Prostat kanseri, yatağa mahkum etti
İZMİR'de iki yıl önce prostat kanseri teşhisi konulan Nadir Karakalpakoğulları (57) omurilik ve boyun bölgesindeki yayılmanın ardından yüzde 96 yatağa bağımlı hale geldi. "Eskiden atom karınca gibiydim" diyen emekli deniz astsubayı Karakalpakoğulları şimdi ise en büyük yardımcısının eşi olduğunu belirtti.
14 Aralık 2021 - 12:54 - Güncelleme: 14 Aralık 2021 - 12:55
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık Birimi'nden yatak yaraları nedeniyle, evde sağlık hizmeti alan Karakalpakoğulları, prostat kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekerek tüm erkeklere kontrolleri aksatmamalarını önerdi.
İzmir'de yaşayan evli ve iki çocuk babası Nadir Karakalpakoğulları, 2 yıl önce, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanserine yakalandı. 2002 yılında Çanakkale'den İzmir'e tayin olan ve 2009 yılında emeklilik hayatı başlayan Karakalpakoğulları, oldukça hareketli bir yaşam sürerken baş ve bel ağrılarıyla birlikte sıkıntılı bir süreç yaşamaya başladı. Yaklaşık 1 yıl ilaç ve ışın tedavisi gören Karakalpakoğulları'nın omurilik ve boyun bölgesine yayılma oldu. Kanserli hücrelerin sadece kemiklere sirayet ettiğini, diğer organlara sıçramadığını ifade eden Karakalpakoğulları, "Geçen yıl kasım ayında 4 haftada, 3 ameliyat geçirdim. O ameliyatlardan sonra hissiyatım kayboldu. Yüzde 96 yatağa bağımlı hale geldim. Kemiklerde metastaz olduğu için belli aralıklarla kemik iğnesi oluyorum. Ameliyatlar sırasında bası yarası oluştu. Evde bakım hizmetlerini öğrendik. İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık Birimi'ne bağlı ekipler sondaj değişimi, kan, idrar kültürleri gibi uygulamaları hiç sorun yaşamadan yerine getiriyorlar" dedi.
'İNSANLAR KONTROL İÇİN ÜŞENMESİN'
Kanserin yaşamını tamamen değiştirdiğini dile getiren Nadir Karakalpakoğulları, erkeklerin prostat kanserinde erken teşhis edilmeleri için kontrollerini aksatmamaları gerektiğini vurguladı. Muayeneden korktuğu için pişmanlık yaşadığını anlatan Karakalpakoğulları şöyle devam etti:
"Eskiden atom karınca gibiydim. Şu an haftada 2 ya da 3 kez yara bakım hemşirelerinden hizmet alıyoruz. Haftada iki kez fizik çalışmalarımız oluyor. Eğer bu sporu yapmazsam kas erimesi oluşur. Yaraları tedavi ettirmek zorundayım. Hemcinslerime tavsiyem prostatın muayenesi sıkıntılı değil. Ancak toplumumuzun genelinde erkeklerde istenmeyen şekilde muayene söz konusu olduğu ve paylaşılması utanılacak bir durum gibi görüldüğü için bu hastalık çabuk yayılıyor. Baştan fark etmek çok zor. Pişmanlığım çok fazla. İlk muayeneye gittiğimde muayene tarzından etkilenip, durumu reddetmiştim. Çok pişmanım. Ama keşke büyüklerimiz ya da bu hastalığı yaşayan erkekler tarafından bu durum bana anlatılsaydı. Şimdi kol altımdan aşağı maalesef his yok. Ama beynim en azından aktif. Bu şekilde hayatıma devam etmeye çalışıyorum. Mücadele edeceğiz. Uzun bir süreç belki 1, belki 2, belki de 3 yıl. Hissiyatımın geri geleceği ve tekrar eski duruma geleceğim söylendi. Bütün olay sabretmek, dayanmak. Eğer en azından aile hekimliğinde belli periyotlarda sizden istenen kan ve idrar tahlillerini yaptırırsanız emin olun hem sağlık sistemi hem ekonomiye büyük külfetler getiren bu hastalığın baştan önü kesilmiş olur. Keşke insanlar üşenmese de bir çay kahve içmeye, gezmeye gittiği gibi 6 ayda bir aile hekimine gitseler."
'UMUT VARSA HAYAT DEVAM EDİYOR'
Eşi, ev kadını Berrin Karakalpakoğulları (55), 30 yıl aynı yastığa baş koyduklarını belirtip, son iki yılda sıkıntılı bir süreç yaşadıklarını anlattı. Karakalpakoğulları, "İnsan her duruma alışıyor. Ayakta durmak zor ama umut varsa hayat devam ediyor. Çocuklarımın da yardımıyla, doktorların desteği ve inancımızla bu süreci atlattık. Beterin beteri var. Doktorlarımızın söylediklerini yapıyoruz. Beslenmeye dikkat ediyoruz. Sıkıntılarımızın geçeceğini düşünüyoruz. Nadir'in değişimine alıştım. Salgınla mücadele nedeniyle zaten kapanmışlık vardı, hareketlerimiz kısıtlanmıştı. Buna da alıştık. Kimsenin başına gelmesin. Hayattan yine zevk almaya devam ediyoruz. Yatağa bağımlı olmasının dışında hiçbir sıkıntımız yok" diye konuştu.
