'Yapıların depreme dayanıklılığında malzemeye dayalı aletsel çalışma yapılmalı'
İZMİR Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Sinancan Öziçer, kentte son günlerde 200'den fazla deprem meydana geldiğini ve bunun uzun zamandır ilk kez yaşanan 'deprem fırtınası' olduğunu belirterek, "Yapıların depreme dayanıklılığı konusunda hep gözlemsel çalışmalar yapıldı. Malzemeye dayalı aletsel çalışmaların her zaman daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Bunlar da plan doğrultusunda başlamalı" dedi.
İzmir'de birkaç gündür merkez üssü Buca olan pek çok deprem yaşandı. Geçen yıl 4 Kasım'da Buca'da saat 03.29'da meydana gelen 4.9 büyüklüğündeki ilk sarsıntının ardından bazı artçıların yaşanacağını öngördüklerini söyleyen İzmir Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Sinancan Öziçer, bunların bir deprem fırtınası olduğunu dile getirerek, "Son birkaç gündür İzmir'de günün farklı saatlerinde meydana gelen 3 ile 3,5 büyüklüğündeki tüm sarsıntılar Buca'da meydana gelen depremin artçılarıdır. Yalnızca Buca'da değil, ağustos ayında Sisam Adası'nda ve Kuşadası Pamucak açıklarında da farklı depremler meydana gelmişti. Bu sarsıntılar sismolojik anlamda deprem fırtınasıdır. Deprem fırtınası demek birkaç gün içerisinde büyüklüğü en fazla 4'e kadar çıkabilecek 200- 250 hatta 300'e kadar artabilecek ve herhangi bir yıkıcılık etkisi olmayan, bazı vatandaşların hissedip, bazılarının hissedemeyeceği depremler kümesidir. Şu son birkaç güne baktığımızda 200'den fazla deprem meydana geldiği için bunların deprem fırtınası olduğunu söyleyebiliriz. Deprem ve fırtına kelimeleri yan yana geldiği zaman korkutucu olabilir ama Buca Gaziemir ve Sisam'da meydana gelen depremler artçı sarsıntıdır ve bunlar bir süre daha devam edecektir" dedi.
Halkın meydana gelen bu sarsıntılardan korkmaması gerektiğini hatırlatan Öziçer, bunların daha büyük bir depremin habercisi şeklinde yorumlanmaması gerektiğine de dikkat çekti.
'YAPI STOĞUYLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR ARTTIRILMALI'
İzmir'de 1 milyona yakın yapı stoku bulunduğunu ifade eden Sinancan Öziçer, bunların ciddi kısmının kaçak yapılardan meydana geldiğini belirtti. 2007 ve 2018 yıllarındaki deprem yönetmeliğine uygun inşa edilen yapıların güvenli olduğunu anlatan Öziçer, "Standartları üst düzeyde olduğu için bu binalar bir nebze güvenlidir. 1 milyon yapının da yer yer 40-50-60 metre alüvyon zeminde inşa edildiğini söyleyebiliriz. İzmir'de 50 yıla yaklaşan binalarla birlikte kaçakları da işin içine sokarsak 6.9 büyüklüğündeki depremden daha fazlasını yaşayabiliriz. Bunlar olasılıktır. Binaların yapı stokuyla ilgili çalışmaların arttırılması gerekmektedir" diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Bayraklı'daki tüm yapıları incelediğini kaydeden Öziçer, sırada Bornova ilçesinin bulunduğunu söyleyip bu incelemelerin gözlemsel verilere dayandığını belirtti.
Çalışmaların yüzey betonunun sertliğini ölçerek yapıldığını vurgulayan Öziçer, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu çalışmalar da kıymetli ama esas istenilen bir pilot bölge seçilerek malzemeye dayalı, yani silindir numune alarak basınç dayanımına tabi tutup binaların riskli olup olmadığına dair bir inceleme yapılmasıdır. Kentsel dönüşüm, bu doğrultuda hızla ilerlemelidir. 30 Ekim 2020'de meydana gelen deprem, İzmir için bir milat oldu. 118 vatandaşımız hayatını kaybetti, yüzlerce bina ağır ve orta hasarlı hale geldi. İki kış geçti üçüncü kıştayız. Barınma ve yerleşimle ilgili ciddi sıkıntılar var. Şimdiye kadar hep gözlemsel çalışmaları yapıldı. Malzemeye dayalı aletsel çalışmaların her zaman daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Bunlar da plan doğrultusunda başlamalı. Ultrasonla betonların dayanıklılığı ölçülmeli. Bu biraz maliyetli ama insan canı söz konusu olduğunda bu maliyetin göz ardı edilmesi gerekir." (DHA)
YORUMLAR