Perakende sektörü 'milli güvenlik' meselesi oldu
İzmir Medya Platformu üyesi gazeteci ve yazarlar ile bir araya gelen EGEPERDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Feyzi Başdaş, son günlerin en tartışmalı konuları gıda fiyatları, stokçuluk ve perakende sektörüne ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
12 Ocak 2022 - 17:34
İzmir Medya Platformu üyesi gazeteci ve yazarlar ile perakende sektöründe yaşanan son gelişmeleri paylaşan Ege Perakendeciler Derneği Başkanı Mehmet Feyzi Başdaş, Platform Başkanı Ahmet Kaplan Moderatörlüğü’nde gerçekleşen buluşmada sektöre ilişkin önemli detaylara yer verdi.
PERAKENDE SEKTÖRÜ BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR
Perakende sektörünün yabancı fonların denetimine girmesinin tehlikeli bir gelişme olacağını vurgulayan Başdaş, “Ulusallarda tekelleşme olabilir. Özellikle dışarıdan birileri gelip bu marketleri ve online satış yapan Pazar yerlerini topluyorsa bu riskli bir gelişmedir. Bunlar fiyatlarda tek başına belirleyici olabilir. Piyasaya hakim olan bu büyük mağazalar yarın fiyat konusunda kendi politikalarını dayatabilirler. Bugün olmasa da gelecekte bunlar bir ülke için büyük tehlikedir” diye konuştu.
Bu duruma örnek olarak Fransa’da yaşanan bir satış olayına dikkat çeken EGEPERDER Başkanı Mehmet Feyzi Başdaş şöyle devam etti:
Geçtiğimiz sene Fransa’nın dünyaca ünlü markası Carrefour Amerikalılara satıldı. Ama Macron bu satışı onaylamadı ve iptal etti. Macron, ‘Carrefor’un paraya ihtiyacı varsa biz destek vereceğiz. Ama yabancılara satılmasına izin veremeyiz. Bu aynı zamanda ülke meselesidir’ dedi. Neden? Çünkü Perakende sektörü bir milli güvenlik meselesidir. Ben bu hareketi çok olumlu buldum. Bende bizim siyasileri ülkemizdeki yerel perakendeye sahip çıkmaya çağırıyorum. Bu sektör yabancıların eline geçmesin. Büyük marketlerin arkasında yabancı fonlar var. Ulusal zincirlerin uluslararası fonların eline geçmesi risklidir. Bu sektör yabancıların eline geçerse ülkemiz büyük sıkıntılar yaşar. Yabancı fonlar ülkemizdeki bu işletmelerin büyük hissedarları, hakim ortakları olmaya başladı. Bazı büyük ulusal marketler ve e ticaret siteleri yabancı fonların denetimine girdi. Ben bunu ülkemiz adına riskli buluyorum” diye konuştu.
“10 sene önce ülkemizde Türkiye’de 180 bin market ve bakkal varken bu sayının 129 binlere kadar düştüğünü kaydeden Mehmet Feyzi Başdaş, Yerel zincirlerin devlete ulusal marketlerden daha fazla katkı sağladığını aynı zamanda bu ülkede üreticiler ile tüketicilerin sigortası konumunda olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
TÜKETİCİ ENFLASYONU YÜZDE 36 İSE BUNU YEREL ZİNCİRLERE BORÇLUYUZ
Bugün üretici enflasyonu yüzde 80 lerde iken tüketici enflasyonu yüzde 36 ise bunu durduran, karşısında duvar gibi duran yerel zincir marketleridir. Zam denildiği zaman en büyük direnişi yerel zincirler olarak biz gösteriyoruz. Oysa biz günah keçisi ilan ediliyoruz.
Bize inandırıcı bir gerekçe ile gelmedikleri sürece zam yapmıyoruz. Ama son aylarda at izi, it izine karışmış durumda. Şu süreçte herkes herkes haklı haksız fiyat güncellemeye gidiyor. Herkeste bir fırsatçılık var. Bu bizim sektörde de var. Ama bizi milyonlarca müşteri sürekli denetlediği için istesek de fırsatçılık yapamayız.
