Sürdürülebilir tarım, pandemide kilit rol oynadı
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, "İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak için İzmir kentinde 81 yıldır faaliyet gösteren Ege İhracatçı Birlikleri olarak, Ege Bölgesinin sürdürülebilir üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya göstermek için öncü olmamız gerektiğine inanıyoruz" dedi.
06 Mart 2021 - 13:05 - Güncelleme: 06 Mart 2021 - 13:06
Ege İhracatçı Birliklerinin (EİB) düzenlediği webinarda Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, Migros Ticaret A.Ş. Ürün Güvenliği ve Çevre Yönetimi Grup Müdürü Serpil Ürek ve Migros Ticaret A.Ş. İyi Tarım Uygulamaları Kalite Yöneticisi Mesut Öztürk perakende sektöründe gıda güvenliği ve sürdürülebilirlikle ilgili kriterleri, iyi tarım uygulamalarını, tarımda sürdürülebilirlik için yapılması gerekenleri konuştu. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, "İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak için İzmir kentinde 81 yıldır faaliyet gösteren Ege İhracatçı Birlikleri olarak, Ege Bölgesinin sürdürülebilir üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya göstermek için öncü olmamız gerektiğine inanıyoruz. Biz, bünyesinde 7 tarım birliği bulunan Ege İhracatçı Birlikleri olarak henüz şartlar değişmemişken, ihracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmayı hedefleyerek kurum içi strateji geliştirme çalışmalarında 2020 yılını 'Sürdürülebilirlik Yılı' olarak ilan etmiştik" dedi.
Yeşil Mutabakat Türkiye için sürdürülebilir kalkınmada yeni bir fırsat
Ege İhracatçı Birliklerinde sürdürülebilirlik çalışma grubunun kurulduğundan bahseden Celep, Avrupa Birliğinin (AB) Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yeni karbon vergisi düzenlemesine de değindi. Celp, "Kurumumuza ve üyelerimize yönelik çalışmalar devam ederken Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat konulu iki webinar yaptık. Yeşil Mutabakat, AB'nin 2050'ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi ve kimsenin ve hiçbir bölgenin geride bırakılmaması temel hedeflerini içeren yeni büyüme stratejisidir. Yani mutabakat, emisyonları azaltırken iş imkanları sağlayacak ve yaşam kalitesini artıracaktır. Tanımlanan hedefler kapsamında bu büyüme stratejisi; temiz enerji, sürdürülebilir sanayi, inşaat ve renovasyon, tarladan sofraya, kirliliğin ortadan kaldırılması, sürdürülebilir hareketlilik ve biyoçeşitlilik olmak üzere 7 politika alanı altında kurgulanmıştır" diye konuştu.
"Döngünün bir diğer çıktısı sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması"
Celep, şöyle devam etti: "Tüm paydaşların iş birliği ile yapmaya özen gösteriyor, bilimsel çalışmaların yanı sıra dış pazarlara yönelik tanıtım projeleri yürütüyor, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip edip üyelerimizi ve üreticilerimizi bilgilendiriyoruz. Yaptığımız çalışmaların temel amacı; ürünlerimizin kalitesini ve insan sağlığına uygunluk seviyesini daha da artırmak, geleneksel ürünlerimizi günümüz gıda trendleriyle uyumlu küçük ambalajlarda, sağlıklı, doğal ve organik konseptleriyle pazarlayarak daha fazla katma değer sağlamak, ihracatımızı miktar ve değer olarak artırmak, pazar çeşitliliği sağlamak. Bu döngünün bir diğer çıktısı ise sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması."
"Türkiye'nin gıda ihracatı stratejisini kriz şartları altında bile avantaja çevirebildik"
Bu çerçevede yapılan çalışmalardan bir diğerinin ise Dikili, Bayındır, Kınık ve Bergama gibi Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgelerinin oluşturulması olduğuna değinen Celep sözlerini şöyle tamamladı: "Bu sayesinde yıllık 5 milyar dolar seviyesindeki tarım ürünleri ihracatımızın orta vadede 10 milyar dolara çıkacağını öngörüyoruz. Türkiye'nin coğrafi zenginliğini iyi değerlendirmek, tüm paydaşların katılımıyla ortak akıl çerçevesinde oluşturulacak politikalarla geleceği şekillendirmek vizyonumuz olmalı. Bunun için herkes taşın altına elini koymalı. Ege Bölgesinde büyük tarımsal potansiyelin olduğu bir gerçek. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini bir yana bıraktığımızda, tarım ülkesi olan Türkiye'nin gıda ihracatı konusundaki stratejisini yaşanan kriz şartları altında bile avantaja çevirebildik."
