Geçen hafta İzmir’in Karşıyaka ilçesi belediye başkanıyla ilgili bir yazı yazdım.
Dedim ki: ‘Başkan başkanlığını yapsın, gazeteci gazeteciliğini’
Belediyenin ‘Gazetekarşıyaka’ adında bir gazete çıkardığını, sahibinin Belediye Başkanı Cemil Tugay olduğunu, gazete çıkarmanın normal olduğunu ama buranın ticari bir işletme gibi ilan aldığını, bu durumun yanlışlığını vurgulayıp şu soruları sordum:
1. Gazetenin imtiyaz sahibi gözüken Belediye Başkanı Cemil Tugay, gazetecilik senin işin mi?
2. Maddi sıkıntıda yüzen, borçları olan, eski başkanını mahkemeye veren, bir dönem çalışanının maaşını ödeyemeyen, kıdemini veremeyen sen. Bu işe, buradaki çalışanlara nasıl para buldun. Bütçen ne kadar?
3. Bu gazetenin yazarları senden para alıyorlar mı? Maaş ya da telif hakkı..
4. Burada çalışan belediye kadrolu elemanların asli görevi nedir? Asli görevini bırakıp nasıl bu gazete için çalışabiliyorlar? Burada çalıştıkları için ek ücret (telif) alıyorlar mı?
5. Basın Yasası’na göre mi görev yapıyorlar?
6. Gazetedeki ilanların fiyatı, cm/sütun olarak ya da tam sayfa, yarım sayfa ne kadar? Bu ilanlardan haftada kaç lira kazanıyorsun? Bu paraları nerelerde harcıyorsun?
7. Bu gazete için kurduğun ilan servisinde (ki koordinatörü bile künyede var) çalışan elemanlar, ilan alırken belediyenin adını kullanıyorlar mı?
8. Gazetene para veren bir esnaf, mağazacı, işletme, inşaat şirketi yasal olmayan bir iş yaptığında onu da o gazetede yazabilecek misin? Hadi yazmaktan geçtim, ceza kesebilecek misin?
Bu yazı sonrası beni bir çok gazeteci aradı.
Ne de çok dertlilermiş..
Keşke oturup onlar da yazsaydı bana anlattıklarını..
Korkusuzca, iftiraya göğüs gererek..
Neden böyle diyorum, çünkü ‘kraldan çok kralcılar’ hemen harekete geçti.
Başkan Cemil Tugay’dan çıt çıkmadı. Onun maaşlı adamı, piyanist-şantör cevap verdi.
Öyle görevi gereği, resmi bir cevap filan değil. Köşe yazımın altına, sosyal medyadan..
Hem de belden aşağı vurarak..
Hem de can evladımı karıştırarak..
Yavşakça..
Napolyon demiş ki: İkiyüzlülüğü, dalkavukluğu beceren, iftirayı da becerir.
Bu sözü neden buraya yazdım bilmiyorum.
Ben konuma döneyim.
Bir zaman ben Yeni Asır’da müdürken bana ve diğer müdürlere şaklabanlık yapan, türküler söyleyen bu adam şunları yazmış:
Biz de bazı sorular soralım o zaman
1- Geçtiğimiz yıllarda Habertürk Ege Yazıişleri Müdürü iken bu görevini kullanarak işe aldırdığın oğlun, Cemil Baskan göreve geldikten sonra Kent A.Ş yönetimi tarafından yeterli bulunmayarak işten çıkarılınca düşman oldun mu?
2- Oğlun çalışmaya devam etseydi yine bu iftiraları atacak mıydın?
3- AKP Büyükşehir Adayı Nihat Zeybekci'nin basın danışmanlığını yaparken Gaziemir Belediyesi eski basın danışmanı Hasan Dalgıç'la birlikte CHP aleyhinde iftira ve hakaret içeren bir gazete hazırlayıp mahkemelik oldun mu? CHP İl Başkanlığı tarafından yasaklı gazeteci haline geldin mi?
Not: Senin için değil de tesadüfen bu yazıyı gören insanların bilgisine sunmak için yazıyorum. Gazete Karşıyaka, hiç bir köşe yazarına ücret vermemektedir. Gazetemiz Belediye Meclis kararıyla kurulmuştur. İlan Tarifemiz de meclis tarafından onaylanmıştır. Karşıyaka Belediyesi bir kamu kurumudur. Her şey kayıt altındadır.
MÜFTERİYE BAK!
Benim sorduğum sorularla yani köşe yazımla, oğlumun işten atılmasının ne alakası var?
Lütfen sorularımı ve ‘not’ başlığı altında verdiği cevapları bir okuyun.