TÜRKİYE’NİN ENFLASYONU, 36 İZMİR’İN ENFLASYONU YÜZDE 32,5
TÜİK’e de verileri bizler veriyoruz. Devletin verileri ile bizim verilerimiz arasında bariz bir fark yok. Devletin Aralık ayında kamuoyuna açıkladığı enflasyon rakamları yüzde 36 iken Ege de bizler birçok ürüne fiyat geçmediğimiz için yüzde 32,5 çıktı. TÜİK’in verilerine baktığınızda İzmir’in verileri daha düşük çıkar. Çünkü İstanbul’a göre İzmir daha uygun çıkar. İstanbul’un maliyetleri daha yüksek olduğu için verileri de İzmir’den yüksek çıkar.
ENFLASYONU KİMSE MARKETÇİLERDEN DAHA İYİ ÖLÇEMEZ
TÜİK İzmir’de geçen yılbaşından bu yana bizden veri alıyor. İzmir’de EGEPERDER üyesi 5 tanınan market zincirinden fiyatlar alıyor. TÜİK’in yılbaşında belirlediği 260 kalem ürüne kod verdik. Hafta da bir olmak üzere ayda 4 kez sisteme bağlanıp veri alıyor.
PİYASAYI BELİRLEYEN STOKÇULAR VAR
Türkiye’de piyasadan ürün toplayan stokçular var. Bunlar piyasadan fabrikalardan hububat, şeker, yağ birçok temel tüketim maddesi toplar. Bunlara parasını da gönderseniz dahi istediğiniz zaman mal alamazsınız. Bunların sektörde güçlü bağlantıları vardır. Bunların sayıları sınırlıdır ama çoğunlukla piyasayı bunlar belirler. Halk arasında stokçu diye tabir edilen bunlar.
YEREL ZİNCİRLER STOKÇULUK YAPAMAZ
Bu stokçuluk muhabbeti çok sıkıcı bir durumdur. Hiçbir market stokçuluk yapamaz. Stokçuluk yapacak gücü de yoktur. Yaklaşık altı bin kalem ürün satıyoruz. İstesek de bu kadar ürünü stoklayacak yer bulamayız. Yeri bulsan dahi o kadar parayı nasıl bulupta bağlayacaksın. Herkesin evinde stok var. Yağda sıkıntı olmadığı halde bir günde 24 adet yağ alanlar oldu. 6 aylık yağ, 6 aylık tuvalet kâğıdı onbeş günde satıldı. Evlerde adeta savaş çıkacakmış gibi stok yapıldı. Yani asıl sorun içimizdeki açgözlüler.
ULUSALLAR TEKELLEŞMENİN HESABINI YAPIYOR
Biz yerel zincirler, ulusal zincir marketlere karşı nasıl ayakta duracağımızın hesabını yapıyoruz. Onlar da tekelleşmenin hesabını yapıyorlar. Biz sürekli bir rekabet içindeyiz. Biz ulusallar ile daha çok fiyat rekabeti, taze meyve-sebze, et ve peynir gibi ürünlerle yapıyoruz. Onlar bu konularda bizim kadar başarılı değiller. Biz yereliz işimizin başındayız. Mesela onlar meyve sebzede bizim kadar tazelik sağlayamıyorlar.
TARLA RAF ARASI FİYAT ORANI
Tarla da 1 TL markette 8 TL efsanesi en çok konuşulan konuların başında geliyor. Bu gerçekleri tam olarak yansıtmıyor. Çünkü kayıt dışı çalışanlar hal kayıt sistemine rüsum vergisini vermemek için ürünleri en alt fiyattan bildiriyorlar. Gerçek fiyatı 3-4 TL olan ürün Devletin kayıtlarına 1 TL diye kaydediliyor. Devletimiz kayıt dışıyla mücadele etmesi gerekiyor.