"Üretimin her aşaması kontrol altında"
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık ise güvenilir gıda temini için hayata geçirilen iyi tarım uygulamalarının tarımsal üretimin her aşamada kontrolünü ve sertifikalandırılmasını sağladığını anlattı. Balık, "İyi tarım uygulamaları; çevre sağlığı yanında doğal kaynakların korunması, ayrıca tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanmasını hedefliyor. Sürdürülebilir gıda değer zincirinin nihai hedefi, hem mevcut hem de gelecek nesiller için toplumun refahında geniş tabanlı bir iyileşmeye önemli ölçüde katkıda bulunmak. Tarladan çatala kadar kontrollü gıda üretimine ulaşmada, çevresel risklerin değerlendirildiği, üretimin her aşamasının kontrollü olarak yapıldığı iyi tarım ürünlerinin nihai tüketiciye ulaşmasında üretici ve tüketiciyi buluşturan aracı işletmelerin önemi çok büyük" sözlerine yer verdi.
"Ürün çeşitliliği ve ihraç ürünlerinin sezonunu uzatırsak yeni pazarlar açılır"
Sürdürülebilir gıda arzı sağlamak için Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğinin yaptığı çalışmalardan bahseden Cengiz Balık, "Ürün çeşitliliği ve ihraç ürünlerinin sezonunu uzatmak yaş meyve sebze sektörü için çok önemli bir konu. Örneğin Ülkemizde 1.5-2 ay olan kiraz sezonunu 3 aya çıkarabildiğimizde üyelerimiz için birçok yeni pazarın açılabileceğini düşünüyorum. Bunun için ihracata dayalı çeşitlerin araştırılmasında Araştırma Enstitülerine büyük iş düşüyor. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü yakın zamanda erkenci kiraz ıslah çalışması başlatıyor, biz de bu projeyi hem yakından takip ediyoruz hem de destekliyoruz. Bunun yanında bölgemizde Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi faaliyetine başlıyor. Bu proje birçok meyvenin örtü altı üretimine de olanak sağlayan bir proje ve bu projenin de ülkemiz ürün çeşitliliğine fayda sağlayacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.
"Hem çiftçi hem tüketici bilinçlendirilmeli"
Cengiz Balık; atık yönetimi, atıkların geri dönüştürülerek yeniden kullanımı gibi çevresel anlamda da sürdürülebilirliği destekleyecek ve bu anlamda hem çiftçiyi hem de tüketiciyi bilinçlendirecek çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi. Balık, "Maalesef birçok ürünümüzde hasat sırasında yüzde 30-35'lere varan oranlarda kayıplar yaşıyoruz. Üreticilere her aşamada ve hasada yönelik bilgilendirme yapılması gerekiyor. Bu konudaki farkındalık son dönemde oluştu, bu da sevindirici bir gelişme. İsrafın ve kayıpların önlenmesi amaçlı proje çağrıları artmaya başladı, kurum ve kuruluşların konuya ilgisi ve farkındalığı gözle görülür bir şekilde arttı. Bizim de Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak bu alanda desteklediğimiz projeler var. Bu konuda teknolojiyi yanımıza almak önemli, ama asıl önemli olan eğitim ve bilinçlendirme. Üretimin yoğun olduğu her ilde bu konuda farkındalığı ön plana çıkaran projeler oluşturulup her kesime yönelik yürütülmesi halinde inanın ülkemize ve dolayısıyla ekonomiye katkısı olacaktır" dedi.
