Öncelik çifftçilerin korunması ve üretimde sürdürülebilirlik
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, önceliklerinin çiftçilerin korunması ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması olduğunu belirterek, ""Bu amaçla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteklerini yüzde 25 artırarak ödeyeceğiz. 2022 üretim yılı için de hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceğiz" dedi.
01 Kasım 2021 - 11:28 - Güncelleme: 01 Kasım 2021 - 11:30
Bakan Pakdemirli, Orman Genel Müdürlüğü binası Ardıç Salonu'nda tarımsal destekler konusunu ele aldığı bir basın toplantısı düzenledi. Bakan Pakdemirli burada yaptığı konuşmasında, pandemide ilk vaka görülmeden bir ay önce sektör temsilcileri ile oturup gıda arzında oluşabilecek tehlikelere karşı önlem çalışmaları yaptıklarını belirterek, bu süreçte hazine arazilerini ve nadas alanlarını üretime kazandırdıklarını söyledi. Pakdemirli, aynı birim alanda buğdayda yüzde 41, şeker pancarında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84 ve mısırda yüzde 124 verim artışı gerçekleştiğini ifade ederek, bu verim artışlarına ilişkin 10 dekarlık bir alanda buğday üreten bir çiftçinin sanki 14 dekar alanı varmış gibi hasat yapması örneğini verdi. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 105 milyona yükseleceğinin öngörüldüğü bilgiyi paylaşan Pakdemirli, bu yüzden yüzden 60 daha fazla gıdaya yüzde 15 de daha fazla suya ihtiyaç doğacağı için Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına önem vermeleri gerektiğini söyledi. Çiftçilerin korunması ve üretim sürdürebilirliği sağlamak amacıyla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteğini yüzde 25 artırdıklarına dikkati çeken Pakdemirli, 2022 üretim yılı için hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceklerini kaydetti. Bakan Pakdemirli, çiftçilere üretim maliyetlerindeki artıştan endişe etmemeleri gerektiğini belirterek, çiftçilerin gönül rahatlığı içinde ekip biçmeleri tavsiyesinde bulundu.
Bakan Pakdemirli, pandemide ilk vaka görülmesinden bir ay önce tüm paydaşlarla oturup çalışmalara başladıklarını belirterek, "Pandemi ile ilgili neler olabileceğini, ne tarz risklerle karşılaşabileceğimizi ve ne tedbirler almamız gerektiğini tüm paydaşlarla görüştük. Bakanlık olarak hazırlıklarımızı yaptık. 106 tane tedbir aldık. İl il video konferanslarımızı yaptık. İllerimizle görüştük. Sektör toplantıları yaptık. Hazine arazilerini ve nadas alanlarını üretime kazandırdık. Çiftçimizi bir nevi yasaklardan muaf ederek, bir nevi eline ayrı bir pasaport verdik. Hepimiz evlerimizdeyken çiftçimizi dışarıda çok rahatlıkla ekmeye biçmeye hasadını yapmaya devam edebildi" dedi.
2020 yılındaki pandemi ve kuraklığa rağmen Türkiye'de bu durumların hasılayı vurmamasının yanı sıra meteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönmediğini ifade eden Pakdemirli, "En önemli sebeplerinden bir tanesi son 20 yılda yaptığımız depolama yatırımları yani barajlar ve sulama yatırımları diyebiliriz. Böylelikle geçen yıl bitkisel üretimde 126 milyon tonla cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Ben bundan dolayı tüm çiftçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. 2021'de iklim değişikliği maalesef 2020'de ötesinde daha da fazla hissedildi ve etkiyi en aza indirmek için çok ciddi çalışmaları bir arada yürüttük. Hem yatırımlarımızı artırdık hem de tarımsal Ar-Ge ile ilgili faaliyetlerimizi de çok ciddi bir noktaya getirdik" diye konuştu.
"Buğdayda 10 dekarı olan bir çiftçimizin aynen cebinden hiç para çıkmadan 14 dekarı varmış gibi mahsul alıyor"
Son 19 yıldaki verim artışlarına dikkati çeken Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:
"Buğdayda aynı birim alanda yüzde 41, şeker pancarında aynı birim alanında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84, mısırda yüzde 124. Yani buğdayda 10 dekarı olan bir çiftçimizin aynen cebinden hiç para çıkmadan 14 dekarı varmış gibi mahsul aldığını. Şeker pancarında 10 dekarı olan çiftçimizin 15 dekar bir yeri ekiyormuş gibi mahsul aldığını, ayçiçeğinde de 10 dekarlık yerin 18 dekara bu süre zarfında eşit olduğunu ve mısırda da 10 dekarlık yerin 22 dekara eşit olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde hayvancılıkla ilgili de çok ciddi bir verim artışı yaşadık. Sığır ortalamasında et verimi yüzde 60 arttı."
