• Reklam
İsmail SERT

İsmail SERT


ÇIKMIŞ SEKİZE, İNMEZ YEDİYE

31 Mayıs 2021 - 11:41

Sözün orijinali böyle değil. Ancak rakamların bir önemi yok. Ha dokuzdan sekize, ha sekizden yediye…
Malum videoların sekizincisi yayınlandı ve gündemimiz tek maddeye sıkıştı: Ya Sedat Peker’in şifrelerini çözmeye çalışacağız, ya da havaya bakıp ıslık çalacağız. Arada başka bir seçenek yok.


Peker’in yeni mekandaki masasının üzerinde, değişmeyen mesaj objeleri olarak yine beyaz bir tespih ve zarflar duruyor.
Yeni olanlar ise bir küre ve bir pusula.
Arkadaki ayaklı yazı tahtasına beyaz bir yaprak takılmış.
Ve daha önceki videolarda ‘Babanın Dönüşü’ ve ‘Omerta/Suskunluk Yasası’ kitaplarını gördüğümüz Mario Puzo’dan ‘Aile’.
Kitabın tanıtım yazısı şöyle: “Bir ailede sadakat her şeyden ve herkesten önce gelmelidir. Birbirimizden haberdar olmalıyız, birbirimizi korumalıyız ve en önemlisi de birbirimize bağlı olmalıyız. Bu sorumluluğu şerefimizle yerine getirirsek, asla mağlup olmayız. Ancak bu sadakatte bir tereddüdümüz olursa, hep beraber mahvoluruz.”


Peker bu mesaj ile çekirdek ailesini mi kast ediyor?
Yoksa sahadaki daha geniş ailesini mi?
Biliyorsunuz, yakın zamanda yayınlanan bir resmi raporda, Türkiye’de 32 organize suç örgütü olduğu ilan edilmişti.
Sedat Peker, Alaaddin Çakıcı ve Sedat Şahin’den sonra 253 adamı ile sıralamanın 3 numarasıydı.    

Peker’in söylediklerini kesin doğrular olarak kabul edemeyiz. Yalan olması ihtimaline karşı mafya usulüyle, ürpertici biçimde parmağını, elini diyet olarak koysa da, hâttâ başına sıkacağına söz verse de bu değişmez.
Daha da ötesi; söylediklerinin doğru oldukları anlaşılsa bile, o olayın bütün yüzleri bu anlatılanlardan ibaret olmayabilir. Bütün ortaya çıktığında o parçanın doğruluğu değişmese de ağırlığı, rengi, anlamı kökten değişebilir.

Ancak söylenenlere ‘deli saçması’ gözüyle de bakamayız. Çünkü iddialar büyük, ismi geçenler önemli görevlerdeler.

Anlatılanları bu iki uç noktanın ortasına bir yere koymalıyız.
İddiaların dozunun giderek yükseliyor oluşuna dikkat etmeli, araştırmalı ve bağlantıları çözmeliyiz.
Bu konuda videoların doğurduğu hızlı sonuçlar bize yol gösterebilir.


Kıbrıs’ta ‘Adanın Uğur Mumcusu’ olarak tanınan Kutlu Adalı cinayeti dosyası yeniden açıldı. Bu dosyanın Türkiye’nin içine, devletin işleyişine uzanan dalları, budakları var.
Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar Bodrum Yalıkavak Marina müdürlüğünden istifa etti.
Bu olayın da bir ucu Susurluk’ta, bir ucu oğul Ağar’ın milletvekili olması dolayısıyla AK Parti’de.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı televizyon programında eski İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı isim vermeden de olsa zan altında bırakmıştı.
Çalışkan Cumhuriyet gazetesine röportaj vererek, Soylu’ya adeta rest çekti.
Bu sürtüşme, FETÖ’nün polis yapılanması, kripto FETÖcüler, suç örgütleri ile emniyetçilerin ilişkileri ve emniyet teşkilatı içindeki klikleşmeler vs. gibi geniş bir alanı kapsıyor.


İktidar kanadı geçen haftaya kadar videolara kayda değer bir tepki vermemişti.
Devlet Bahçeli salı günkü grup toplantısında, esip gürleyerek Peker’e cevap verdi ve Soylu’ya sahip çıktı. Ve herkesi tarafını seçmeye çağırdı.
Çarşamba günü ise Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari düzeyden de olsa Soylu’yu sahiplendi.


Ancak Erdoğan’ın düşük dozlu ifadeleri, AK Partililerin harekete geçmesine yetmedi.
Belli ki; Erdoğan’ın ilk sözlerini söylese de henüz son sözünü henüz söylemediğine inanıyorlar.
İçişleri Bakanına sahip çıkmakta iştahlı değiller ve ayak sürümeye devam ediyorlar. Belki de Soylu’yu ‘vakti geldiğinde değiştirilecek bakanlardan bir bakan’ olarak görüyor olmalarındandır.

Ve 8. videonun can sıkacak, can yakacak bir başka konu başlığı; Suriye. Bir yanda

SADAT’ın Peker üzerinden El Nusra’ya silah gönderdiği iddiaları. Bir yanda Suriye’de yapılan olağanüstü büyük ticaretin içerdeki bağlantılarına dair iddialar…


Videonun görsel mesajları sonuna kadar çözümlenmeye çalışılıyor.
Yazı tahtasındaki ‘boşluk’ “beyaz sayfa açmaya hazırım’ mesajı mı?
Önceki videolara göre daha alçak bir koltuğa oturmuş olması, alttan aldığının mesajı mı?


“Siz Tayyip abinin de patronusunuz” popülistliği ‘erken seçim’ iması mı?
Sürekli 40 yaşın altındakilere seslenmesi, seçimlerdeki Z kuşağı etkisine vurgu yapan teorilerin dışa vurumu mu?

Peker’in dikine dikine giderken tersine akıttığı suların kimin havuzunu doldurduğunu yakında görürüz.  

YORUMLAR

  • 0 Yorum