Yasa teklifi verildi: Covid-19 cezaları iptal edilsin
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Parti Sözcüsü Zeynel Emre, Covid-19 ile mücadelede iktidarın sınıfta kaldığını; son olarak yasakların çifte standartlı uygulandığını belirterek, verilen cezaların iptali, ödenen cezaların ise iadesi için yasa teklifi verdi.
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Parti Sözcüsü Zeynel Emre, TBMM Başkanlığına verdiği kanun teklifiyle, Covid-19 kapsamında kesilen idari cezaların dayanağı olan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na geçici madde eklenmesini istedi.
Teklifin yasallaşması halinde, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’inci maddesi kapsamsında Covid-19 salgını dayanak gösterilerek maske ve sosyal mesafe ihlali gerekçesiyle 1 Nisan 2020 – 31 Mart 2021 tarihleri arasında verilen idari para cezaları ile bunlara ilişkin tüm gecikme faizi ve cezalardan kaynaklanan kamu alacağı terkin edilecek.
Kanun teklifinin gerekçesinde şu görüşlere yer verildi:
SALGINLA MÜCADELEDE EN ÖNEMLİ BELİRLEYİCİLERDEN BİRİ KARAR ALICILARA GÜVENDİR
"Etkisi ve yaygınlığı açısından insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir salgın olan Covid-19’a karşı yürütülen mücadele, başta sosyo-ekonomik olmak üzere etik ve hukuksal değer ve kuralların da test edildiği bir sınav haline dönüşmüştür. Alınan tedbirlerin bilimsel dayanağı, ortaya çıkan sonuçların paylaşımındaki şeffaflık, müeyyideye bağlanan kısıtlamalardaki hukukilik ile cezaların uygulanmasında kanun önündeki eşitlik, salgına karşı yürütülen mücadelede başarının en önemli belirleyicilerinden olan halkın karar alıcılara güven duyması; bu sayede de toplumsal ölçekte tedbirlere riayet edilmesini sağlamaktadır.
Doğal afetlerde olduğu gibi salgın hastalıklara karşı mücadele dönemlerinde, karar alıcılara her zamankinden fazla sorumluluk düştüğü bir gerçektir. Bu dönemlerde siyasi iktidarlar, orkestra şefi, maestro konumuna geçmekte; aldıkları kararlarla halkın karşı karşıya kaldığı sorunlar ya hızla aşılmakta ya da yangının büyümesine sebep olunmaktadır. Yönettikleri toplumları olası tehditlere karşı gerekli tedbirleri alarak hazır duruma getirmekle mesul ve bu amaçla yetkilendirilmiş kişilerin, sorumluluklarını yerine getirmesi bir zorunlulukken, aksi durum bir eksiklik değil eylemin içeriğine göre suç vasfı bile kazanabilmektedir.
AKP İKTİDARI SINIFTA KALDI
Türkiye Cumhuriyeti’ni bir fiil 19 yıldır tek başına yöneten AKP iktidarı, geçen bu yıllarda yarattığı tahribat ve son olarak 2018 yılında uygulamaya konulan sözde ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’, özde ‘otoriter-tek adam rejimi’ nedeniyle Covid-19 salgınıyla mücadelede hem sosyo-ekonomik hem de etik ve hukuksal boyutta sınıfta kalmıştır. Başarısızlığın düzeyi, sorunların aşılamamasıyla sınırlı kalmamış, yeni ve telafisi imkansız yeni sorunların doğmasına sebep olunmuştur. Salgının başlangıcında vaka sayılarını kamuoyu ile doğru paylaşmayan; gerek duyulan tam kapanmayı, yıllardır sürdürülen rant ve yolsuzluk ekonomisinden kaynaklı çökertilen devlet bütçesinin imkansızlıklarından kaynaklı gerçekleştiremeyen; aşıları vaat edilen tarih ve miktarda sağlayamayan karar alıcı noktadaki siyasi iktidar, geldiğimiz aşamada halk nezdinde devlete olan güveni sıfırlamış durumdadır.
