Savcı ve polis oldukları yalanıyla milyonluk vurgun
Kendilerini savcı ve polis olarak tanıtarak, mal varlıklarının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne aktarıldığı yalanıyla 11 kişiyi dolandırdığı ve milyonluk vurgun yaptığı iddia edilen 5'i tutuklu 15 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İddianamede, şüphelilerin 5 ayrı suçtan 161 yıla kadar hapsi istendi.
01 Kasım 2021 - 11:02 - Güncelleme: 01 Kasım 2021 - 11:06
Telefonla aradıkları kişilere kendilerini polis ve savcı olarak tanıtıp, malvarlıklarının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne aktarılacağı yalanıyla, çoğunluğunun kadın ve yaşlı olduğu 11 kişiyi dolandırdıkları iddia edilen 5'i tutuklu 15 şüpheli hakkında soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüphelilerin, Şanlıurfa Akçakale'de yaşayan örgüt lideri Mustafa G.'nin talimatlarıyla mağdurları tespit edip, çoğunluğu kadın ve yaşlı kişileri telefon ile aradıkları, kendilerini polis, savcı gibi tanıtarak mağdurları, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ve diğer terör örgütleri ile bağlantıları olduğundan bahisle korkutarak, sonrasında hukuki yaptırımlardan kurtarabilecekleri vaadiyle para, döviz, altın gibi ziynet eşyaları, hatta sahip oldukları taşınmaz mallarını sattırmak suretiyle dolandırdıkları aktarıldı.
Milyonluk vurgun yaptıkları ortaya çıktı
İddianamede, şüphelilerin, müştekilerden toplamda 850 bin TL, 489 bin dolar, 33 bin 300 Euro, Cartier saat, Rolex saat, Vecheron Constantin saat, iki gerdanlık, 105 tam altın, 75 cumhuriyet altını, 80 bilezik, 2 Adana burması altın bilezik, 1 tekli altın kelepçe, 1 çiftli altın kelepçe, 1 dörtlü altın kelepçe, yaklaşık 2 metre baklava dilimli altın zincir, altın zincire takılı 4 yarım altın 3 tam altın, çeşitli ebatlarda 4 inci kolye, 1 kenarları elmas ortası yakut kolye, 2 küpe, 1 sarı renkli broşlu çok sayıda inci dizisinden oluşan kolye, 36 Ata lira, 1 altın zincirli beşi bir yerde, 1 altın bilezik, 1 çeyrek altın ve 1 gram çaldıkları anlatıldı.
Nüfusu yoğun illere iki yardımcı görevlendirildi
Şüphelilerin, aradıkları telefonları açık hatlı olarak tabir edilen ve özellikle Türkiye'de yaşayan Suriye uyruklu kişiler üzerine alınan GSM hatlarını kullandıklarının belirtildiği iddianamede, diksiyonu düzgün ve telefonda mağdurlarla konuşabilecek şüphelilerin tercih edildiği kaydedildi. Örgütün yapılanmasına ilişkin bilgilerin yer aldığı iddianamede, her il için en az bir yardımcının görevlendirildiği, bazı durumlarda birden fazla yardımcının olabildiği, bu durumun İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi nüfusun yoğun olduğu illerde uygulandığı ve lider yardımcılarının da kendileri ile çalışabilecek örgüt elemanlarını tespit ettikleri aktarıldı.
Mağdurlara yanıltıcı bilgiler verildiği vurgulandı
Şüphelilerin eylemlerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı iddianamede, mağdurları arayarak onların bulunduğu yerleşim yerinde bir kuyumcu ismi verdikleri, o kuyumcuda hırsızlık olduğu, çalınan para ve altınların hırsızlar tarafından mağdurun evine saklandığı, bu hırsızların bir kısmının yakalandığı, ayrıca bu kişilerin FETÖ/PDY silahlı örgütü ile bağlantılı oldukları, diğer şüphelilerin yakalanabilmesi için sivil bir polisin gönderileceği, hırsızlık ürünü olan ve mağdurlara ait olan altının ayırt edilebilmesi için öncelikle evdeki para ve altınların resimlerinin çekilip gönderilmesi, sonrasında ise gelecek olan sivil polise bunların teslim edilmesi gerektiği yönünde yanıltıcı bilgiler verdiği vurgulandı. İddianamede, şüphelilerin mağdurlara, örgütün bankalarda bağlantılarının olduğu, piyasaya sahte para sürdükleri, mağdurların bankadaki paralarını da FETÖ/PDY terör örgütüne aktaracaklarını, bu nedenle paraların çekilmesi gerektiği, yapılanın çok gizli bir operasyon olduğu, durumun açığa çıkması durumunda kendilerinin hapse gireceğini söylediği belirtildi.
