Tutuklanan başkanın 2.5 saatlik ifadesi
"Zimmet" ve irtikap" suçlarından gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski CHP'li Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, nöbetçi mahkemede verdiği ifadesinde, Menemen Belediyesinde 18 aracın kayıp olduğunu ve bu işin üzerine gittiğini söyledi.
25 Kasım 2020 - 11:48 - Güncelleme: 25 Kasım 2020 - 11:49
"Zimmet" ve irtikap" suçlarından gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski CHP'li Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, nöbetçi mahkemede verdiği ifadesinde, Menemen Belediyesinde 18 aracın kayıp olduğunu ve bu işin üzerine gittiğini söyleyerek, "171 adet gayrimenkulün üçüncü şahıslara verildiğini gördük. Kimin ne iş yaptığı belli değildi. Bu süre zarfında belediyeye kurumsal bir kimlik kazandırmak istedim. Bir şeyleri temizlemeye çalıştık. Belediyede çalışan kişi sayısı fazla, belediye sıkıntılı idi. 18 aracın kayıp olduğunu öğrendikten sonra bunları bulun, sonuna kadar gidin dedim" diye konuştu. Aksoy Ayrıca, İYİ Parti Karabağlar ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi Tarkan Fikret Çalık'ın eşinin kartına para yatırması olayını da "Mustafa İlhan, satın alma müdürü Teoman Tuna'ya 'al şu parayı Dilek Hanımın kredi kartını yatır' demiş. Teoman'ın da Tarkan Bey ile arası iyi olduğu için parayı ona verip kredi kartına yatırmasını istemiş" diye anlattı.
Menemen Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında "zimmet" ve "irtikap" suçlarından gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski CHP'li Menemen Belediye Başkanı Serday Aksoy'un, Menemen Sulh Ceza Hakimliğinde verdiği ifade ortaya çıktı. Yaklaşık 2.5 saat süren ifadesine, ne ile suçlandığını anladığını söyleyerek başlayan Serdar Aksoy, kendisi ile birlikte tutuklanan belediye başkan yardımcısı Mehmet Cin veya şantiye müdürü Kenan Yaşatürk ile telefon görüşmesi yapıp yapmadığını bilmediğini söyleyerek, "Sosyal medyada, şantiye ile ilgili sorunların olduğunu öğrendim. Akabinde bu arkadaşlarla sık sık görüşüp durum değerlendirmesi yaptık. Ben avukat M.Ç.'den bilirkişi statüsünde rapor istedim. M.O., Koyundere Şantiyesinde eksiklik var diyordu, Nagihan Hanım ise yok diyordu. Ben 31 Mart'tan itibaren bir profesöre belediyenin fotoğrafını çektirdim, eksiklikler nelerdir diye. Nisan ayı sonuna doğru 18 aracın kayıp olduğuna dair rapor geldi. Temel hata elimizde güncel bir demirbaş listemizin olmamasıydı. Demirbaşlarımızın nerede olduğunu bilmiyorduk. Ben bu olayın üzerine gittim. Rapor belediyenin sisteminde de vardı. M.Ç.'nin hazırlamış olduğu raporun bir anda CHP Genel Merkezinde dolaştığını öğrendim. M.Ç. ve meclis üyesi H.Ü., bu raporu dolaştırmıştır. Bu nedenle M.Ç. hakkında gerekli işlemleri başlattık ve savunmasını istedim" dedi.
Aksoy'un eşinin kredi kartını İYİ Parti Meclis Üyesi yatırmış
Kendisinin ticari bir yaşamı da olduğunu ve ticaretle ilgili borç ve alacaklarını yine kendisi ile birlikte tutuklanan Mustafa İlhan'ın yönettiğini söyleyen Aksoy, "3 tane villamız Mustafa İlhan'a vermiştim. Bana peyderpey ödersin demiştim. Mustafa İlhan, Teoman'a (satın alma müdürü Teoman Tuna) 'al şu parayı Dilek Hanımın (Serdar Aksoy'un eşi) kredi kartını yatır' demiş. Teoman'ın da Tarkan (İYİ Parti Karabağlar ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi Tarkan Fikret Çalık) Bey ile arası iyi olduğu için parayı ona verip kredi kartına yatırmasını istemiş. Bunu daha sonradan öğrenip, kendisini arayarak teşekkür ettim. Bizim Tarkan Bey ile siyasi ilişkimiz vardı. Benim ödemeler, borçlar gibi kişisel verilerim Mustafa İlhan'dadır" diye konuştu.