İzmir'de yaşayan evli ve iki çocuk babası Nadir Karakalpakoğulları, 2 yıl önce, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanserine yakalandı. 2002 yılında Çanakkale'den İzmir'e tayin olan ve 2009 yılında emeklilik hayatı başlayan Karakalpakoğulları, oldukça hareketli bir yaşam sürerken baş ve bel ağrılarıyla birlikte sıkıntılı bir süreç yaşamaya başladı. Yaklaşık 1 yıl ilaç ve ışın tedavisi gören Karakalpakoğulları'nın omurilik ve boyun bölgesine yayılma oldu. Kanserli hücrelerin sadece kemiklere sirayet ettiğini, diğer organlara sıçramadığını ifade eden Karakalpakoğulları, "Geçen yıl kasım ayında 4 haftada, 3 ameliyat geçirdim. O ameliyatlardan sonra hissiyatım kayboldu. Yüzde 96 yatağa bağımlı hale geldim. Kemiklerde metastaz olduğu için belli aralıklarla kemik iğnesi oluyorum. Ameliyatlar sırasında bası yarası oluştu. Evde bakım hizmetlerini öğrendik. İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık Birimi'ne bağlı ekipler sondaj değişimi, kan, idrar kültürleri gibi uygulamaları hiç sorun yaşamadan yerine getiriyorlar" dedi.
'İNSANLAR KONTROL İÇİN ÜŞENMESİN'
Kanserin yaşamını tamamen değiştirdiğini dile getiren Nadir Karakalpakoğulları, erkeklerin prostat kanserinde erken teşhis edilmeleri için kontrollerini aksatmamaları gerektiğini vurguladı. Muayeneden korktuğu için pişmanlık yaşadığını anlatan Karakalpakoğulları şöyle devam etti:
"Eskiden atom karınca gibiydim. Şu an haftada 2 ya da 3 kez yara bakım hemşirelerinden hizmet alıyoruz. Haftada iki kez fizik çalışmalarımız oluyor. Eğer bu sporu yapmazsam kas erimesi oluşur. Yaraları tedavi ettirmek zorundayım. Hemcinslerime tavsiyem prostatın muayenesi sıkıntılı değil. Ancak toplumumuzun genelinde erkeklerde istenmeyen şekilde muayene söz konusu olduğu ve paylaşılması utanılacak bir durum gibi görüldüğü için bu hastalık çabuk yayılıyor. Baştan fark etmek çok zor. Pişmanlığım çok fazla. İlk muayeneye gittiğimde muayene tarzından etkilenip, durumu reddetmiştim. Çok pişmanım. Ama keşke büyüklerimiz ya da bu hastalığı yaşayan erkekler tarafından bu durum bana anlatılsaydı. Şimdi kol altımdan aşağı maalesef his yok. Ama beynim en azından aktif. Bu şekilde hayatıma devam etmeye çalışıyorum. Mücadele edeceğiz. Uzun bir süreç belki 1, belki 2, belki de 3 yıl. Hissiyatımın geri geleceği ve tekrar eski duruma geleceğim söylendi. Bütün olay sabretmek, dayanmak. Eğer en azından aile hekimliğinde belli periyotlarda sizden istenen kan ve idrar tahlillerini yaptırırsanız emin olun hem sağlık sistemi hem ekonomiye büyük külfetler getiren bu hastalığın baştan önü kesilmiş olur. Keşke insanlar üşenmese de bir çay kahve içmeye, gezmeye gittiği gibi 6 ayda bir aile hekimine gitseler."
'UMUT VARSA HAYAT DEVAM EDİYOR'
Eşi, ev kadını Berrin Karakalpakoğulları (55), 30 yıl aynı yastığa baş koyduklarını belirtip, son iki yılda sıkıntılı bir süreç yaşadıklarını anlattı. Karakalpakoğulları, "İnsan her duruma alışıyor. Ayakta durmak zor ama umut varsa hayat devam ediyor. Çocuklarımın da yardımıyla, doktorların desteği ve inancımızla bu süreci atlattık. Beterin beteri var. Doktorlarımızın söylediklerini yapıyoruz. Beslenmeye dikkat ediyoruz. Sıkıntılarımızın geçeceğini düşünüyoruz. Nadir'in değişimine alıştım. Salgınla mücadele nedeniyle zaten kapanmışlık vardı, hareketlerimiz kısıtlanmıştı. Buna da alıştık. Kimsenin başına gelmesin. Hayattan yine zevk almaya devam ediyoruz. Yatağa bağımlı olmasının dışında hiçbir sıkıntımız yok" diye konuştu.
YORUMLAR