• Reklam

İzmir'in 17 günlük kapanma raporu

Türkiye’de pandemiyle mücadele kapsamında 29 Nisan- 17 Mayıs tarihleri gerçekleşen kapanma dönemi tamamlandı. Vali Köşger, Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer ve Tabip Odası Başkanı Çamlı, kent özelinde durum değerlendirmesinde bulundu. 3 isim düşüşlere dikkat çekerken yeni sürece ilişkin de mesajlar verdi.

İzmir'in 17 günlük kapanma raporu
17 Mayıs 2021 - 12:55

Koronavirüs pandemisiyle mücadele kapsamında 29 Nisan-17 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen tam kapanma sona erdi. Bununla birlikte İçişleri Bakanlığı tarafından 81 ilde valiliklere ‘Kademeli Normalleşme Tedbirleri’ konulu genelge gönderildi. Normalleşme sürecinin detayları kamuoyuna sunulurken kapanmanın faydalı olup olmadığı ise merak edildi.

Vaka durumu göz önüne alındığında yüksek riskli iller arasında bulunan İzmir’de sürece dair açıklamalar yapıldı. Gerçekizmir’e konuşan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı hem kapanma dönemini değerlendirdi hem de gerçekleşecek normalleşmeye ilişkin öngörülerini paylaştı.

VAKALAR 7’DE 1 ORANINA DÜŞTÜ
Vali Köşger, “Bu süreçte hedeflediğimiz seviyeye çok yaklaştık. Günlük vaka sayısı ciddi miktarlarda azaldı. Bu seviyeyi korumamız lazım. Kontrollü normalleşme dönemine geçtik. Akşam 21.00 ile sabah 05:00 arası ve hafta sonu sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Sosyal mekanlarda sadece paket ve gel al servisi belli saatlerde açık. Kurallara riayet edilirse bu seviyelerde devam edeceğimizi umut ediyoruz. Hayatın normalleşmesini bekliyoruz. Aşı belli bir oranı geçinceye kadar bu şekilde devam edecek. Hemşerilerimiz bayram süresince yasaklara riayet etti. Bir sıkıntı olmadı. Biz de tüm ekiplerle sahadaydık. En başarılı illerden birisiyiz zaten. Neredeyse 7’de 1 oranına kadar düştük. Yani vaka 7’den 1’e düştü” dedi.

VAKA VE VEFAT SAYISI SÜREKLİ DÜŞÜŞTE
Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer de, “Belediye personelindeki vaka oranında düşüş var. Biz bu kapanmayı kendi açımızdan fırsat olarak değerlendirdik. Giremeyeceğimiz yerlere, yapamayacağımız işlere rahatlıkla girişebildik. O açıdan olumlu oldu. Sağlık açısından da son derece olumlu sonuçlar var. Vaka ve vefat sayısı sürekli bir düşüşte… Mesafe, maske ve hijyen kurallarına uymaya devam etmek gerekiyor. Bu hassasiyetten vazgeçmemek gerekiyor. Çünkü aşılama süreçleri sonlanana kadar tehdit ve tehlike devam ediyor. Herkesin özenle korunmaya devam etmesi lazım. Bu süreçte alışkanlıklarımızı değiştirdik. Yeni alışkanlıklara uymaya devam etmek lazım” açıklamasında bulundu.

EĞER HIZLI AŞILAMA YAPMAZ VE TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK ELDE ETMEZSEK DÜŞÜŞLER KAYBOLUP GİDER
Tabip Odası Başkanı Çamlı, “Resmi makamlarca ülkemizde ve İzmir’de vaka sayılarında çok ciddi düşüşler açıklanıyor. Bu çok sevindirici bir durum… Ama bazı noktalar var ki özellikle vurgulanması lazım. Birincisi; bu sayılardaki düşüşün tam nedeni bilim insanlarınca açıklanamadı. Bu kısıtlamaların etkisiyle vaka sayılarının düştüğü konusunda bir fikir birliği yok. Burada özellikle test sayılarındaki düşüklüğe de dikkat çekilerek pandeminin olmazsa olmazı test sayılarının arttırılması gerektiğine vurgu yapılıyor. Bu bağlamda test stratejisinin belirlenmesi gerekiyor. Kimlere test yapılmalı konusundaki karışıklığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Aynı şekilde bu açıklanan sayılara kamuoyunda güvensizlik var. Önceki süreçlerdeki olumsuz deneyimler bu sayılara daha temkinli yaklaşılmasına sebep oluyor. Tüm düşmelere rağmen Türkiye’de açıklanan günlük vaka sayısı hala Avrupa’da yeni vaka sayısı açısından oldukça yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Gelinen noktadaki 10 binlik günlük vaka sayısı bile henüz pandeminin kontrol altına alındığını ya da düzelmeleri söylemekten uzağız. Günlük 10 bin vaka sayısı yüksek bir sayı. İzmir özelinde baktığımız zaman evet son haftalarda ciddi düşüşler gördük, bu mutluluk verici bir durum ama hala çok yüksek riskli iller grubundayız. Yani kırmızı bir il! Bütün bunları bilmeliyiz. Yetkililer bu sayılar üzerinden kamuoyunu rehavete sokabilecek uygulama ve açıklamalardan uzak durmalılar diye düşünüyorum. 10 bin sayısının kontrollü normalleşme için yeterli olmadığı düşüncesindeyim. Burada bir açılma düşünülecekse çok aksayan eğitimden başlanmalıydı. Özellikle ilkokul çağı mutlaka eğitime açılmalıydı. Dünyada eğitime en uzun süre ara veren ülkelerin başında geliyor. Eğitimin açık olmasının pandemiyi şiddetlendirmediği gibi kapalı olması da pandemi kontrolünde bir etki sağlamıyor. Eğitim alanında çalışanlar hızla aşılanarak ve altyapıdaki sorunlar giderilerek bu süreçte çok ciddi bir sorun haline gelen eğitimin açılması ve gerek bedensel gerek psikolojik gerek de sosyal açıdan çok olumsuz etkilenen çocuklarımızın yüz yüze eğitime kavuşmaları önemliydi. Açılım başlayacaksa öncelikli olarak eğitimden başlanmalı. AVM’ler açıkken okulların kapalı olmasını anlayabilmek ne yazık ki mümkün değil. Kontrollü açılımda bile esnaf ya da günlük yevmiye ile çalışan kişiler evde kalmaya devam ederken fabrikalarda, kapalı ortamlarda büyük sermayenin iş yerlerinde çarklar dönmeye devam ediyor. Bütün bu çelişkiler mutlaka bilimsel bir analizle gözden geçirilmeli diye düşünüyorum. Bu tür kısıtlamalarda elde edilen düşüşler mutlaka hızlı bir aşılamayla toplumsal bağışıklık elde edildiği takdirde önemli bir kazanım haline gelecektir. Eğer aşılamayı başaramazsak, toplumsal bağışıklıkta yeterli oranlara ulaşamazsak elde edilen kısıtlama başarısı bir süre sonra kaybolup gidecektir” ifadelerini kullandı.


YORUMLAR

  • 0 Yorum