadığımız depremde hasar gören yapıların güçlendirilmesi veya yenilenmesinde maalesef yeteri kadar başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Yukarıda açıklanan tüm veriler ışığında, kent merkezinde beklediğimiz olası deprem sonrası karşılaşacağımız tablo yüksek ihtimalle bir yıl öncesinden çok daha karanlık olacaktır. Bu durum; toplumsal hayatı tehdit eden sosyal ve ekonomik bir mesele haline gelmiştir. Acilen mühendislik hizmetleri ve planlama dâhilinde müdahale yöntemleri belirlenmelidir” dedi.
BİNALARIN YÜZDE 15'İ HAZIR BETONDAN
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesince hazırlanan raporda şu önemli bilgiler yer aldı:
Yapı stoğunun durumuna ilişkin İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve DEÜ İnşaat Bölümü pilot olarak belirlenen Alaybey (259 bina), Manavkuyu (696 bina) ve Basınsitesi (535 bina) semtlerindeki toplam 1490 binanın envanterinin çıkarılmasına yönelik çalışma yaptı. Bilgiler ışığında değerlendirme yapılmış, elde edilen sonuç binaların yapım tekniği, kat sayısı, görsel kalitesi (zayıf, orta ve iyi) üzerinden açıklanmıştır. Sonuç olarak; Alaybey semtinde taranan betonarme taşıyıcılı binaların sadece %7,20’sinde, Manavkuyu semtinde %14,75’inde, Basınsitesi semtinde %9,61’inde imalat aşamasında hazır beton kullanıldığı tespit edilmiştir.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin rapor özeti şöyle:
Gözlemsel olarak yapılan bu çalışmada, betonarme yapılarda kullanılan betonun büyük oranda el ile hazırlandığı, binaların büyük çoğunluğunda inşaat kalitesinin zayıf olduğu ve bu tür yapıların projendirilmesinde 1975 deprem yönetmeliğinin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, mevcut durumu gözler önüne sermek ve benzer çalışmaların İl bütününe yayılması gerektiğini ifade etmek olmuştur.
2011 yılında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi arasında Balçova ve Seferihisar-Merkez ilçelerinde “Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi” protokolü imzalanmıştır.
Proje kapsamında Balçova ve Seferihisar-Merkez’de toplam 10.550 betonarme ve yığma-karma yapının envanter bilgisi oluşturulmuş ve bu yapılar arasındaki 5.621 adet bina, deprem riski açısında birinci ve ikinci kademe olarak adlandırılan yöntemler ile değerlendirilmiştir. Yayınlanan sonuçlara göre, envanter kapsamında taranan yapılar 5 kademeye ayırarak önceliklendirimiştir.
30 Ekim 2020 tarihinde yaşadığımız İzmir Merkezinden yaklaşık 70 km uzağında meydana gelen deprem sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından en fazla hasar alan Bayraklı İlçesinde Yapı Stoku Envanterinin Çıkarılması ve Deprem Riski Açısından Değerlendirme çalışmasının yapılmasına yönelik çalışma yapılması kararı alınmıştır. 4 Mart 2021 tarihinde İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesiyle bu kapsamda protokol imzalanmıştır.
Proje kapsamında görev alacak inşaat mühendislerine eğitim verilmesi, ardından sınav yapılması, kullanılacak yöntemlerin belirlenmesi, verilerin toplanmasını kolaylaştırılacak yazılımın hazırlanması ve risk değerlendirilmesi çalışmalarının yürütülmesi için İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi ayrı bir protokol yapmıştır.
Bayraklı ilçesinde bulunan yaklaşık 33.000 yapıdan saha çalışmaları ve arşiv projeleri üzerinden veriler toplanmıştır. İMO bünyesinde oluşturulan koordinasyon tarafından bu veriler düzenli bir şekilde takip ve kontrol edilmiş, kontrol sonrası akademisyenlere aktarılmıştır. Yapılan değerlendirmeler ve analizler sonucunda yapılar deprem riski açısından önceliklendirilmiştir.
Ülkemizde ayrıntılı yapı envanteri bulunmadığından yapı stokuna ilişkin veriler tahminlere dayanmaktadır. Kentimizde bu amaçla yapılan çalışmalar önemlidir ve tüm kent ölçeğince tamamlanmalıdır. Bu çalışmalar sonrası, öncelikli olarak yenilenmesi/güçlendirilmesi gereken binalar belirlenecek, oluşturulacak strateji ile riskin uzaklaştırılması sağlanacaktır.
Bundan bir yıl önce yaşadığımız depremde hasar gören yapıların güçlendirilmesi veya yenilenmesinde maalesef yeteri kadar başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Yukarıda açıklanan tüm veriler ışığında, kent merkezinde beklediğimiz olası deprem sonrası karşılaşacağımız tablo yüksek ihtimalle bir yıl öncesinden çok daha karanlık olacaktır. Bu durum; toplumsal hayatı tehdit eden sosyal ve ekonomik bir mesele haline gelmiştir. Acilen mühendislik hizmetleri ve planlama dâhilinde müdahale yöntemleri belirlenmelidir.
YORUMLAR