Bilinen bir hikâye ama ben yine de aktarayım...
Bir baba çocukluğundan başlayarak oğluna hep "Senden adam olmaz" dermiş.
Oğul büyümüş, çok başarılı bir yaşam sürdürmüş ve sonunda ülkesinin padişahı olmuş.
Tahtına oturur oturmaz saray muhafızlarına "Çabuk babamı buraya getirin" emri vermiş. Muhafızlar padişahın babasını evinden alıp saraya getirmişler. Tahtta oturan oğlunun karşısına dikmişler
Padişah olan oğul, babasına şöyle bir bakmış ve "Hani ben adam olmayacaktım. Bak padişah oldum" demiş...
Baba şöyle bir gülümsemiş ve cevap vermiş,
- Ben sana padişah olamayacaksın demedim ki adam olmayacaksın dedim...
Hikaye tamam, şimdi anlatmak istediğim gerçek konuya geleyim.
İzmir’in Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay..
İlk günden bu yana piyangodan çıktığına inandığım, geçen süreçte beni yanıltmasını beklediğim bir isimdi.
Aradan 1.5 yıl geçti ama değişen bir şey olmadı.
“Benim bilemediğim, duymadığım bazı projeler, icraatlar yapmıştır belki” düşüncesiyle Tugay'dan röportaj talebinde bulundum.
Talebimi cep telefonundan mesajla ilettim. Tarih 14 Temmuz 2020 idi.
Dönüş olmayınca 16 Temmuz’da; “Sayın başkan, salı günü size röportaj talebi için yazdım. Talebimi tekrar iletiyorum. Bu konuda cevabınızı kabul ya da red, evet ya da hayır diye tek kelimeyle yazarsanız konu muallakta kalmaz. Teşekkür ederim...” diyerek hatırlatmada bulundum.
Sağolsun, cevap verdi:
Sevinmiştim, kafamdaki soruları sorabilecektim. Sonra ne olduysa, kim akıl verdiyse bir anda 180 derece dönüş oldu..“Görüşmekten çok memnun olurum Hasan Bey. Basın danışmanım İlker görüşmemiz ile ilgili ayarlamaları yapmak üzere sizi arayacak. Görüşmek dileği ve saygılarımla”
Başkanın basın danışmanı, röportaj sorularını yazılı istedi, cevabı o şekilde vereceklerini bildirdi.
Ben de gazeteci (!) olan bu danışmana gazeteciliğin kurallarını tekrar hatırlatarak “başkanla yüzyüze görüşme’ talebimi saat, mekan sınırlaması olmaksızın yeniledim. Ayrıca başkanla yazışmalarımı da kendisine attım.
“İletirim” cevabı geldi.
İki gün sonra danışmana hatırlatma yazdım, cevap gelmedi. Ertesi gün yine yazdım.
Cevap: Henüz konuşamadım abi..
CHP kongresi, bayram derken aradan bir ay geçti.
Başkana ve danışmana tekrar yazdım, hatırlattım. Cevap yok.. Yok, yok..
Saygısızlığın daniskası dersen, o var..
Sonunda Başkan Tugay’ı cepten aradım cevabı beni şaşırttı: Arkadaşlar ayarlamadı mı, tekrar konuşayım.
20 Ağustos’ta basın danışmanı; belediyede yaşanan bir kavganın bizim haber sitemiz olan mansetturkiye.com’daki linkini gönderip altına şunu yazdı:
Gazeteci (!) danışmana bak be…“Abi merhaba, bu ve benzeri haberleri karşı görüş almaksızın yayınlaman nedeniyle yüz yüze röportaj veremiyoruz. Soruları yazılı olarak gönderirsen yanıtlarız. Selamlar, iyi çalışmalar.”
Heytt aslanım…
Benzeri diyor ama benzerlerini bulamamış olacak ki sadece tek haber göndermiş... Onun üzerinden yürüyor.
Hemen karşılık verdim:
“Birincisi, telefonlarıma çıkılmayan, mesajlarıma 3-5 gün sonra cevap verilen ya da hiç verilmeyen kurumdan nasıl görüş alabilirim.
İkincisi, her konuda açıklama yapabilme yetisine sahip belediye başkanlığı, bu konuda bize açıklama yaptı ya da tekzip gönderdi de yayımlamadık mı?
Üçüncüsü, başkan verdiği sözü neden tutmuyor. Ve baştan neden söylemediniz beni günlerdir haftalardır oyalayıp vaktimi çalıyorsunuz?
Dördüncüsü, ben meclis üyesi değilim ki soru önergesi verip cevap alayım. Röportaj karşılıklı yapılır, cevap soruyu doğurur. Benim bu şekilde soracağım sorular mı sizi rahatsız etti?
Benden neden çekiniyorsunuz?
Beşincisi 35 yıllık gazetecilik yaşamımda bile isteye, kim olursa olsun kalemimi hakaret, iftira, suç atma ya da ideolojik nedenlerle kullanmadım. Bunu bilmen gerekirdi. Sadece gazetecilik yaptım. Hiçbir partiye de angaje değilim. Borazan da değilim. Hasbel kader üç ay bir danışmanlık yaptım. Şu an senin yaptığın gibi. Yarın mesleğe döner ve bunları yaşarsan belki(!) anlarsın.
Ben dün gazeteci idim, bugün de gazeteyim, hep öyle olacağım.
Sözünü tutmayan, korkak, bahaneler üreten biri asla olmayacağım.
İnsanları anlamadan-dinlemeden yaftalayan biri de olmayacağım.”
Bunca süre tekrar bekledim, belki bu yazıdan sonra fikirleri değişir diye ama o günden bu yana değişen bir şey olmayınca, Karşıyaka’nın’ şehr-i emin’inin ne kadar güvenilir biri olduğunu görün istedim.
Başkan eğer verdiği röportaj sözünü danışmanının sözüyle yerine getirmiyorsa koltukta geriye kalan 3.5 yıl burnu b..tan çıkmayacaktır… Benden söylemesi..
Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’a buradan sosyal medyada paylaştığı bir sözü de hatırlatarak bitirmek istiyorum.
Dr. Tugay, facebook hesabından 9 Ocak 2019’da (adayken), Doğan Cüceloğlu’nun şu sözünü paylaşmış:
“Bir insanın gelebileceği en büyük mertebe güvenilir insan olmaktır”
Çok doğru söz.. Ama bu söz icraatla, verdiğin sözü yerine getirmekle olur.
Klavye delikanlılığıyla değil…
YORUMLAR