EN BÜYÜK ZARARI GÖREN FIRSATÇI MARKETLER OLACAKTIR
Müşteriye kendimizi beğendirmek için fiyata ve kaliteye dikkat ediyoruz. Çalışanlarımızın iletişimine dikkat ediyoruz. Evinizden çıktığınızda 10 market çıkıyor karşınıza. Bu nedenle bizde tekelleşme olmaz. 160 bin satış noktası var. 160 bin satış noktasının olduğu yerde tekelleşme olmaz. Yerel market zincirleri açısından bir sıkıntı yok. Biz üyelerimiz açısından bu tarz fırsatçı eylemlere izin vermiyoruz. Gereken uyarıları yaptık, yapıyoruz. Ancak şunu ifade etmek gerekirse fırtına geçtiğinde en büyük zarar gören fırsatçı marketler olacaktır. Ben 25 yıldır marketçilik sektöründeyim. Ticaret yapıyorum. Bu 25 yılda fırsatçılık yapıp batan birçok üretici, distribütör ve marketçi biliyorum.
SİYASET VE MEDYA BİZİ SUÇLUYOR
Ulusal medyada bize hakaretlere varan söylemler var. Bize vicdansızlar diye manşetler atılıyor. Neymiş ürünü altı aylık vadeyle alıp peşin satıyormuşuz. Bu ne dünyada ne de ülkemizde uzun vadeli gıda maddesi satılmaz. Hatta son aylarda parasını önceden göndermediğiniz bazı temel ihtiyaç maddelerini alamıyorsunuz Perakende de en uzun vade 2 aydır. Medyada konuşulan şey dolar 18 TL ‘den düştü. Fiyatlar niye düşmedi. Dolar sadece 2-3 saat 18 TL kaldı. Kaldı ki bizler aralık fiyat listeleriyle ürün almadık. Alsak da satamazdık. Ben ve arkadaşlarım fiyat geçse dahi elimizdeki ürünlerin hepsini eski fiyattan sattık. Ama maalesef yaranamadık. Siyasetçiler popilizm yapıyor. Siyasetçiler biraz sussun ekonomi en geç 1-2 ay içinde rayına oturur.
ET’İN FİYATINI SÜT, SÜT’ÜN FİYATINI DEVLET BELİRLER
Süt’ün fiyatını süt birliği belirliyor, bakanlık da onaylıyor. Süt’e zam geldiği günün ertesi gün süt ürünleri ve et’e zam gelir. Çünkü et’in fiyatını da belirleyen süttür. Süt ucuz olduğunda yetiştirici hayvanlarını keser. Et fiyatları artmaz. Süt’e yüzde 47 zam geldi. Süt’ün fiyatı ne kadar artıyorsa doğal olarak tüm süt ürünleri de artıyor.
ARTAN MALİYETLERE RAĞMEN PERSONEL ÇIKARMAYIZ
Ocak ayında marketler zarar edecek. Asgari ücret, enerji maliyetleri gibi unsurlar başta olmak üzere çeşitli nedenlerle marketler Ocak ayında zarar edecek. Ama biz yerel zincirler olarak artan maliyetlerimize rağmen eleman çıkarmayız. Ülkenin sıkıntıda olduğu bir dönemde herkes elini taşın altına koymuyorsa orada ahlaki değerlerde bir sorun vardır. Böyle zamanlarda herkes ülkeye katkı sağlamak zorundadır.
327 ŞUBE DE 8 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYORUZ
Egeli perakendeciler Derneği olarak Denizli, Uşak, Manisa, Muğla Aydın gibi Ege Bölgesinde 26 üyemiz ve 327 şubemiz var. Mağaza başına 21 kişi istihdam ediliyor. Yaklaşık 8 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyoruz.
İZMİR’DE YEREL ZİNCİRLERİN PAYI YÜZDE 35
İzmir’in yerellere karşı ilgisi daha az. İzmir’de ulusal marketlere karşı yerel zincirlerin payı yüzde 35’dir. Ulusalların payı ise yüzde 65’dir. Ankara ve İstanbul ve birçok büyük şehirde bunun tam tersi. Ege bölgesinde yerellerin payı toplamda 45, Türkiye genelinde ise yerellerin payı yüzde 40 civarında. Bu konuda bizde de hata olabilir. Pazar payı olarak yerel zincirlerde İzmir, Türkiye’nin en zayıf lokasyondır.”