"Bugünkü tekniklerle iş yapmaya devam edersek tarımdaki verimliliğimiz kıt kaynaklardan dolayı düşecek"
Bakan Pakdemirli, dikkati çektiği verim artışlarının en anlama geldiğini şu şekilde anlattı:
"Bunun anlamı şu, bugün iki sığırı olan vatandaşımız sanki 20 sene öncesinde 3 sığırı varmış gibi işlemlerini yapabiliyor. Sığırdaki ortalama süt verimi de yine yüzde 85 artmıştır. Bu da 4 sığırın aslında geçmişteki 7 sığırın ürettiğin süte eş değer bir ürün üretmektedir. Bu yapılanlar yeterli mi? Asla değil. Çünkü 2050'de dünya nüfusu 10 milyara, Türkiye'nin nüfusu da 105 milyona ulaşacak. Bunun anlamı şu; yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyacımız olacak, yüzde 15 daha fazla suya ihtiyacımız olacak. Bugünkü tekniklerle işleri yapmaya devam edersek de tarımdaki verimliliğimiz kıt kaynaklardan dolayı ve özellikle su kaynaklarının azalmasından dolayı en azından tarımda yüzde 10 ile 25 arasında bir düşüş bekleniyor. 2050 faturası bu. Bunun için önemli olan şu bugün yaptığımız tekniklerin, araştırmaların çok ötesinde araştırmalar yaparak daha iyi bir noktaya getirmemiz lazım Ar-Ge faaliyetlerimizi."
"Çiftçimize desteğimiz sürekli olarak devam ediyor
Bakan Pakdemirli, söz konusu zorlukların arasında gıda güvenliğinin çok önemli bir konu olduğunu düşündüğünü belirterek, "Burada bütün öngörüleri dikkate alıyoruz. Yatırım ve Ar-Ge çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yeni politikalar üreterek var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Çiftçimize de sürekli olarak desteğimiz devam ediyor" dedi.
Bakan Pakdemirli, 19 yıldır tarım ve hayvancılığı stratejik bir sektör olarak gördüklerini ifade ederek, "Tarımı günlük siyasi tartışmaların dışında tuttuk. Üreticimizin ve tüketicimizin yanında olmaya devam ediyoruz. İklim değişikliği ve pandemi piyasaları maalesef derinden etkiledi. Tarımsal ürünlerde ve girdilerde küresel bazda çok büyük artışlar oldu. Uluslararası boyutta yaşanan gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda 2021 başında gübre desteklerini yüzde 100, sertifikalı tohum desteklerini hububatta yüzde 88 ile yüzde 166 artırmıştık" dedi.
"2022 yılı için hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteğini yüzde 100 artıracağız"
Yaşanan tüm gelişmelerin karşısında bakanlık olarak önceliklerinin çiftçilerin korunması ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması olduğuna dikkati çeken Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:
"Bu amaçla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteklerini yüzde 25 artırarak ödeyeceğiz. 2022 üretim yılı için de hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceğiz. Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için 16 lira olan gübre desteğini 2021 yılı üretimi için dekara 20 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 32 lira olarak ödüyor olacağız. Diğer ürünlerde ise gübre desteklerini 2021 üretim yılı için dekara 8 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 16 lira olarak ödüyor olacağız. 2022 üretim yılı için sertifikalı tohum kullanım desteğini buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltik için yüzde 50 artışla dekara 24 liraya çıkardık. Bu düzenleme ile son 2 yıllık süreçte buğdayda gübre desteğini tam 4 misli artışmış oluyoruz. Sertifikalı tohum desteğini de yaklaşık 3 misli artırdık. Mazot desteğini de her üretim yılı için maliyetin yüzde 50'sini olacak şekilde ödemeye devam edeceğimizi de bildirmek istiyorum. Her zaman çiftçimizin yanında olduk imkanlar çerçevesinde."
"Çiftçilerimiz ekip biçmeye devam etsin, onların gönülleri ferah olsun"
Üreticilere ve yetiştiricilere seslenerek maliyetlerdeki artıştan endişe etmemeleri gerektiğini söyleyen Bakan Pakdemirli, "Gönüller ferah olsun. Onlar ekip biçmeye devam etsin. Özellikle şunu ifade etmek istiyorum. Son 3 senedir çiftçimize ciddi bir pozitif ayrımcılık yaptık. Bu pozitif ayrımcılık özellikle artan desteklerin yanına doğru, planlanmış, üretici dostu müdahale alım programlarına başladık. Bu programlar hasat öncesi açıklanan ve her zaman üreticimizin maliyetlerinin üzerinde konumlanan ve üreticimizi sürdürülebilir olarak üretime sevk eden bir müdahale alım politikası izledik" diye konuştu.