Gıda güvenliği için 'Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz' projesi
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğinin 2021 yılında gıda güvenliğine dikkati çekmek amacıyla 'Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz' isimli projeyi hayata geçireceğini açıklayan Cengiz Balık sözlerini şöyle noktaladı: "Proje, ihracat miktarının yoğun olduğu çekirdeksiz sofralık üzüm, kiraz, nar, şeftali, mandalina, çilek, domates, hıyar ve asma yaprağı ürünlerinin kalitesini artırmaya yönelik. Bu ürünlerin, üretiminin yoğun olarak gerçekleştiği bölgelerden belirli sayılarda numune toplayarak akredite olmuş laboratuvarlarda analizlerini gerçekleştirileceğiz. Bu sonuçlara göre en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği ve Rusya yanında 83 milyon vatandaşımızın sağlığı için istenilen MRL değerlerinin sağlanmasında başarı ve sağlıklı gıda arzı sağlanacak, hem üreticilerimiz hem de ihracatçılarımız daha bilinçli hale gelecek."
Yeşil Mutabakat Türkiye için sürdürülebilir kalkınmada yeni bir fırsat
Ege İhracatçı Birliklerinde sürdürülebilirlik çalışma grubunun kurulduğundan bahseden Celep, Avrupa Birliğinin (AB) Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yeni karbon vergisi düzenlemesine de değindi. Celp, "Kurumumuza ve üyelerimize yönelik çalışmalar devam ederken Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat konulu iki webinar yaptık. Yeşil Mutabakat, AB'nin 2050'ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi ve kimsenin ve hiçbir bölgenin geride bırakılmaması temel hedeflerini içeren yeni büyüme stratejisidir. Yani mutabakat, emisyonları azaltırken iş imkanları sağlayacak ve yaşam kalitesini artıracaktır. Tanımlanan hedefler kapsamında bu büyüme stratejisi; temiz enerji, sürdürülebilir sanayi, inşaat ve renovasyon, tarladan sofraya, kirliliğin ortadan kaldırılması, sürdürülebilir hareketlilik ve biyoçeşitlilik olmak üzere 7 politika alanı altında kurgulanmıştır" diye konuştu.
"Döngünün bir diğer çıktısı sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması"
Celep, şöyle devam etti: "Tüm paydaşların iş birliği ile yapmaya özen gösteriyor, bilimsel çalışmaların yanı sıra dış pazarlara yönelik tanıtım projeleri yürütüyor, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip edip üyelerimizi ve üreticilerimizi bilgilendiriyoruz. Yaptığımız çalışmaların temel amacı; ürünlerimizin kalitesini ve insan sağlığına uygunluk seviyesini daha da artırmak, geleneksel ürünlerimizi günümüz gıda trendleriyle uyumlu küçük ambalajlarda, sağlıklı, doğal ve organik konseptleriyle pazarlayarak daha fazla katma değer sağlamak, ihracatımızı miktar ve değer olarak artırmak, pazar çeşitliliği sağlamak. Bu döngünün bir diğer çıktısı ise sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması."
"Türkiye'nin gıda ihracatı stratejisini kriz şartları altında bile avantaja çevirebildik"
Bu çerçevede yapılan çalışmalardan bir diğerinin ise Dikili, Bayındır, Kınık ve Bergama gibi Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgelerinin oluşturulması olduğuna değinen Celep sözlerini şöyle tamamladı: "Bu sayesinde yıllık 5 milyar dolar seviyesindeki tarım ürünleri ihracatımızın orta vadede 10 milyar dolara çıkacağını öngörüyoruz. Türkiye'nin coğrafi zenginliğini iyi değerlendirmek, tüm paydaşların katılımıyla ortak akıl çerçevesinde oluşturulacak politikalarla geleceği şekillendirmek vizyonumuz olmalı. Bunun için herkes taşın altına elini koymalı. Ege Bölgesinde büyük tarımsal potansiyelin olduğu bir gerçek. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini bir yana bıraktığımızda, tarım ülkesi olan Türkiye'nin gıda ihracatı konusundaki stratejisini yaşanan kriz şartları altında bile avantaja çevirebildik."