İzmir Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan ise, “Medya olarak önemli sorumlulukları olduğunu belirterek, sektörlerde neler oluyor. Güncel gelişmeleri bizzat haber kaynaklarımızdan dinleyerek, haber kaynakları ile gazetecileri buluşturarak kamuoyunu daha sağlıklı bilgilendirme anlayışı ile hareket ediyoruz. Perakende sektöründe ki güncel konular hakkında EGEPERDER’in sektöre bakışını dinledik” dedi.
PERAKENDE SEKTÖRÜ BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR
Perakende sektörünün yabancı fonların denetimine girmesinin tehlikeli bir gelişme olacağını vurgulayan Başdaş, “Ulusallarda tekelleşme olabilir. Özellikle dışarıdan birileri gelip bu marketleri ve online satış yapan Pazar yerlerini topluyorsa bu riskli bir gelişmedir. Bunlar fiyatlarda tek başına belirleyici olabilir. Piyasaya hakim olan bu büyük mağazalar yarın fiyat konusunda kendi politikalarını dayatabilirler. Bugün olmasa da gelecekte bunlar bir ülke için büyük tehlikedir” diye konuştu.
Bu duruma örnek olarak Fransa’da yaşanan bir satış olayına dikkat çeken EGEPERDER Başkanı Mehmet Feyzi Başdaş şöyle devam etti:
Geçtiğimiz sene Fransa’nın dünyaca ünlü markası Carrefour Amerikalılara satıldı. Ama Macron bu satışı onaylamadı ve iptal etti. Macron, ‘Carrefor’un paraya ihtiyacı varsa biz destek vereceğiz. Ama yabancılara satılmasına izin veremeyiz. Bu aynı zamanda ülke meselesidir’ dedi. Neden? Çünkü Perakende sektörü bir milli güvenlik meselesidir. Ben bu hareketi çok olumlu buldum. Bende bizim siyasileri ülkemizdeki yerel perakendeye sahip çıkmaya çağırıyorum. Bu sektör yabancıların eline geçmesin. Büyük marketlerin arkasında yabancı fonlar var. Ulusal zincirlerin uluslararası fonların eline geçmesi risklidir. Bu sektör yabancıların eline geçerse ülkemiz büyük sıkıntılar yaşar. Yabancı fonlar ülkemizdeki bu işletmelerin büyük hissedarları, hakim ortakları olmaya başladı. Bazı büyük ulusal marketler ve e ticaret siteleri yabancı fonların denetimine girdi. Ben bunu ülkemiz adına riskli buluyorum” diye konuştu.
“10 sene önce ülkemizde Türkiye’de 180 bin market ve bakkal varken bu sayının 129 binlere kadar düştüğünü kaydeden Mehmet Feyzi Başdaş, Yerel zincirlerin devlete ulusal marketlerden daha fazla katkı sağladığını aynı zamanda bu ülkede üreticiler ile tüketicilerin sigortası konumunda olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
TÜKETİCİ ENFLASYONU YÜZDE 36 İSE BUNU YEREL ZİNCİRLERE BORÇLUYUZ
Bugün üretici enflasyonu yüzde 80 lerde iken tüketici enflasyonu yüzde 36 ise bunu durduran, karşısında duvar gibi duran yerel zincir marketleridir. Zam denildiği zaman en büyük direnişi yerel zincirler olarak biz gösteriyoruz. Oysa biz günah keçisi ilan ediliyoruz.
Bize inandırıcı bir gerekçe ile gelmedikleri sürece zam yapmıyoruz. Ama son aylarda at izi, it izine karışmış durumda. Şu süreçte herkes herkes haklı haksız fiyat güncellemeye gidiyor. Herkeste bir fırsatçılık var. Bu bizim sektörde de var. Ama bizi milyonlarca müşteri sürekli denetlediği için istesek de fırsatçılık yapamayız.
TÜRKİYE’NİN ENFLASYONU, 36 İZMİR’İN ENFLASYONU YÜZDE 32,5
TÜİK’e de verileri bizler veriyoruz. Devletin verileri ile bizim verilerimiz arasında bariz bir fark yok. Devletin Aralık ayında kamuoyuna açıkladığı enflasyon rakamları yüzde 36 iken Ege de bizler birçok ürüne fiyat geçmediğimiz için yüzde 32,5 çıktı. TÜİK’in verilerine baktığınızda İzmir’in verileri daha düşük çıkar. Çünkü İstanbul’a göre İzmir daha uygun çıkar. İstanbul’un maliyetleri daha yüksek olduğu için verileri de İzmir’den yüksek çıkar.
