Uzun süredir köşe yazısı yazmamıştım.
Tabii ki kendimce sebeplerim olsa da gayrimenkul alanında kendi ofisini işleten biri olarak sektörün son 1 yılda yaşadığı sıkıntılar hemen her bireyi etkiledi.
Gazeteye ilk köşe yazımı 9 Şubat 2022 yılında yazdım. O dönem daha kötü günler yaşandığı için şimdi buna benzer bir yazı kaleme alıyorum.
O günden bugüne geçen süreçte Türkiye’de ne değişti?
Benim tespitlerime göre olumlu yönde hiçbir şey değişmedi ve hatta daha da kötüye gitti.
Gelirler azaldı giderler arttı, enflasyon tavan yaptı ve TL her gün eridi, döviz kurları neredeyse 3 katına çıktı. Her bir tüketim maddesinin maliyeti döviz kurlarına bağlı olarak artış gösterdi,
Akaryakıt fiyatları arttıkça arttı ve buna bağlı olan her şeyin fiyatı yükseldi.
İnsanlar geçim derdine düştü. İlk köşe yazım olan “Konut almak hayal oldu” başlıklı yazımdaki gibi hayal kurmayı bile unuttular.
Son 1 yıl içinde dövize bağlı olarak inşaat maliyetlerinin ciddi şekilde artması, konut fiyatlarını da otomatik olarak arttırmış oldu.
İkinci yazım olan “Vicdansız konut sahiplerine kim dur diyecek” başlığında da olduğu gibi, her şeyi fırsata çeviren mülk sahipleri, buna çanak tutan emlak danışmanları ve buna rağmen yüksek fiyatla alım yapanlar piyasada değerinin çok üstünde bir fiyat oluşturdular.
Bununla birlikte hükümetin konut kira artışını yüzde 25 sabitleme kararı tam tersi bir etki göstererek kiracı ile ev sahibinin arasının açılmasına ve ölümlere varan sonuçlara ulaşmasına sebep oldu.
“Ev sahibi ile kiracı arasına girmeyin” başlıklı son yazdığım köşe yazımı okuduğunuzda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Geldiğimiz nokta ve devam edecek sonuç şu:
Konut almak, alabilmek, hayalini bile kurabilmek artık çok ama çok zor ….
Konut kredisi faizlerinin 3.5 puanın üzerinde, mevduata verilen faizlerin yüzde 50 olduğu, üretimin neredeyse durduğu ve konut fiyatlarının aylardır tavan yaptığı şimdi ise stabil kaldığı gözlemleniyor.
Maaşları artmayan çalışan ve emekliler, 2 ay sonra enflasyon sayesinde eriyen maaşlarla geçimini zor sağlıyor.
Bu ortamda bırakın konut almayı, kiralarını bile ödeyemez durumdalar.
Bankaya kimler gidiyor biliyor musunuz?
Parası olup vadeli mevduatta faiz pazarlığı yapanlar…
Kredi kartı harcamaları yüzünden banka ile başı derde girenler…
Kart limitlerini arttırmak isteyenler…
Borçları yüzünden mülklerini ipotek ettirenler…
Meşhurdur… Arabaların arkasına “Babam sağolsun” diye yazarlardı…
Şimdi de çalışarak ev sahibi olamayacağını bilenler, babadan, anadan kalacak mirası bekliyor.
YORUMLAR