"Üretimin her aşaması kontrol altında"
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık ise güvenilir gıda temini için hayata geçirilen iyi tarım uygulamalarının tarımsal üretimin her aşamada kontrolünü ve sertifikalandırılmasını sağladığını anlattı. Balık, "İyi tarım uygulamaları; çevre sağlığı yanında doğal kaynakların korunması, ayrıca tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanmasını hedefliyor. Sürdürülebilir gıda değer zincirinin nihai hedefi, hem mevcut hem de gelecek nesiller için toplumun refahında geniş tabanlı bir iyileşmeye önemli ölçüde katkıda bulunmak. Tarladan çatala kadar kontrollü gıda üretimine ulaşmada, çevresel risklerin değerlendirildiği, üretimin her aşamasının kontrollü olarak yapıldığı iyi tarım ürünlerinin nihai tüketiciye ulaşmasında üretici ve tüketiciyi buluşturan aracı işletmelerin önemi çok büyük" sözlerine yer verdi.
"Ürün çeşitliliği ve ihraç ürünlerinin sezonunu uzatırsak yeni pazarlar açılır"
Sürdürülebilir gıda arzı sağlamak için Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğinin yaptığı çalışmalardan bahseden Cengiz Balık, "Ürün çeşitliliği ve ihraç ürünlerinin sezonunu uzatmak yaş meyve sebze sektörü için çok önemli bir konu. Örneğin Ülkemizde 1.5-2 ay olan kiraz sezonunu 3 aya çıkarabildiğimizde üyelerimiz için birçok yeni pazarın açılabileceğini düşünüyorum. Bunun için ihracata dayalı çeşitlerin araştırılmasında Araştırma Enstitülerine büyük iş düşüyor. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü yakın zamanda erkenci kiraz ıslah çalışması başlatıyor, biz de bu projeyi hem yakından takip ediyoruz hem de destekliyoruz. Bunun yanında bölgemizde Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi faaliyetine başlıyor. Bu proje birçok meyvenin örtü altı üretimine de olanak sağlayan bir proje ve bu projenin de ülkemiz ürün çeşitliliğine fayda sağlayacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.
"Hem çiftçi hem tüketici bilinçlendirilmeli"
Cengiz Balık; atık yönetimi, atıkların geri dönüştürülerek yeniden kullanımı gibi çevresel anlamda da sürdürülebilirliği destekleyecek ve bu anlamda hem çiftçiyi hem de tüketiciyi bilinçlendirecek çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi. Balık, "Maalesef birçok ürünümüzde hasat sırasında yüzde 30-35'lere varan oranlarda kayıplar yaşıyoruz. Üreticilere her aşamada ve hasada yönelik bilgilendirme yapılması gerekiyor. Bu konudaki farkındalık son dönemde oluştu, bu da sevindirici bir gelişme. İsrafın ve kayıpların önlenmesi amaçlı proje çağrıları artmaya başladı, kurum ve kuruluşların konuya ilgisi ve farkındalığı gözle görülür bir şekilde arttı. Bizim de Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak bu alanda desteklediğimiz projeler var. Bu konuda teknolojiyi yanımıza almak önemli, ama asıl önemli olan eğitim ve bilinçlendirme. Üretimin yoğun olduğu her ilde bu konuda farkındalığı ön plana çıkaran projeler oluşturulup her kesime yönelik yürütülmesi halinde inanın ülkemize ve dolayısıyla ekonomiye katkısı olacaktır" dedi.
Gıda güvenliği için 'Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz' projesi
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğinin 2021 yılında gıda güvenliğine dikkati çekmek amacıyla 'Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz' isimli projeyi hayata geçireceğini açıklayan Cengiz Balık sözlerini şöyle noktaladı: "Proje, ihracat miktarının yoğun olduğu çekirdeksiz sofralık üzüm, kiraz, nar, şeftali, mandalina, çilek, domates, hıyar ve asma yaprağı ürünlerinin kalitesini artırmaya yönelik. Bu ürünlerin, üretiminin yoğun olarak gerçekleştiği bölgelerden belirli sayılarda numune toplayarak akredite olmuş laboratuvarlarda analizlerini gerçekleştirileceğiz. Bu sonuçlara göre en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği ve Rusya yanında 83 milyon vatandaşımızın sağlığı için istenilen MRL değerlerinin sağlanmasında başarı ve sağlıklı gıda arzı sağlanacak, hem üreticilerimiz hem de ihracatçılarımız daha bilinçli hale gelecek."
YORUMLAR