"Gazi Koşum'u tehdit etmedim"
Danıştığı uzmanların belediyede kamu zararı olduğunu söylemesi üzerine Nagihan Karaca, Mustafa İlhan ve Teoman Tuna'ya buna sebep olanları bulmaları talimatını verdiğini söyleyen Aksoy, "Onlar da bana bir firmanın yapmış olabileceğini söylediler. 21-22-23 Şubat dönemlerinde görev verdiğim kişilerin temizlik yaparken de bazı şeyleri götürdüklerini ve kamu zararının oluştuğunu söylediler. Daha sonra avukatıma zararın giderilip giderilmediğini sordum. O da bana zararın giderildiğini söyledi. Gökhan Uzun'un neden bu konuya dahil edildiğini bilmiyorum. Benim için Sürpriz oldu" dedi.
Gözaltına alındıktan sonra tek kişilik nezarethanede kaldığını söyleyen Serdar Aksoy, "Gazi Koşum'u (Fen İşleri Müdür Yardımcısı) tehdit ettiğim iddiası doğru değildir. Neden böyle bir iddiada bulundu bilmiyorum. M.Ç.'nin sisteme girmiş olduğu raporu isteyen benim. Verilen raporda 18 aracımızın kayıp olduğu yazıyordu. Bu komple gibi bir şey. Arkadaşlarımın tamamını görevlendiren benim. Benim zaten maddi durumum iyidir. Göreve geldiğimde 171 tane gayrimenkulümüz başkalarının elindeydi. Bunları geri alabilmek için hukuk mücadelesi verdim. Ben kurulu düzene devam etmedim. Barkod sistemine geçmem Menemen Belediyesinde büyük bir olay oldu. Gamze Hanıma verilen belge sahtedir. Hem içeriği hem imzası sahtedir. Bir yazı yazılacaksa Yazı İşlerinden çıkmaktadır. Bu evrakın sahte olduğu aşikardır. E-belediyeciliğe geçmeden önce 8-9 ay boyunca klasik kaşe kullandım. Sonra e-imzaya geçtim. Belediyeye bir kimlik kazandırmak istedim. İmza kaşem, bilgim dahilinde makam katındakilerde vardı. İmza benziyor ama kesinlikle benim imzam değildir. Kriminal raporlarda da imzanın sahte olduğu belirtilmiş. İmza kısmı başka bir belgeden fotokopi ile alınıp bu belgeye yapıştırılmış" diye konuştu.
"Kimin ne iş yaptığı belli değildi"
Şantiyeyi dolaşıp denetimlerini yaptığını anlatan Serdar Aksoy, "Şantiyenin karşısında bulunan beton şirketi ile görüşmedim. Bu beton şirketinin ruhsatında sıkıntı olduğu için başkalarını görüştürdüm. 31 Mart seçimlerinden sonra borç içerisinde bir belediyeye geçtik. 171 adet gayrimenkulün üçüncü şahıslara verildiğini gördük. Kimin ne iş yaptığı belli değildi. Bu süre zarfında belediyeye kurumsal bir kimlik kazandırmak istedim. Bir şeyleri temizlemeye çalıştık. Belediyede çalışan kişi sayısı fazla, belediye sıkıntılı idi. 18 aracın kayıp olduğunu öğrendikten sonra bunları bulun, sonuna kadar gidin dedim. Onlar devletin malı, halkın malı" ifadelerini kullandı.
Menemen Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında "zimmet" ve "irtikap" suçlarından gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski CHP'li Menemen Belediye Başkanı Serday Aksoy'un, Menemen Sulh Ceza Hakimliğinde verdiği ifade ortaya çıktı. Yaklaşık 2.5 saat süren ifadesine, ne ile suçlandığını anladığını söyleyerek başlayan Serdar Aksoy, kendisi ile birlikte tutuklanan belediye başkan yardımcısı Mehmet Cin veya şantiye müdürü Kenan Yaşatürk ile telefon görüşmesi yapıp yapmadığını bilmediğini söyleyerek, "Sosyal medyada, şantiye ile ilgili sorunların olduğunu öğrendim. Akabinde bu arkadaşlarla sık sık görüşüp durum değerlendirmesi yaptık. Ben avukat M.Ç.'den bilirkişi statüsünde rapor istedim. M.O., Koyundere Şantiyesinde eksiklik var diyordu, Nagihan Hanım ise yok diyordu. Ben 31 Mart'tan itibaren bir profesöre belediyenin fotoğrafını çektirdim, eksiklikler nelerdir diye. Nisan ayı sonuna doğru 18 aracın kayıp olduğuna dair rapor geldi. Temel hata elimizde güncel bir demirbaş listemizin olmamasıydı. Demirbaşlarımızın nerede olduğunu bilmiyorduk. Ben bu olayın üzerine gittim. Rapor belediyenin sisteminde de vardı. M.Ç.'nin hazırlamış olduğu raporun bir anda CHP Genel Merkezinde dolaştığını öğrendim. M.Ç. ve meclis üyesi H.Ü., bu raporu dolaştırmıştır. Bu nedenle M.Ç. hakkında gerekli işlemleri başlattık ve savunmasını istedim" dedi.