Mağdurlara psikolojik baskı yapıldığı aktarıldı
Mağdurlara psikolojik baskı yapıldığının kaydedildiği iddianamede, inanmayan mağdurların 155'i arayarak verilen isim ve sicil numarasını kontrol ettirmelerinin istenildiği, sonrasında mağdurların aramalarının, örgüt içerisindeki bazı şüphelilerin kullandığı telefonlara yönlendirildiği, mağdurların polis konuştuğunu zannettiği ancak örgüt üyesi şüphelilerle konuştuğu, inanmayan mağdurlar olduğunda, mağdurun yakınlarından birinin an itibariyle emniyette olduğunu ve aileleri ile yürütülen operasyonunun güvenliğinin tehlikeye atılmaması gerektiğini söyledikleri öne sürüldü.
Mağdurların Şanlıurfa'ya gitmesinin sağlandığı anlatıldı
İddianamede, değerli eşyaların mağdurlar tarafından evlerinden çıkarılması sağlandıktan sonra saha elemanı olarak tabir edilen bir kısım şüphelilerin, kamera açıları içerisinde yer almayan metruk yerler, çöp kutuları, cami bahçeleri, park içleri, mezarlıklar ve sokak araları gibi yerlerde para ve altınları aldıkları aktarıldı. Mağdurların bazen paralarla birlikte uçağa bindirildiğinin anlatıldığı iddianamede, örgütün yoğun yapılanmasının bulunduğu Şanlıurfa'ya getirildiği ve bir yere paranın bıraktırılmasının sağlandığı vurgulandı. Mağdurlardan alınan değerli eşyaların çoğunlukla Şanlıurfa Akçakale'ye götürülmek üzere örgüt mensuplarınca alındığının belirtildiği iddianamede, örgütle hareket eden kuyumcu, döviz bürosu gibi iş yerleri tarafından paraların piyasaya sürülüp aklandığı, sonrasında hiyerarşi doğrultusunda paylaşıldığı kaydedildi.
Parola: "15 Temmuz"
Örgüt üyelerince gerçekleştirilen 14 eylemin anlatıldığı iddianamede, bir müştekinin 12 bin 850 doları polis olduğunu düşündüğü kişiye parola olarak '15 Temmuz' demesi üzerine teslim ettiği, müştekinin konuştuğu kişilerin dolandırıcı olabileceği ihtimaline karşı parayı teslim etmeden önce emniyeti arayarak ihbarda bulunduğu ve şüphelinin müştekiye ait paralarla yakalandığı belirtildi. İddianamede, şüphelilerin üzerilerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri ancak deliller doğrultusunda suçtan kurtulmaya yönelik ifade verdiklerinin anlaşıldığı aktarıldı.
161 yıla kadar hapis istemi
Savcılıkça hazırlanan iddianamede, şüphelilerin, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, üye olmak, yardım etmek', 'nitelikli dolandırıcılık' ve 'suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama' suçlarından 2 yıldan ile 161 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianame, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
Milyonluk vurgun yaptıkları ortaya çıktı
İddianamede, şüphelilerin, müştekilerden toplamda 850 bin TL, 489 bin dolar, 33 bin 300 Euro, Cartier saat, Rolex saat, Vecheron Constantin saat, iki gerdanlık, 105 tam altın, 75 cumhuriyet altını, 80 bilezik, 2 Adana burması altın bilezik, 1 tekli altın kelepçe, 1 çiftli altın kelepçe, 1 dörtlü altın kelepçe, yaklaşık 2 metre baklava dilimli altın zincir, altın zincire takılı 4 yarım altın 3 tam altın, çeşitli ebatlarda 4 inci kolye, 1 kenarları elmas ortası yakut kolye, 2 küpe, 1 sarı renkli broşlu çok sayıda inci dizisinden oluşan kolye, 36 Ata lira, 1 altın zincirli beşi bir yerde, 1 altın bilezik, 1 çeyrek altın ve 1 gram çaldıkları anlatıldı.
Nüfusu yoğun illere iki yardımcı görevlendirildi
Şüphelilerin, aradıkları telefonları açık hatlı olarak tabir edilen ve özellikle Türkiye'de yaşayan Suriye uyruklu kişiler üzerine alınan GSM hatlarını kullandıklarının belirtildiği iddianamede, diksiyonu düzgün ve telefonda mağdurlarla konuşabilecek şüphelilerin tercih edildiği kaydedildi. Örgütün yapılanmasına ilişkin bilgilerin yer aldığı iddianamede, her il için en az bir yardımcının görevlendirildiği, bazı durumlarda birden fazla yardımcının olabildiği, bu durumun İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi nüfusun yoğun olduğu illerde uygulandığı ve lider yardımcılarının da kendileri ile çalışabilecek örgüt elemanlarını tespit ettikleri aktarıldı.
