Melih Cevdet Anday’ın ‘Fotoğraf’ başlıklı kısa bir şiiri vardır.
“Dört kişi parkta çektirmişiz,
Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi...
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar...
Babası daha ölmemiş Oktay'ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.
Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz”.
Gündemimizdeki fotoğrafta da dört kişi var. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Düzce milletvekili aday adayı Azade Ay ve CHP İstanbul 1. bölge milletvekili aday adayı Ayşe Baran Yeşilyurt.
Bu dörtlü, bir iftar yemeği sonrasında, bulundukları mekanın bir odasında, seccadeler üzerinde ayakkabıları ile fotoğraf çektirmişler. Sonra içlerinden biri fotoğrafı basına göndermiş.
Fotoğrafın yayınlanmasıyla tartışma başladı. CHP, “bastılar, ama sorun bakalım neden?” anlamındaki açıklamasında hatayı yoğunluğa ve telaşa bağladı. Kılıçdaroğlu’nun da özür yerine geçmek üzere, üzgün olduğunu belirten bir beyanı oldu. Açıklamalarını samimi kabul etmememiz için bir neden yok.
Fotoğrafın servis edilmesi de epey konuşuldu. Yakın zamanda, Kılıçdaroğlu’nun, geceliği 100 bin lira olan otelde çekilen fotoğrafı, CHP’liler tarafından basına gönderilmişti de yine çok tartışılmıştı.
Aslında izahı basit. CHP üst yönetimi için, CHP’de iktidar olmak, memlekette iktidar olmaktan daha önemlidir ve daha önceliklidir. Parti içi derin kamplaşma, bir CHP geleneğidir. Hiç bitmeyen kamplararası çatışmalar partinin enerjisini bitirene kadar soğurur. Bu arızalar hep çıkar.
Neden sorun oldu?
Seccadeli, ayakkabılı fotoğraf neden bu kadar tartışıldı? ( Üstelik, sonradan başka fotoğraflar da yayınlandı. O akşam, o odanın iki seccadeli köşesi, fotoğraf çektirme mekanı olmuş. Yani hatanın seriye bağlandığı ortaya çıktı.)
Tartışma, “seccade kutsal mı ki basınca sorun olsun!’ tartışması değil.
Sorunun kaynağında, CHP’lilerin helalleşmeye çalıştıkları topluluğun hassasiyetlerini bilmiyor, görmüyor olmaları var. Daha da ağırı: görünce tanımıyor olmaları.
Seçime giderken ya da gitmezken…bastıkları (ve acıttıkları) yerle ilgilenmiyor olmaları.
Sorun, sadece fotoğrafta görünenlerin dikkat eksikliği değil. Fotoğrafta dört kişi var, bir de çeken; beş eder. Onun sağında, solunda, arkasında başkaları yok mudur? Elbette vardır. Sayıları belki ondörttür, belki daha fazladır.
Diyelim ki; Kılıçdaroğlu görmedi. Başı kalabalıktır, görmeyebilir. Ya ötekiler? Kaftancıoğlu görmüş de umursamamış bile olabilir! Onu da geçelim. Peki ya CHP’nin milletvekili aday adayları?... Fotoğrafı çekenin tarafında olanlar, bizim görmediğimiz kişiler?... Onlar da mı görmediler? Çektirirken görmediklerini sonradan da mı fark etmediler? O dünyaya, o adaba, o örfe bu kadar mı yabancılar?
Özetin Özeti
Kılıçdaroğlu ‘helalleşme’ açılımını neredeyse tek başına sürdürürken, ‘yeni CHP’ propagandası yaparken, partinin yerinden hiç kımıldamadığı bir kez daha anlaşıldı. Eski CHP, ilk bulduğu çatlaktan kendini gösteriverdi. Gördüğümüz bu kare, CHP’lilerin değil, CHP’nin fotoğrafıdır.
Anday şiirinin sonunda diyordu ki; “Ölümü hatırlatan ne var bu resimde? / Oysa hayattayız hepimiz”
Konumuza uyarlarsak; “Klasik CHP’yi hatırlatan ne var bu fotoğrafta? / Oysa hepsi yeni CHP’li(!)”
YORUMLAR