Aksoy'un eşinin kredi kartını İYİ Parti Meclis Üyesi yatırmış
Kendisinin ticari bir yaşamı da olduğunu ve ticaretle ilgili borç ve alacaklarını yine kendisi ile birlikte tutuklanan Mustafa İlhan'ın yönettiğini söyleyen Aksoy, "3 tane villamız Mustafa İlhan'a vermiştim. Bana peyderpey ödersin demiştim. Mustafa İlhan, Teoman'a (satın alma müdürü Teoman Tuna) 'al şu parayı Dilek Hanımın (Serdar Aksoy'un eşi) kredi kartını yatır' demiş. Teoman'ın da Tarkan (İYİ Parti Karabağlar ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi Tarkan Fikret Çalık) Bey ile arası iyi olduğu için parayı ona verip kredi kartına yatırmasını istemiş. Bunu daha sonradan öğrenip, kendisini arayarak teşekkür ettim. Bizim Tarkan Bey ile siyasi ilişkimiz vardı. Benim ödemeler, borçlar gibi kişisel verilerim Mustafa İlhan'dadır" diye konuştu.
"Gazi Koşum'u tehdit etmedim"
Danıştığı uzmanların belediyede kamu zararı olduğunu söylemesi üzerine Nagihan Karaca, Mustafa İlhan ve Teoman Tuna'ya buna sebep olanları bulmaları talimatını verdiğini söyleyen Aksoy, "Onlar da bana bir firmanın yapmış olabileceğini söylediler. 21-22-23 Şubat dönemlerinde görev verdiğim kişilerin temizlik yaparken de bazı şeyleri götürdüklerini ve kamu zararının oluştuğunu söylediler. Daha sonra avukatıma zararın giderilip giderilmediğini sordum. O da bana zararın giderildiğini söyledi. Gökhan Uzun'un neden bu konuya dahil edildiğini bilmiyorum. Benim için Sürpriz oldu" dedi.
Gözaltına alındıktan sonra tek kişilik nezarethanede kaldığını söyleyen Serdar Aksoy, "Gazi Koşum'u (Fen İşleri Müdür Yardımcısı) tehdit ettiğim iddiası doğru değildir. Neden böyle bir iddiada bulundu bilmiyorum. M.Ç.'nin sisteme girmiş olduğu raporu isteyen benim. Verilen raporda 18 aracımızın kayıp olduğu yazıyordu. Bu komple gibi bir şey. Arkadaşlarımın tamamını görevlendiren benim. Benim zaten maddi durumum iyidir. Göreve geldiğimde 171 tane gayrimenkulümüz başkalarının elindeydi. Bunları geri alabilmek için hukuk mücadelesi verdim. Ben kurulu düzene devam etmedim. Barkod sistemine geçmem Menemen Belediyesinde büyük bir olay oldu. Gamze Hanıma verilen belge sahtedir. Hem içeriği hem imzası sahtedir. Bir yazı yazılacaksa Yazı İşlerinden çıkmaktadır. Bu evrakın sahte olduğu aşikardır. E-belediyeciliğe geçmeden önce 8-9 ay boyunca klasik kaşe kullandım. Sonra e-imzaya geçtim. Belediyeye bir kimlik kazandırmak istedim. İmza kaşem, bilgim dahilinde makam katındakilerde vardı. İmza benziyor ama kesinlikle benim imzam değildir. Kriminal raporlarda da imzanın sahte olduğu belirtilmiş. İmza kısmı başka bir belgeden fotokopi ile alınıp bu belgeye yapıştırılmış" diye konuştu.
"Kimin ne iş yaptığı belli değildi"
Şantiyeyi dolaşıp denetimlerini yaptığını anlatan Serdar Aksoy, "Şantiyenin karşısında bulunan beton şirketi ile görüşmedim. Bu beton şirketinin ruhsatında sıkıntı olduğu için başkalarını görüştürdüm. 31 Mart seçimlerinden sonra borç içerisinde bir belediyeye geçtik. 171 adet gayrimenkulün üçüncü şahıslara verildiğini gördük. Kimin ne iş yaptığı belli değildi. Bu süre zarfında belediyeye kurumsal bir kimlik kazandırmak istedim. Bir şeyleri temizlemeye çalıştık. Belediyede çalışan kişi sayısı fazla, belediye sıkıntılı idi. 18 aracın kayıp olduğunu öğrendikten sonra bunları bulun, sonuna kadar gidin dedim. Onlar devletin malı, halkın malı" ifadelerini kullandı.
YORUMLAR