Şair Dilek Özkan'la 'Birkaç Porsiyon Hayat'

    Neslihan Perşembe, Şair Dilek Özkan ile "Birkaç Porsiyon Hayat" isimli kitabı üzerine bir söyleşi yaptı

    Şair Dilek Özkan'la 'Birkaç Porsiyon Hayat'
    14 Ağustos 2019 - 14:16 - Güncelleme: 24 Ağustos 2019 - 15:29

    “Sultan Kebabı”, “Aşure”, “Analı Kızlı”, “Meyhane Pilavı”, “Türlü”, “İmam Bayıldı”, “Fasulye”, “Kısır”, “Kadınbudu”, “Mücver”, “Kalburabastı” gibi adların bir yemek kitabında olduğunu düşünürsünüz değil mi? Oysaki bu adlar bir şiir kitabında yer alıyor. İzmir’de yaşayan şair Dilek Özkan, ikinci şiir kitabı ‘Birkaç Porsiyon Hayat’ta, yemeklerden yola çıkarak insanı, toplumu, dünyayı, hayatı samimi, yaratıcı imgelerle anlatıyor. Böyle deneysel şiirlerin, bir kitabın bütününü oluşturmasının da ilk olduğunu belirterek, “İnsana ve hayata bir tencereden, kepçeden, çataldan, bıçaktan da bakılabilir” diyor. İlk kitabı öncesinde şiirleri birçok dergide yayınlanan, yayınlanmakta olan Dilek Özkan ile Kaos Çocuk Parkı Yayınları tarafından yayınlanan ikinci şiir kitabı ‘Birkaç Porsiyon Hayat’ üzerine konuştuk.

    kitap-kapak.jpg

    - “...hadi biraz uyumlu... uyumsuz olsun biraz/yaşamak biraz da böyle değil mi zaten/bir hayır duasıyla kurtulur belki her şey/dağıtalım süslü aşureyi dağa, taşa, kurda, kuşa...” dizeleriyle biten ‘Aşure’ şiirinizde İzmir’in renkli bir mahallesinden yola çıkarak kadını, erkeğiyle toplumumuzdaki farklı insanları anlatıyorsunuz. Tıpkı farklı malzemelerin katıldığı bir aşure gibi. Bu aynı zamanda bir dayanışma değil mi?

    Evet aşurenin öyle bir özelliği vardır. Dualarla hayır yapılır. Bir dayanışmadır. Türk toplumunda önemlidir. Dediğiniz gibi ‘Aşure’ şiirini bakkalından, kapı önünde oturan kadınlarına kadar İzmir’in Tepecik’teki bir mahalleyi düşünerek yazdım. Örneğin nohutlar; bıçkın delikanlıyı, karanfil; evde kalmış kızı çağrıştırıyor. Aşure bu şekilde ruh buldu.

    - ‘Türlü’ adlı şiirinizin “...hangi tencereyi alsam kulpunda afrika/hangi kaşığın ağzında biberleri doğrasam/acı bir hüzün eklenir çürümüş çağa...” dizeleri gibi yemeklerin seçimi ve insanla, toplumla olan bağını nasıl oluşturdunuz?

    Hayatımda mutfak çok önemli bir yer tutuyor. Ülkemizde tüm kadınların hayatında mutfak işleri vazgeçilmezdir. Dışarda yeme kültürümüz çok yaygın değil. Dışardan eve sipariş verme son zamanlarda yeni yeni oluştu. Kendimi mutfakta hep şiir ve yemekle iç içe buldum. Bir yandan şiirler okurum diğer yandan yemek yaparım. Yemek yaparken aklımda hep bir şiir vardır. 10 yıllık bir çalışmayı kapsayan ‘Birkaç Porsiyon Hayat’ adlı kitabımı önce hikaye şeklinde oluşturdum. Şiire dönüştürğümde de her şiiri yedi sekiz kere yazdım. Toplumumuzun, dünyamızın acıları, savaşları, açlığı, tutunamayanları, aşkları, tarihi, kısacası varoluşun vazgeçilmez parçalarını şiirlerimle buluşturdum. ‘Sultan Kebabı’adlı şiirimde şöyle iki dizem söylediklerimi daha anlaşılır kılacaktır:...yufkaları aç dedi annem afrinli çocuklar hatırına/doldur dünyanın tasını incinmiş sularla/üzerimize yapışmış kederlerden kaygılı hayat/kadınların ellerine kıymalı harç değil, tarih yazıldı.../feracesinde kanlar...”

    - Şiirle ilk bağınız nasıl başladı?

