İsmail SERT

    İsmail SERT


    KORONA KOVBOYLARI

    03 Nisan 2020 - 15:54

    Korona günlerinde ‘tuhaflık’ başlığı ile verilen haberler hep Doğu’dan, Güney
    Amerika’dan ya da Asya’dan.
    Venezuela liderinin virüs kapanların evde tedavi edilebileceğini iddia ettiği video
    yayınlaması, Türkmenistan’da Koronavirüs kelimesine sansür uygulanması… Ya da
    başına plastik bidon geçirerek virüsten korunmaya çalışan doğulu ve benzerleri…
    Dönüp ABD’deki tuhaflığa bakan yok. Üstelik tehlikeli bir tuhaflık!
    Bugünlerde Koronavirüs vakalarının hızlı artış gösterdiği California, Washington ve New
    York başta olmak üzere tüm ABD’de, silah satışlarında patlama yaşanıyor.
    Artış yüzde 800 dolaylarında. Bu yükselişin hükümeti harekete geçireceği ve silah
    satışlarına kısıtlama getirilebileceği korkusu, rağbeti daha da çoğaltıyor. Asya, Güney
    Amerika ve Afrika kökenliler de kendilerine yönelik ırkçı dalganın yükselmesinden
    endişe duyarak silahlanma yarışına katılıyorlar.
    Kısacası Amerikalılar bugünlerde makarnanın, konservenin ve tuvalet kağıdının yanında
    bir de cephane stokluyorlar.
    ABD’deki silahlanma oranı ve artışı zaten hep gündemdedir. Özellikle okul baskınları
    gibi trajik olaylar sonrasında, tartışmalar hararetlense de sınırlama yönünde bir adım
    atılmaz. Silah takıntısı ‘özgürlükler ülkesi olmanın katlanılması gereken tehlikeli
    sınırları’ içinde kabul edilir ve konu kapatılır. Ölümüne özgürlük ya da öldüresiye
    özgürlük tutkusu…
    Silah kuyruğunda bekleyen Amerikalılarla yapılan röportajları okudum. Ya birer cümle
    söylemişler -ki muhtemelen öyledir- ya da muhabir özetlemiş.
    “Korkuyoruz.” diyenler çoğunlukta. “Neden korkuyorsunuz?” sorusuna fazlasıyla kapalı
    cevap vermişler: “Bir çok şeyden birden!” “Hazırlıklı olmak, olmamaktan iyidir” diyor
    biri. Neyin hazırlığı olduğu belli değil. Bir başkası “Kemerleri bağlıyoruz” demiş. Hangi
    hız? Neyin kemeri? Virüsten mi kaçacak? Biri cevap vermek yerine “İtalya’yı görmüyor
    musunuz?” diye karşı soru sormuş. Artık İtalya’ya bakınca ne görüyorsa…!
    Başkan Trump'ın oğlu Donald Trump Jr, silah alma kuyruğunda olmasa da konuya sosyal
    medya üzerinden katılmış. Hesabına şöyle yazmış: "İhtiyacınız olmaz, taa ki bir gün
    ihtiyacınız olana kadar" Ne diyelim? Bir büyük yumurta! Hikmeti kendinden menkul bir
    söz!
    Röportajların hiç birinden gerçekten silaha ihtiyaç olduğuna dair ikna edici bir cümle
    çıkmıyor. Hiç kimse doğrudan doğruya silahla kapatılacak, gerçek bir açıktan söz
    etmiyor.
    Gayret gösterip birçok şeyden birden korkan Amerikalıların korkularını besleyen
    güvensizlik kaynaklarını tahmin etmeye çalışalım.
    Seçilmiş, hatta bir daha seçilme ihtimali yüksek görünen tutarsız başkanları mı? Henüz
    birkaç gün önceki basın toplantısında, "Ulusumuzu zor günler bekliyor. Önümüzdeki
    birkaç hafta korkunç olacak" diyen başkanları...
    Sağlık sisteminin yetersizliğini ve ayrımcılığını görmüş olmaları? Liberal çarkların
    acımasızlığını yakından tanıyor olmaları? Kolluk güçlerinin yetişemeyeceğini biliyor
    olmaları? Belki de hepsinin toplamıdır!
    Ya da çok hazzetmediği komşusunun yeni bir silah almış olma ihtimalinin doğurduğu
    endişe mi? Komşusu ya da bir çete, yiyecek stoklarına saldırırsa onları korumanın
    hazırlığı mı?
    Yoksa zihninin arkaplanında, 2011 ABD yapımı olan ve bugün yaşadığımızla şaşırtıcı
    benzerlikleri bulunan Salgın (Contagion) filminden kareler mi var? Hazır yemek dağıtım
    kuyruğundaki arbede, komşunun evine girip mutfağını yağmalayan yüzü maskeli çete,

    aşıya bir an önce ulaşmak için hücum edilmesiyle çıkan kargaşada yaşananlar… Ve
    bütün bunlardan galip çıkma ve başını kurtarma planları mı?
    Salgın (Contagion) filminde tokalaşmanın nasıl ortaya çıktığı anlatılıyordu: “Biriyle
    karşılaştığınızda, silahınızın olmadığını göstermek üzere ona boş elini uzatıyorsunuz.
    O da aynı hareketi tekrarlıyor ve ‘güvenle konuşmaya başlamanın ilk adımı’ olarak
    tokalaşıyorsunuz.”
    Şimdi Koronavirüs zamanı. Tokalaşmadığına, karşısındaki boş elini uzatmadığına göre,
    ortalama bir Amerikalı, herkesi silahlı kabul ediyor olabilir mi? Kendi adaletini kendi
    kurduğu ‘yalnız kovboy’luk günlerine kesin dönüş için hazırlıklarını tamamlıyor olabilir
    mi? Sadece Amerika değil, dünyamız adına da ne kötü!

    YORUMLAR

    • 0 Yorum