Sadece 'yazarlara ücret veriyor musunuz' sorusunun karşılığı var..
Ne gazetenin bütçesi, ne çalışanları, ne ilanları konusunda net cevap verilmemiş..
Zaten beklemiyordum..
Şimdi gelelim iftiralarına…
1. Oğlumu, Habertürk Yazıişleri Müdürlüğü görevimi kullanarak işe aldırdığımı kanıtlamayan hem şerefsiz, hem müfteridir. Oğlumun işten atılmasını, benim köşe yazımla ilişkilendiren de şerefsizdir.
Ayrıca, şu anda belediyenizde çalışan gazeteci ve gazeteci yakınları bu şekilde mi işe alındı? Bu yazdıkların onlara terbiyesizlik değil mi? Hakaret değil mi? Gazeteciler, gazeteci yakınları belediyede çalışamaz mı?
Kendini gazeteciden sayıyorsan, sen neyini kullanarak orada işe girdin?
Oğlumun yeterli bulunmayarak işten çıkarıldığını yazmışsın.
Yalanın daniskası..
Şöyle ki, oğlum savunması alınmadan işten atılmıştır. Zaten bu yüzden gurur yapıp, belediye şirketi Kent A.Ş’nin verdiği 38 bin lira tazminatı almadı, işe dönüş davası açtı. Dava da sürmektedir.
Hakkında; yeterli olmadığına, işini savsakladığına, işe geç geldiğine, verilen işi yapmadığına dair tek uyarı, tutanak yoktur. Bir gencin gururuyla oynayıp, millete bunu gerçekmiş gibi anlatan behey vicdansız, behey yalancı.. Yatacak yerin olmayacak. Dava bitmeden nasıl yetersiz olduğuna karar verdin?
Bu yüzden düşman olduğuma vurgu yapmışsın! Yalan… Hem de kuyruklusundan.
Eğer öyle olsa, 14 ay önce oğlum işten çıkarıldığında ya da sonrasında bir yazı yazmış mıyım bir bak.
Özellikle laf etmeyesiniz diye hassasiyet gösterdim.
Şunu da hatırlatayım ben gazeteciyim.. Ne zamandan beri eleştirmek, yazmak suç oldu?
Başkanına şakşakçılık mı yapacaktım?
Ne zaman hata, kusur, suç işler yanlış yaparsa yazarım. Orası babasının çiftliği değil..
Gazeteciyim diye geçiniyorsun ama hala anlayamamışsın.
Şunu da iyi bil ‘düşman’ olmak bana göre değil.
Ama zalimlik yapanların hep karşısında olacağım.
2. ‘Oğlun çalışmış olsa bu iftiraları atacak mıydın?’ diyorsun..
Bir kez ben iftira atmadım, olanı yazdım. Eğer iftira atıyorsam niye bir tekzip göndermiyorsunuz? Niye bir iftira davası açmıyorsunuz? Açamazsınız çünkü ortada iftira yok!
Ey gafil, benim gazeteciliğim, seninkine benzemez. 37 yılda hakkımda açılan tüm davalardan aklandım. Haberin ola.. Oğlumu işe aldığını söylediğin başkanla ilgili bile yazdım.
3. AKP adayı Nihat Zeybekci konusuna gelince… İşte burada şapa oturdun! Çünkü CHP aleyhinde ne bir gazete çıkardım, ne bir yazı yazdım. Çıkardığımı kanıtlamayan da haysiyet yoksunu ve müfteridir. Bu konuda ne hakkımda açılan bir dava var, ne savcılığa, polise bir başvuru, ne de bir şikayet! Bir dava olduğunu ortaya atıp, belgelerini göstermeyen şerefsiz ve müfteridir.
Yasaklı diyorsun ya.. CHP İl Başkanlığı gazetecileri mi fişliyor? Yasaklı, yasaksız ayırıyor mu? Basın özgürlüğü konusunda hassas olan CHP’nin, İzmir il yönetimi insanlara yafta mı yapıştırıyor? CHP’nin beni yasakladığını kanıtlamayan da müfteridir.
Benim için AKP-CHP-MHP-İYİ Parti farketmez… Hatası olan, çalan, çırpan, cumhuriyet değerlerine, Atatürk’e, inanca, millete dil uzatan hangi partiden olursa olsun es geçmem..
Şunu da belirteyim, ben mansetturkiye.com için ilk başkan röportajımı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile yaptım. Haberin yoksa, gir sitemize oku..
Şimdilik şu sözle bitirelim:
Çamur atma; hedefini saşırır, kirli ellerinle kalıverirsin. - Joseph Parker
YORUMLAR