ENFLASYONU KİMSE MARKETÇİLERDEN DAHA İYİ ÖLÇEMEZ
TÜİK İzmir’de geçen yılbaşından bu yana bizden veri alıyor. İzmir’de EGEPERDER üyesi 5 tanınan market zincirinden fiyatlar alıyor. TÜİK’in yılbaşında belirlediği 260 kalem ürüne kod verdik. Hafta da bir olmak üzere ayda 4 kez sisteme bağlanıp veri alıyor.
PİYASAYI BELİRLEYEN STOKÇULAR VAR
Türkiye’de piyasadan ürün toplayan stokçular var. Bunlar piyasadan fabrikalardan hububat, şeker, yağ birçok temel tüketim maddesi toplar. Bunlara parasını da gönderseniz dahi istediğiniz zaman mal alamazsınız. Bunların sektörde güçlü bağlantıları vardır. Bunların sayıları sınırlıdır ama çoğunlukla piyasayı bunlar belirler. Halk arasında stokçu diye tabir edilen bunlar.
YEREL ZİNCİRLER STOKÇULUK YAPAMAZ
Bu stokçuluk muhabbeti çok sıkıcı bir durumdur. Hiçbir market stokçuluk yapamaz. Stokçuluk yapacak gücü de yoktur. Yaklaşık altı bin kalem ürün satıyoruz. İstesek de bu kadar ürünü stoklayacak yer bulamayız. Yeri bulsan dahi o kadar parayı nasıl bulupta bağlayacaksın. Herkesin evinde stok var. Yağda sıkıntı olmadığı halde bir günde 24 adet yağ alanlar oldu. 6 aylık yağ, 6 aylık tuvalet kâğıdı onbeş günde satıldı. Evlerde adeta savaş çıkacakmış gibi stok yapıldı. Yani asıl sorun içimizdeki açgözlüler.
ULUSALLAR TEKELLEŞMENİN HESABINI YAPIYOR
Biz yerel zincirler, ulusal zincir marketlere karşı nasıl ayakta duracağımızın hesabını yapıyoruz. Onlar da tekelleşmenin hesabını yapıyorlar. Biz sürekli bir rekabet içindeyiz. Biz ulusallar ile daha çok fiyat rekabeti, taze meyve-sebze, et ve peynir gibi ürünlerle yapıyoruz. Onlar bu konularda bizim kadar başarılı değiller. Biz yereliz işimizin başındayız. Mesela onlar meyve sebzede bizim kadar tazelik sağlayamıyorlar.
TARLA RAF ARASI FİYAT ORANI
Tarla da 1 TL markette 8 TL efsanesi en çok konuşulan konuların başında geliyor. Bu gerçekleri tam olarak yansıtmıyor. Çünkü kayıt dışı çalışanlar hal kayıt sistemine rüsum vergisini vermemek için ürünleri en alt fiyattan bildiriyorlar. Gerçek fiyatı 3-4 TL olan ürün Devletin kayıtlarına 1 TL diye kaydediliyor. Devletimiz kayıt dışıyla mücadele etmesi gerekiyor.
EN BÜYÜK ZARARI GÖREN FIRSATÇI MARKETLER OLACAKTIR
Müşteriye kendimizi beğendirmek için fiyata ve kaliteye dikkat ediyoruz. Çalışanlarımızın iletişimine dikkat ediyoruz. Evinizden çıktığınızda 10 market çıkıyor karşınıza. Bu nedenle bizde tekelleşme olmaz. 160 bin satış noktası var. 160 bin satış noktasının olduğu yerde tekelleşme olmaz. Yerel market zincirleri açısından bir sıkıntı yok. Biz üyelerimiz açısından bu tarz fırsatçı eylemlere izin vermiyoruz. Gereken uyarıları yaptık, yapıyoruz. Ancak şunu ifade etmek gerekirse fırtına geçtiğinde en büyük zarar gören fırsatçı marketler olacaktır. Ben 25 yıldır marketçilik sektöründeyim. Ticaret yapıyorum. Bu 25 yılda fırsatçılık yapıp batan birçok üretici, distribütör ve marketçi biliyorum.