    Yedi, sekiz yaşlarındaydım. Bir çöp tenekesinin yakınından geçerken yanında duran çuvalı fark ettim. Çuvaldan sarkan kitaplar vardı. Sarkan kitaplardan birini aldım. Aziz Nesin’in kitabıydı. Diğer aldığım kitap Yunus Emre’nindi. O kitapları eve getirdim. Temizleyip köşeme yerleştirdim. Yunus Emre’nin kitabına hayran oldum. Şiir okumaya da, ezberlemeye de böyle başladım. Beni çok etkiledi.

    - “gün ortasıydı, alışverişti, yemekti/ocağı gülen bir mutfak/çocukların masası, örtünün hemen altı/hayat sessizce açılan bir kapıydı akşama...” ‘Sevgilenmek’ adlı şiirinizdeki gibi kadınlar dizelerinizde yer alıyor. Mutfak ve yemekten yola çıkarak kitabınızı yazmış olmanızda da bir kadın ve anne olmanız etken mi?

    Evet etken. Kadın vardır mutlaka şiirlerimde çünkü hayatın içinde hatta dışında da öyle... Çalışmadığım dönemlerde de mutfakta geçen zamanlarım çok oldu. Dediğiniz gibi bir anneyim de. Üç çocuk büyüttüm. O dönemlerde okumayı, yazmayı bırakmadım.

    - Yemeklerden yola çıkarak insanın ve toplumun anlatıldığı başka bir kitap var mı?

    Tek tek şiirler olmuş ama bir şairin yazdığı kitap olmamış.

    - Mühür Yayınları tarafından yayınlanan ‘Bir Uçurum İçe’ adlı kitabınızda da hayatla bir düello var, direniş var. ‘Bir Porsiyon Hayat’ adlı kitabınızda da... İki kitap arasındaki köprüyü başka nasıl kurdunuz?

    Bu köprüyü imgelerimle kurdum. ‘Bir Uçurum İçe’de de imgesel bir dil kullandım. Şiirin olmazsa olmazı mecaz, imge. Savaş ve direniş, benimle hayat arasında çocukluğumdan bu yana oldu. Hiçbir zaman da yenilmedim. Bu gücü, insan ve toplumsal yapıyla bağdaştırarak şiirleri, kitabı yarattım.

    - Ufukta yeni bir kitap var mı? Varsa yine deneysel bir çalışma olacak mı?

    Evet var. Yeni bir dosyam var. Bitmek üzere. Deneysel değil tamamen lirik şiirlerden oluşuyor. Yine de deneysel çalışmalarım sürecek. Çünkü şiiri arıyorum. Nerelerde olduğuna bakıyorum. Köpeğim ya da bir kedi, bana şiir gibi bakıyor. Aragon, “İnsanın görülmemiş derecede küçümsendiği ve çaptan düşürüldüğü günümüzde, kişinin en ivedi ve en soylu görevi olayları şarkılaştırmak olmalı” demiş. Ben de hayatı; şiirleştirmek gerektiğini düşünüyorum. İnsana ve hayata bir tencereden, kepçeden, çataldan, bıçaktan da bakılabilir. Pişirdiğimiz yemekler de bu anlamda bizim soyo-ekonomik yapımızı gösteriyor.

    SULTAN KEBABI - Dilek Özkan

    malzemeler/
    1 gr ego
    2 kaşık incinmiş su
    1 fincan kaygılı hayat
    10 gr dünyanın kavruk ateşi
    ve alabildiğine kül çığlığı

    şimdi biz varız,
    şurada küp küp soğanlar, biberler
    egolu ocağın aydınlattığı yerdeyiz
    tencereye dökülüyor şımarık zeytinyağı

    her şey orada başladı
    tencerenin karaydı göğsü
    sancısını bir kepçeye akıttı mutfak
    unutulmadı korkak karanlığın içinde
    ürkek bakan baharatlar, tuzlar
    çekip kuyusundan suyunu, kavrulmaya durdu kıyma

    yufkaları aç dedi annem afrinli çocuklar hatırına
    doldur dünyanın tasını incinmiş sularla
    üzerimize yapışmış kederlerden kaygılı hayat
    kadınların ellerine kıymalı harç değil, tarih yazıldı...
    feracesinde kanlar

    sarıldık yine umuduna dünyanın
    kavruk ateşinde pişsin diye yufkalar
    hangi rüyalarda sultan kebabı yer çocuklar, hadi söyle
    unutma, küllerin de çığlıkları var...

    (Birkaç Porsiyon Hayat, Kaos Çocuk Parkı Kitapları)


    YORUMLAR

    • 0 Yorum