"Tarımsal üretim bir milli güvenlik meselesidir"
Her zamankinden çok üretime ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Pakdemirli, "Ben burada çiftçilerimize de özellikle seslenmek istiyorum. Daha fazla üretmemiz lazım. Tohumu daha fazla toprakla buluşturmamız lazım. Ahırı, ağılı ve kümesi mutlaka dolu tutuyor olmamız lazım. Tarımsal üretim bir milli güvenlik meselesidir. Ben her zaman bunu söylüyorum. Bunu da günlük siyasetten ari olarak tutmamız lazım. Siyasetin dışında konuşmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Bakan Pakdemirli, pandemide ilk vaka görülmesinden bir ay önce tüm paydaşlarla oturup çalışmalara başladıklarını belirterek, "Pandemi ile ilgili neler olabileceğini, ne tarz risklerle karşılaşabileceğimizi ve ne tedbirler almamız gerektiğini tüm paydaşlarla görüştük. Bakanlık olarak hazırlıklarımızı yaptık. 106 tane tedbir aldık. İl il video konferanslarımızı yaptık. İllerimizle görüştük. Sektör toplantıları yaptık. Hazine arazilerini ve nadas alanlarını üretime kazandırdık. Çiftçimizi bir nevi yasaklardan muaf ederek, bir nevi eline ayrı bir pasaport verdik. Hepimiz evlerimizdeyken çiftçimizi dışarıda çok rahatlıkla ekmeye biçmeye hasadını yapmaya devam edebildi" dedi.
2020 yılındaki pandemi ve kuraklığa rağmen Türkiye'de bu durumların hasılayı vurmamasının yanı sıra meteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönmediğini ifade eden Pakdemirli, "En önemli sebeplerinden bir tanesi son 20 yılda yaptığımız depolama yatırımları yani barajlar ve sulama yatırımları diyebiliriz. Böylelikle geçen yıl bitkisel üretimde 126 milyon tonla cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Ben bundan dolayı tüm çiftçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. 2021'de iklim değişikliği maalesef 2020'de ötesinde daha da fazla hissedildi ve etkiyi en aza indirmek için çok ciddi çalışmaları bir arada yürüttük. Hem yatırımlarımızı artırdık hem de tarımsal Ar-Ge ile ilgili faaliyetlerimizi de çok ciddi bir noktaya getirdik" diye konuştu.
"Buğdayda 10 dekarı olan bir çiftçimizin aynen cebinden hiç para çıkmadan 14 dekarı varmış gibi mahsul alıyor"
Son 19 yıldaki verim artışlarına dikkati çeken Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:
"Buğdayda aynı birim alanda yüzde 41, şeker pancarında aynı birim alanında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84, mısırda yüzde 124. Yani buğdayda 10 dekarı olan bir çiftçimizin aynen cebinden hiç para çıkmadan 14 dekarı varmış gibi mahsul aldığını. Şeker pancarında 10 dekarı olan çiftçimizin 15 dekar bir yeri ekiyormuş gibi mahsul aldığını, ayçiçeğinde de 10 dekarlık yerin 18 dekara bu süre zarfında eşit olduğunu ve mısırda da 10 dekarlık yerin 22 dekara eşit olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde hayvancılıkla ilgili de çok ciddi bir verim artışı yaşadık. Sığır ortalamasında et verimi yüzde 60 arttı."
"Bugünkü tekniklerle iş yapmaya devam edersek tarımdaki verimliliğimiz kıt kaynaklardan dolayı düşecek"
Bakan Pakdemirli, dikkati çektiği verim artışlarının en anlama geldiğini şu şekilde anlattı:
"Bunun anlamı şu, bugün iki sığırı olan vatandaşımız sanki 20 sene öncesinde 3 sığırı varmış gibi işlemlerini yapabiliyor. Sığırdaki ortalama süt verimi de yine yüzde 85 artmıştır. Bu da 4 sığırın aslında geçmişteki 7 sığırın ürettiğin süte eş değer bir ürün üretmektedir. Bu yapılanlar yeterli mi? Asla değil. Çünkü 2050'de dünya nüfusu 10 milyara, Türkiye'nin nüfusu da 105 milyona ulaşacak. Bunun anlamı şu; yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyacımız olacak, yüzde 15 daha fazla suya ihtiyacımız olacak. Bugünkü tekniklerle işleri yapmaya devam edersek de tarımdaki verimliliğimiz kıt kaynaklardan dolayı ve özellikle su kaynaklarının azalmasından dolayı en azından tarımda yüzde 10 ile 25 arasında bir düşüş bekleniyor. 2050 faturası bu. Bunun için önemli olan şu bugün yaptığımız tekniklerin, araştırmaların çok ötesinde araştırmalar yaparak daha iyi bir noktaya getirmemiz lazım Ar-Ge faaliyetlerimizi."
