UEFA'nın Fenerbahçe'ye soruşturma açması rezalettir!

UEFA’nın,FB taraftarının Dinamo Kiev maçındaki “Putin” tezahüratı için “uygunsuz davranış” nitelemesi ile soruşturma açması tam bir rezalet ve iki yüzlülüktür.
Bu tezahürat (siyaseten katılırsınız veya katılmazsınız) “ırkçı”, “şiddet ve nefrete teşvik edici"özellikte değildir.
Esasen tezahüratın, Dinamo Kiev oyuncusunun golden sonra tribünlere yaptığı hareketlere karşılık hem bir tepki hem de “damara basma” amaçlı olması bir yana, (yine siyaseten katılınıp katılınmamasından bağımsız olarak) tamamen ifade özgürlüğü kapsamındadır.

İsteyen istediği siyasi tavrı alır. Bu kadar basit!
Hiç kimse, Rusya-Ukrayna meselesinde ABD, NATO, AB, Ukrayna gibi düşünmek, Ukraynayı destekleyip Zelensky’i "övmek", bu doğrultuda tavır alıp sergilemek zorunda da değildir!
Hani şiddete ve nefrete çağrı olmadıkça,“şok edici”, “rahatsız edici” de olsa her söylem ifade özgürlüğü kapsamında idi?
Ayrıca “uygunsuz davranış”ın ölçütü nedir ve kim tayin etmektedir? Bunun takdiri UEFA’ya mı kalmıştır? Asıl siyasi ve uygunsuz davranış UEFA’nınkidir!

Spora siyaset bulaştıran da UEFA’dır.
Ancak konu Türkiye olunca tüm ilkeler buharlaşmakta,her zamanki iki yüzlülük ve çifte standart devreye girmektedir. UEFA’nın daha önceki ırkçılık, nazizm, yabancı düşmanlığı, terör destekçiliği olaylarında nasıl "top çevirdiği"de arşivlerdedir!
UEFA’nın; NATO, ABD ve AB’nin,Ukrayna'nın "temsilcisi" ve "gözlemcisi" olmak gibi bir görevi ve işlevi de bulunmamaktadır. Yine müsabakalarda, (şiddet ve nefret içerenler hariç) kimin ne tezahürat yapıp yapmayacağı da UEFA’nın takdiri veya denetiminde değildir!
UEFA asıl, FB’nin buz gibi golünü "yiyen" İtalyan hakeme soruşturma açmalı, rüşvet ve yolsuzluk batağına batmış kendi kurumu ile uğraşmalıdır.
Bu sebeple, bu tezahürat ve soruşturmayla ilgili olarak "savunmaya geçilmesi","izahatta bulunulması" kanaatimce gereksiz ve yanlıştır.

Bu soruşturma, bir yandan ABD, AB ve Ukrayna'ya şirin gözükme, diğer yandan da ilerisi için Türk kulüplerine yönelik psikolojik bir baskı ve aba altından sopa göstermektir.
Eğer bu kapsamda bir ceza çıkarsa, mutlaka (güvenilirliği kuşkulu da olsa) AİHM’ne gidilmelidir.

Bu arada Ukrayna’nın Ankara büyükelçisi Bodnar'ın, küstahça ve hadsiz beyanları kabul edilemez. Burası müstemleke değildir. Kimse de Ukrayna’yı veya çıkarlarını koruyup kollamak zorunda değildir. Üstelik bu, Büyükelçinin ilk hadsizliği de değildir!
Aynı şekilde Ukrayna Dışişleri Sözcüsü Nikolenko’nun, (doğruysa) “Ukrayna, Vladimir Putin’i Türk futbol sahasında 2-1 skoru ile devirdi.” ifadesi de hakaret ve rezalettir. FB, bu ülkenin önemli bir takımıdır. Diplomatik olarak gereği yapılmalıdır.
Yine bu sözcünün devamında; Türk taraftarlarını "kazananın tarafında durmaya davet etmesi” de kabul edilemez bir hadsizliktir, konumunun ve ülkesinin sınırlarını bilmemektir. Kimin nerede durup durmayacağı, sözcünün takdir ve kabulüne bağlı değildir.
Asıl bay sözcü ülkesinin ve liderinin “nerede”, “kimin tarafında” durduğunu, kimlerin "sözcülüğünü" yaptığını, Ukrayna halkını kimin kandırıp zarar verdiğini, "Maydan"’ı, "Nazileri" araştırmalı ve halkına izah etmelidir!

Ayrıca bu beyler önce Dinamo Kiev taraftarının geçmişine bakmalıdırlar. Orada görecekleri şey; terör örgütü destekçiliği, Nazi ve Ku Klux Klan severlik ile bunların sembollerinin taşınması olacaktır.

Bu arada FB taraftarına hakaret yağdıran Avrupa spor medyası da ikiyüzlüdür.
Bu beyler de önce kendi ülkelerinin, taraftarlarının rezillikleriyle yüzleşmeli, müsabakalardaki terör örgütü bayraklarının, Hitler ve nazi selam ve sembollerinin,maymun taklitleri ve muz atmalarının hesabını sormalı ve vermelidirler.

Kimse; FB ve FB taraftarı üzerinden Türkiye'ye, Türk futbolseverlere ve taraftarlara elbise biçemez, parmak sallayamaz, ayar veremez!