SİYASET VE MEDYA BİZİ SUÇLUYOR
Ulusal medyada bize hakaretlere varan söylemler var. Bize vicdansızlar diye manşetler atılıyor. Neymiş ürünü altı aylık vadeyle alıp peşin satıyormuşuz. Bu ne dünyada ne de ülkemizde uzun vadeli gıda maddesi satılmaz. Hatta son aylarda parasını önceden göndermediğiniz bazı temel ihtiyaç maddelerini alamıyorsunuz Perakende de en uzun vade 2 aydır. Medyada konuşulan şey dolar 18 TL ‘den düştü. Fiyatlar niye düşmedi. Dolar sadece 2-3 saat 18 TL kaldı. Kaldı ki bizler aralık fiyat listeleriyle ürün almadık. Alsak da satamazdık. Ben ve arkadaşlarım fiyat geçse dahi elimizdeki ürünlerin hepsini eski fiyattan sattık. Ama maalesef yaranamadık. Siyasetçiler popilizm yapıyor. Siyasetçiler biraz sussun ekonomi en geç 1-2 ay içinde rayına oturur.
ET’İN FİYATINI SÜT, SÜT’ÜN FİYATINI DEVLET BELİRLER
Süt’ün fiyatını süt birliği belirliyor, bakanlık da onaylıyor. Süt’e zam geldiği günün ertesi gün süt ürünleri ve et’e zam gelir. Çünkü et’in fiyatını da belirleyen süttür. Süt ucuz olduğunda yetiştirici hayvanlarını keser. Et fiyatları artmaz. Süt’e yüzde 47 zam geldi. Süt’ün fiyatı ne kadar artıyorsa doğal olarak tüm süt ürünleri de artıyor.
ARTAN MALİYETLERE RAĞMEN PERSONEL ÇIKARMAYIZ
Ocak ayında marketler zarar edecek. Asgari ücret, enerji maliyetleri gibi unsurlar başta olmak üzere çeşitli nedenlerle marketler Ocak ayında zarar edecek. Ama biz yerel zincirler olarak artan maliyetlerimize rağmen eleman çıkarmayız. Ülkenin sıkıntıda olduğu bir dönemde herkes elini taşın altına koymuyorsa orada ahlaki değerlerde bir sorun vardır. Böyle zamanlarda herkes ülkeye katkı sağlamak zorundadır.
327 ŞUBE DE 8 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYORUZ
Egeli perakendeciler Derneği olarak Denizli, Uşak, Manisa, Muğla Aydın gibi Ege Bölgesinde 26 üyemiz ve 327 şubemiz var. Mağaza başına 21 kişi istihdam ediliyor. Yaklaşık 8 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyoruz.
İZMİR’DE YEREL ZİNCİRLERİN PAYI YÜZDE 35
İzmir’in yerellere karşı ilgisi daha az. İzmir’de ulusal marketlere karşı yerel zincirlerin payı yüzde 35’dir. Ulusalların payı ise yüzde 65’dir. Ankara ve İstanbul ve birçok büyük şehirde bunun tam tersi. Ege bölgesinde yerellerin payı toplamda 45, Türkiye genelinde ise yerellerin payı yüzde 40 civarında. Bu konuda bizde de hata olabilir. Pazar payı olarak yerel zincirlerde İzmir, Türkiye’nin en zayıf lokasyondır.”
İzmir Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan ise, “Medya olarak önemli sorumlulukları olduğunu belirterek, sektörlerde neler oluyor. Güncel gelişmeleri bizzat haber kaynaklarımızdan dinleyerek, haber kaynakları ile gazetecileri buluşturarak kamuoyunu daha sağlıklı bilgilendirme anlayışı ile hareket ediyoruz. Perakende sektöründe ki güncel konular hakkında EGEPERDER’in sektöre bakışını dinledik” dedi.
YORUMLAR