Mağdurlara yanıltıcı bilgiler verildiği vurgulandı
Şüphelilerin eylemlerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı iddianamede, mağdurları arayarak onların bulunduğu yerleşim yerinde bir kuyumcu ismi verdikleri, o kuyumcuda hırsızlık olduğu, çalınan para ve altınların hırsızlar tarafından mağdurun evine saklandığı, bu hırsızların bir kısmının yakalandığı, ayrıca bu kişilerin FETÖ/PDY silahlı örgütü ile bağlantılı oldukları, diğer şüphelilerin yakalanabilmesi için sivil bir polisin gönderileceği, hırsızlık ürünü olan ve mağdurlara ait olan altının ayırt edilebilmesi için öncelikle evdeki para ve altınların resimlerinin çekilip gönderilmesi, sonrasında ise gelecek olan sivil polise bunların teslim edilmesi gerektiği yönünde yanıltıcı bilgiler verdiği vurgulandı. İddianamede, şüphelilerin mağdurlara, örgütün bankalarda bağlantılarının olduğu, piyasaya sahte para sürdükleri, mağdurların bankadaki paralarını da FETÖ/PDY terör örgütüne aktaracaklarını, bu nedenle paraların çekilmesi gerektiği, yapılanın çok gizli bir operasyon olduğu, durumun açığa çıkması durumunda kendilerinin hapse gireceğini söylediği belirtildi.
Mağdurlara psikolojik baskı yapıldığı aktarıldı
Mağdurlara psikolojik baskı yapıldığının kaydedildiği iddianamede, inanmayan mağdurların 155'i arayarak verilen isim ve sicil numarasını kontrol ettirmelerinin istenildiği, sonrasında mağdurların aramalarının, örgüt içerisindeki bazı şüphelilerin kullandığı telefonlara yönlendirildiği, mağdurların polis konuştuğunu zannettiği ancak örgüt üyesi şüphelilerle konuştuğu, inanmayan mağdurlar olduğunda, mağdurun yakınlarından birinin an itibariyle emniyette olduğunu ve aileleri ile yürütülen operasyonunun güvenliğinin tehlikeye atılmaması gerektiğini söyledikleri öne sürüldü.
Mağdurların Şanlıurfa'ya gitmesinin sağlandığı anlatıldı
İddianamede, değerli eşyaların mağdurlar tarafından evlerinden çıkarılması sağlandıktan sonra saha elemanı olarak tabir edilen bir kısım şüphelilerin, kamera açıları içerisinde yer almayan metruk yerler, çöp kutuları, cami bahçeleri, park içleri, mezarlıklar ve sokak araları gibi yerlerde para ve altınları aldıkları aktarıldı. Mağdurların bazen paralarla birlikte uçağa bindirildiğinin anlatıldığı iddianamede, örgütün yoğun yapılanmasının bulunduğu Şanlıurfa'ya getirildiği ve bir yere paranın bıraktırılmasının sağlandığı vurgulandı. Mağdurlardan alınan değerli eşyaların çoğunlukla Şanlıurfa Akçakale'ye götürülmek üzere örgüt mensuplarınca alındığının belirtildiği iddianamede, örgütle hareket eden kuyumcu, döviz bürosu gibi iş yerleri tarafından paraların piyasaya sürülüp aklandığı, sonrasında hiyerarşi doğrultusunda paylaşıldığı kaydedildi.
Parola: "15 Temmuz"
Örgüt üyelerince gerçekleştirilen 14 eylemin anlatıldığı iddianamede, bir müştekinin 12 bin 850 doları polis olduğunu düşündüğü kişiye parola olarak '15 Temmuz' demesi üzerine teslim ettiği, müştekinin konuştuğu kişilerin dolandırıcı olabileceği ihtimaline karşı parayı teslim etmeden önce emniyeti arayarak ihbarda bulunduğu ve şüphelinin müştekiye ait paralarla yakalandığı belirtildi. İddianamede, şüphelilerin üzerilerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri ancak deliller doğrultusunda suçtan kurtulmaya yönelik ifade verdiklerinin anlaşıldığı aktarıldı.
161 yıla kadar hapis istemi
Savcılıkça hazırlanan iddianamede, şüphelilerin, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, üye olmak, yardım etmek', 'nitelikli dolandırıcılık' ve 'suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama' suçlarından 2 yıldan ile 161 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianame, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
YORUMLAR