Yer ABD kongresiydi. Kongre üyeleri yerlerini almış, hazır bekliyorlardı. Onu görür görmez ayağa kalktılar ve alkışlamaya başladılar.
Kürsüye gelen savaş suçlusu, çocuk katili, soykırımcı konuşmacının tek yaptığı katliamlarının üstünü yalanlarıyla örtmeye çalışmaktı. Kongre üyeleri yalanların yalan olduğunun anlaşılmasından korkup kendilerinden geçercesine alkışladılar.
- “Hamas 7 Ekim’de bebekleri yaktı” yalanı ile başladı. Ve devam etti;
- “7 Ekim 2023’teki Hamas’ın saldırıları, İkiz Kule saldırılarına benziyor”.
- “Gazze, şehir savaşları tarihinde sivil kayıpların, asker kayıplara göre en düşük olduğu yerdir”.
- “Refah’ta neredeyse hiç sivil öldürülmedi.”
- “İsrail, sivilleri kasten hedef almıyor.”
- “İsrail, uluslararası hukukun gerektirdiğinin ötesinde, sivillere zarar vermemek için tarihteki herhangi bir ordunun aldığından çok daha fazla önlem aldı.”
- “Gazze’de yeterince yiyecek alamayan Filistinliler varsa, bunun nedeni İsrail’in bunu engellemesi değil, Hamas’ın bunları çalmasıdır.”
- "Gazzelilere günde 3 bin kalorilik yiyecek veriyoruz."
Ne kadar yalan, o kadar alkış
Denklem şöyle kurulmuştu: Kürsüden ne kadar çok yalan, salondan o kadar çok alkış…
Yaşanan sapık bir ayindi. Yaşanmakta olan soykırımın coşkuyla ve arsızca alkışlanarak kutsandığı özel bir ayin. Kulağı olan duyuyordu: Hep bir ağızdan “hepimiz Netanyahuyuz” diye bağırıyorlardı.
Anlamayan kalmaması gerek; dünyada bir tek Netanyahu yok. Birçok Netanyahu var. Sarı saçlısı, kızıl saçlısı, uzun saçlı olup etek giyeni, kısa boylu tıknaz olanı, boyu uzun, yüz hatları kemikli olanı ve diğerleri…
Anlamayan kalmaması gerek; ABD’de başka Netanyahular olduğu için, terör devleti İsrail’deki Netanyahu soykırım yapabiliyor.
Alkışların sayısı ve süresi tarihe geçecek ve unutulmayacak kadar yüksekti. Yüz kızartıcı bir istatistik olarak kayıtlara geçti.
Bu kadar firesiz çalışan emir komuta sisteminin, Hitler dönemi Almanyasında kaldığını düşünüyorduk. Fena yanılmışız.
Bu kadar otomatiğe bağlanmış alkış, ancak Kuzey Kore gibi kapalı rejimlerde olur sanıyorduk. Meğer özgürlükler ülkesi(!) ABD’de de oluyormuş.
Bir tek Temsilciler Meclisi Üyesi Rashida Tlaib, elinde ‘savaş suçlusu’ pankartı ile insanlığın onuru ve yüz akı olarak oradaydı.
Ötekiler Cumhuriyetçiydiler ya da demokrattılar. Az liberal ya da çok liberaldiler. Ya buraya gelip alkışladılar, ya da gelme cesareti gösteremeyip saklandılar. Netanyahu saklananlara özel seslendi: “İran’ın kullanışlı aptalları”
Kim küçük? Kim büyük?
Dünyanın ‘berbat jandarması ABD’ Gazze’deki soykırım suçuna ortak olduğunu Kongre’deki alkışlarla dünyaya ilan etmiş oldu. Akan kandan sorumlu olduğunu açıktan gösterdi. Silahları verendi, çözümsüzlüğü besleyendi ve ortaya çıkan tablodan utanmayandı.
ABD İsrail ilişkisinin fotoğrafı ortaya çıktı. Katliamlara ortaktılar…
Kan kusan silahları verirken ABD büyük görünüyordu. Emir-komuta ilişkisinden bakarsak büyük olan İsrail’di. Hizaya getiren, masallarını alkışlatan İsrail’di.
Alkışlanan Siyonist lobi idi. Alkışlayanlar Siyonist lobinin sindirilmiş köleleri...
Alkışlayanlar uluslararası vahşi sistemin kuklalarıydı. Alkışlanan, sistemin patronları adına konuşuyordu.
ABD üniversitelerinden, sokaklarından, caddelerinden ne ses yükselirse yükselsin Kongre batağa gömülmüş halde. Ve ne acıdır ki; dünyaya o bataklıktan yön veriliyor.
Dünya ilerliyormuş…İnsanlık geriye gitmezmiş… Peh.
Yahudi işgalindeki ABD’nin, ABD kongresinin halini gördük.
Gördük: Köpek kuyruğu değil, kuyruk köpeği salladı.
YORUMLAR