DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin seçime kendi adıyla ve kendi logosuyla gireceğini açıkladı. 24 Nisan Pazar akşamı yapılan altılı masa toplantısında, partisinin bu kararını diğer beş genel başkana anlatmış.
Yine de kamuoyu açısından sürpriz oldu.
Cumhur İttifakı’nda sevinç, Millet İttifakı’nda kaygı var. Üstelik sevincin de, kaygının da bir ucu açık.
Bir taraf sevinçle, bir taraf kaygıyla “dur bakalım daha neler göreceğiz!” diyor.
Babacan’ın attığı adım, DEVA’ya sempati duysun ya da duymasın herkesin takdirini kazandı. Dışarıya atılan bir yarım adımla ittifakın gölgesinden kurtulmanın, Babacan’ın ve DEVA’nın ismini nasıl öne çıkardığı görüldü.
Babacan cumhurbaşkanlığı seçimi için ittifakta olmaya devam edeceklerini söylese de, altılı masa için artık, ‘beş buçuktan altılı’ denilse yeridir. İnce ince yüzdelik hesapları yapılırken ortaya çıkan bu durumun moralleri bozduğu tartışılmaz.
DEVA ne yaptı ve ne yapmaya çalışıyor?
- DEVA, aslında çok basit bir hamle yaptı. Son zamanlarda siyasal düzeni ittifaklar üzerinden konuştuğumuz için partiler biraz geri planda kalmış, parti refleksleri unutulmuştu. Adıyla, logosuyla, programıyla, tavrıyla ayrı bir parti olduğunu ilan etti ve gereğini yaptı.
- DEVA, muhalefet içinde yeni seçim sistemini en hızlı analiz eden ve en hızlı konum alan parti olarak öne çıktı. Bu anlamda, sürekli birlikte anıldığı ve çoğu zaman karşılaştırıldığı Gelecek Partisinin de önüne geçti.
- DEVA, parlamenter sisteme geçiş için çizilen romantik yolun kağıt üzerinde bile zor, hele yürümenin imkansıza yakın olduğunu herkesten önce fark ettiğini gösterdi.
- DEVA, her konuda tamamen masaya bağlı ve mahkum olmadığını, gerektiğinde serbest hareket edebileceğini ispat etti. Başka bir partinin listesinden seçime girip silikleşmek istemediğini yüksek sesle herkese duyurdu.
- DEVA, seçim kantarında tartılmaktan korkmadığını gösterdi. Rüştünü ispatlamanın, iddiasını kalıcı kılmanın, kendi adıyla seçimden girmekten geçtiğini, bundan kaçmanın faydasız olduğunu anladığını anlattı.
- DEVA, ilk seçimde kayda değer bir oy almayı, mesela yüzde 7 barajını geçmeyi umuyor olabilir. Zor görünse de, neden olmasın? Yüzde 7’yi aşıp meclise giremese de onun bir altında yüzde 3 ‘hazine yardımı alma barajı’ var. Parti çalışmaları pahalı işler olduğuna göre bu hedefi gözüne kestirmek de gayet anlaşılabilir.
- DEVA bu özgüvenli çıkışıyla gönlünü kazanacağı seçmenlerin oylarıyla barajı geçmeye biraz daha yaklaşacağını hesaplamış olabilirler ki; yanlış da değildir.
- DEVA, teşkilatlarının bu tercihte daha iyi çalışacağını da hesaplıyor. Çok insani ve kabul edilebilir bir durum. Nitekim bir parti yetkilisi bu kararın teşkilatlarda bayram hediyesi gibi karşılandığını açıkladı.
- DEVA, yeni kurulmuş olsa da küçük olmayı/küçük görülmeyi kabullenmenin ileriki zamanlarda kendisi için handikap oluşturabileceğini öngördüğünü gösterdi.
- DEVA’nın kararının, Kılıçdaroğlunun ‘yolumdan çekilin’ diyerek adaylığını açıklamasına bir küçük tepki içerip içermediğini de zaman içinde öğrenebiliriz.
- DEVA’nın kendi başına hareket etme kararının dalga dalga büyüyerek hangi kıyılara varacağını hesaplamak zor. Millet İttifakının göstereceği cumhurbaşkanı adayını desteklemenin, parlamento seçimlerinde parti kimliklerine zarar vereceği düşünebilirler mi? Kafa karışıklığına yol açacağından, parti programları ile çelişeceğinden endişe ederek çekimser kalabilir mi? Bilemeyiz!
- DEVA’nın ‘Serbest hareket etme tavrı’ Millet İttifakı’ndan uzaklaşma, Cumhur ittifakına yakınlaşma gibi bir sonuç doğurur mu onu da zaman içinde göreceğiz.
- Babacan’ın ön alması, Karamollaoğlu’na ve özellikle Davutoğlu’na örneklik teşkil edebilir. Daha doğrusu: Karamollaoğlu ve Davutoğlu, domino etkisi ile Babacan’ın ardından aynı yolu tercih edebilirler.
Seçime henüz bir yıl var. Partiler için küçük olsa da, yüzde 50+1 seçim sisteminde büyük sayılabilecek, kim bilir daha ne çok adım göreceğiz.
YORUMLAR