ANAYASA AYKIRI YASAKLAR
Covid-19 ile mücadele döneminde neden olunan tahribatların en önemlilerinden biri ise, salgının yayılmasını önleme amaçlı konulan yasakların uygulamasında görülmüştür. Bilindiği üzere maske ve sosyal mesafe ile bazı gün ve saatlerde belli yaş gruplarının yanı sıra toplumun geneline konula sokağa çıkma yasakları, Covid-19 ile mücadele döneminde alınan tedbirler arasında öne çıkanlardır. Bu sınırlamaları ihlal edenlere çeşitli miktarlarda (maske takmama cezası 900 lira, sosyal mesafeye uymayanlar ile yasak saatlerde sokağa çıkanlara da 3150 lira) idari para cezası kesilmekte. Covid-19 salgını nedeniyle geçen yılın Mart ayından itibaren başlayan yasakları ihlalden on binlerce vatandaşa ceza kesilirken, her geçen gün bu sayı artış göstermektedir. Aralarında Prof. Dr. Kemal Gözler’in de yer aldığı birçok anayasa hukukçusu, söz konusu yasakların, OHAL kapsamında uygulanacak yasaklar olduğunu ifade etmesine karşın AKP iktidarı, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da hukuki gereklilikleri yerine getirmeksizin kararları uygulamaya koymuştur.
LEBALEP KONGRELER
Hukuki dayanaktan yoksun idari kararlarla çıkılan yolda uygulamalar da çifte standartlı şekilde hayata geçirilmiştir. Bunun net örneği, iktidar partisi AKP’nin ilçe, il ve büyük kongresi olmuştur. AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat övündüğü parti kongre salonlarının lebalep dolması, yine tıklım tıklım dolu salonlarda AKP’lilerin eğlenceleri geçen aylar boyunca kamuoyuna yansımıştı. Hem yazılı ve görsel hem de sosyal medya üzerinden yansıyan görüntülerde Covid-19 yasaklarının açıkça ihlal edildiği AKP kongrelerine ilişkin herhangi bir cezai işlem söz konusu olmazken on binlerce vatandaş çeşitli gerekçeler sunularak Covid-19 idari para cezasına çarptırılmıştır. Hatırlanacağı üzere geçen aylarda İstanbul Taksim’de kamera kayıtları üzerinden yapılan tespitle maskesini nizami takmadığı için bir vatandaşa ceza kesilmesi bile söz konusu olmuştu.
İKİLİ HUKUK SİSTEMİ
Bir yandan lebalep kongreler yaptıkları için övünen ve adeta Covid-19 salgının yayılması için özel çaba sarf eden karar verici konumdaki kişi ve onların siyasi tabanının her türlü yasağı delmesine karşın cezasız kalması, diğer yandan anayasal hakları ihlal edilerek cezalandırılan on binlerce vatandaş. Bu uygulama, AKP iktidarının uzun zamandır taşlarını döşediği ikili hukuk sisteminin bir başka göstergesidir.
CEZALAR İPTAL EDİLSİN, DEVLETE GÜVEN TEKRAR TESİS EDİLSİN
Neden olunan tahribat, iktidarın yanlış uygulamalarıyla sınırlı kalmayıp, erki elinde tutanlar yüzünden halkın devlete olan güveninin sarsılmasıdır. AKP iktidarının süregelen hukuksuz uygulamalarının daha fazla tahribat yaratmaması ve halkın devlete olan güveninin tekrar tesis edilmesine bir nebze katkı sunması bağlamında Covid-19 nedeniyle verilen cezaların iptal edilmesi; geçen süreçte ödemesi yapılan cezaların ise vatandaşlara iade edilmesi için cezaların dayanağı olan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na geçici bir madde eklenmesini amaçlamaktayız."
YORUMLAR