"Çiftçimize desteğimiz sürekli olarak devam ediyor
Bakan Pakdemirli, söz konusu zorlukların arasında gıda güvenliğinin çok önemli bir konu olduğunu düşündüğünü belirterek, "Burada bütün öngörüleri dikkate alıyoruz. Yatırım ve Ar-Ge çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yeni politikalar üreterek var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Çiftçimize de sürekli olarak desteğimiz devam ediyor" dedi.
Bakan Pakdemirli, 19 yıldır tarım ve hayvancılığı stratejik bir sektör olarak gördüklerini ifade ederek, "Tarımı günlük siyasi tartışmaların dışında tuttuk. Üreticimizin ve tüketicimizin yanında olmaya devam ediyoruz. İklim değişikliği ve pandemi piyasaları maalesef derinden etkiledi. Tarımsal ürünlerde ve girdilerde küresel bazda çok büyük artışlar oldu. Uluslararası boyutta yaşanan gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda 2021 başında gübre desteklerini yüzde 100, sertifikalı tohum desteklerini hububatta yüzde 88 ile yüzde 166 artırmıştık" dedi.
"2022 yılı için hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteğini yüzde 100 artıracağız"
Yaşanan tüm gelişmelerin karşısında bakanlık olarak önceliklerinin çiftçilerin korunması ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması olduğuna dikkati çeken Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:
"Bu amaçla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteklerini yüzde 25 artırarak ödeyeceğiz. 2022 üretim yılı için de hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceğiz. Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için 16 lira olan gübre desteğini 2021 yılı üretimi için dekara 20 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 32 lira olarak ödüyor olacağız. Diğer ürünlerde ise gübre desteklerini 2021 üretim yılı için dekara 8 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 16 lira olarak ödüyor olacağız. 2022 üretim yılı için sertifikalı tohum kullanım desteğini buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltik için yüzde 50 artışla dekara 24 liraya çıkardık. Bu düzenleme ile son 2 yıllık süreçte buğdayda gübre desteğini tam 4 misli artışmış oluyoruz. Sertifikalı tohum desteğini de yaklaşık 3 misli artırdık. Mazot desteğini de her üretim yılı için maliyetin yüzde 50'sini olacak şekilde ödemeye devam edeceğimizi de bildirmek istiyorum. Her zaman çiftçimizin yanında olduk imkanlar çerçevesinde."
"Çiftçilerimiz ekip biçmeye devam etsin, onların gönülleri ferah olsun"
Üreticilere ve yetiştiricilere seslenerek maliyetlerdeki artıştan endişe etmemeleri gerektiğini söyleyen Bakan Pakdemirli, "Gönüller ferah olsun. Onlar ekip biçmeye devam etsin. Özellikle şunu ifade etmek istiyorum. Son 3 senedir çiftçimize ciddi bir pozitif ayrımcılık yaptık. Bu pozitif ayrımcılık özellikle artan desteklerin yanına doğru, planlanmış, üretici dostu müdahale alım programlarına başladık. Bu programlar hasat öncesi açıklanan ve her zaman üreticimizin maliyetlerinin üzerinde konumlanan ve üreticimizi sürdürülebilir olarak üretime sevk eden bir müdahale alım politikası izledik" diye konuştu.
"Tarımsal üretim bir milli güvenlik meselesidir"
Her zamankinden çok üretime ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Pakdemirli, "Ben burada çiftçilerimize de özellikle seslenmek istiyorum. Daha fazla üretmemiz lazım. Tohumu daha fazla toprakla buluşturmamız lazım. Ahırı, ağılı ve kümesi mutlaka dolu tutuyor olmamız lazım. Tarımsal üretim bir milli güvenlik meselesidir. Ben her zaman bunu söylüyorum. Bunu da günlük siyasetten ari olarak tutmamız lazım. Siyasetin dışında konuşmamız lazım" ifadelerini kullandı.
YORUMLAR