Ekin tarlasına girdiğinizde çok sayı da olmasa bile bazı buğday başaklarının mağrur olduğunu ,dik durduğunu ama içinin boş olduğunu görürsünüz , çoğu buğday başağının da evinli olduğunu eğik durduğunu ve toprağa baktığını görürsünüz.
Ben evin sözünü ilk defa seçim propagandası yapmak üzere Konya’ya gelen o döneminin ağzı en iyi laf yapan ,doyurucu ve güzel konuşan hitabeti güçlü Millet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşından duymuştum .Osman Bölükbaşı hangi şehre giderse gitsin; gittiği şehrin miting meydanları dolar taşar, deyim yerinde ise ‘’iğne atsan iğne yere düşmezdi ‘’ .
Konya lisesinde öğrenim görürken Bölükbaşı’nın Konya’ya geleceğini Vilayetinin önünde konuşacağını duyduk ,günü gelince de arkadaşlarımla birlikte miting alanını giderek konuşmasını dinledik .Osman Bölükbaşı kürsüye çıkıp muazzam kalabalığı görünce topluluğa sitemlerini belirtmek için ‘’Ey muhteşem sapı çok ama evini olmayan Konyalılar diyerek sözlerine başlamıştı ,uzun bir süre konuştuktan sonra ,sözlerini partisin oy isteyerek bitirmişti.’’ Sayın Bölükbaşı haklıydı halk ;onun konuşmasını dinler ama oylarını onun partisine değil ‘’Demokrat Partisine ‘’verirdi , Sayın Bölükbaşı ‘’Halkı samana, oyları da buğday tanesine ,özüne veya birim alanından alınan verime(evinli) benzetmişti’’
Psikologlar , Psikiyatrisiler de boş veya mağrur başağı ‘’kültürsüz ,kendisini yenilemeyen ,okumayan insanlara , dolusunu da entelektüel ,okuyan, yazan, çizen bilge insanlara benzetmektedirler’.’ Prof Kemal Sayar’a göre ‘’ İnsan kendi cehaletini bilemez , kendine karşı bakar kör olduğu için kusurlarını göremez’’ . Psikiyatri biliminde de bu olay ‘’boş başak sendromu ,cahil cesareti veya Dunning –Kruger sendromu ’’ diye tanımlanmaktadır.
Boş başak , mağrur başak özellikli , zihniyetli insanlar kendilerini ‘’ küre -i arzın merkezi ,akıl tanesi veya kutbun akıllısı zannederler .Sınırlı becerilere sahip olmalarına rağmen işin vitrininde görünürler . Aşağılık egolarını tatmin etmek için çevrelerine tepeden bakarlar , bol bol da gürlerler ancak yağmayı bilmezler. Söylemlerinde kullandığı sözlerin, cümlelerin ve espirilerin de içerikleri evinsizdir , boştur .Entelektüel insanlar bilgilidir , kültürlüdür, görgülüdür ,evinlidir , yenilikçidir, zihinleri de deneyimleriyle doludur, emeğiyle kazandığı bilgi birikimlerini işinin mutfağında kullanırlar.
Buraya kadar sizlere dilimin döndüğü kadar ‘’boş başak sendromu ,cahil cesareti veya Dunning –Kruger sendromunu anlatmaya çalıştım’’. Eğer çevrenizi dikkatli incelerseniz konunun uzmanları gibi sizler de bu tür insanları görürsünüz veya görmekten gelirsiniz.
Bazı insanlar liseden sınıf arkadaşım Hamza gibi maalesef kendisinin sahip olduğu değerlerin kıymetini bilmez ama kendisin de olmayan veya kıt olan değerlerin özlemiyle yaşamlarını sürdür durur. Hamza ,Napolyon gibi kısa boylu olup onun gibi aşağılık kompleksliydi (Napolyon’dan da biraz sonra söz edeceğim). Hamza, Matematik, Geometri ,Fizik, Biyoloji Edebiyat ,felsefe veya Beden Eğitimi derslerinde sınıfımızın en iyisiydi ancak kavgacıydı, geçimsizdi ,uzun boylularlarla sataşırdı .Kendisine hırçınlığı sorulduğunda ‘’keşke ben de sizler gibi uzun boylu olsaydım da Harp Okuluna gitseydim ve şerefli bir ‘’Türk Subayı ‘’ olsaydım ‘’derdi. Hamza subay olamadı ama yanılmıyorsam ünlü bir Mimar oldu .
Bilim adamları Hamza gibi boy kompleksli olanlara ‘’Napolyon Kompleksli veya Sendromlular’’ adını koymuşlar. İnsanoğlu; bu sorunun da biyolojik kökenli olduğunu ve değiştirilemeyeceklerini bildikleri halde aşağılık kompleksinden bir türlü kurtulamıyor ,diğer bir deyişle ‘’huylu huyundan vazgeçmiyor ,vazgeçemiyor‘.’
Zaman zaman düşünürüm ve sorarım acaba Napolyon ‘’ kompleksli, sendromlu ‘’ olmasaydı bu kadar agresif, otoriter, rekabetçi ve hırslı olur muydu, ünlü olma peşinde koşar mıydı? Avrupa ya hâkim olmak için, Fransız Emperyalizmini Lideri olmak için bu kadar savaş sevdalısı olur muydu? Rusya ‘ya, Prusya ‘ya, İngiltere’ye, İtalya ‘ya, Mısıra ve Osmanlıya da savaş açar mıydı? Bunlar bir varsayım ama, bana göre, Napolyon bu denli geniş çapta değişik ülkelerde savaşları göze alamazdı.
Sonuç: Ülkemizde yaşayan insanların bazılarının ekonomik sorunları yüzünden’ ’Anadolu Deyimiyle Ağızlarını Bıçak Açmıyor’ ’Çoluk çocuğunun yiyeceklerini karşılayamıyor, giyeceklerini temin edemiyor, eğitimlerini arzu ettiği gibi sağlamıyor, sağlayamıyor, onlara itibarlı yarınlar da hazırlayamıyor İnsanlar eğer sorunlarını çözemez ,çözüme de kavuşturamazsa kompleksli, sendromlu aşağılık duygulu konumuna geliverir. Nüfus artıkça beslenme kaynakları da azalır besinler azaldıkça kompleks içerikli insani vakalar da artar .
Sevgi ve Saygılarımla...
YORUMLAR