Ormanlarımızın yanması beni derinden üzdü, üzmeye de devam ediyor.
Her ağacın bir can taşıdığını, yanarken, tıpkı insan ve hayvan gibi canının yandığını herkes bilebilseydi eğer, onları korumak ve yaşatmak için her şeyden daha fazla çaba harcamaz mıydık?
Devletimiz elinden geleni yaptı, ama yetmedi.
O asırlık ağaçlar, o güzelim canlar topluca yandı, bitti, kül oldu.
Orman yandı, ağaç ağladı, ben ağladım. Kıymetlilerimiz için, değerlerimiz için, geleceğimiz için, dünyamız için gözyaşı döktüm. Ama ne çare yanan yandı, giden gitti.
Göz göre göre uçsuz bucaksız, yemyeşil ormanlarla birlikte binlerce canlı yok oldu. İnsanlar öldü, hayvanlar telef oldu. Binlercesi de duman altında kalarak, ölümle yüz yüze geldi.
Bu nedenle yetkili yetkisiz herkese sormak isterim; acaba, ormandaki ağaçla, sizin aranızda bir canlı olarak fark var mı?
Bu soruyu, ormanlar yanıp kül olurken, Tarım ve Orman Bakanımıza sormak isterdim. Ama böyle bir imkanım olmadığından, buradan size sorayım. Bileniniz vardır, bilmeyeniniz vardır. Olaya farklı yönden bakanlarınız da vardır. Ben kendi cevabımı vereyim:
Ormandaki ağaçla bir insan arasında canlı olarak hiçbir fark yoktur. Ağaçlar da tıpkı insan ve hayvanlar gibi soğukta üşür, hastalanır, strese girer, solunum yapar, sıcak havada terler, besin alış verişinde bulunur, su içer, eşleşir tohumlarını verir, meyvelerini verir ve hatta müzik bile dinler.
Bitkiler, insan, hayvan ve diğer bütün canlıların yaşam kaynağıdır. Bitkiler besinini kendisi temin eder ve kendisi için kullanırken, insan ve hayvanlar besin ihtiyaçlarını bitkilerden sağlar.
Tanrı, insan, hayvan ve diğer canlıları yeryüzüne bitkilerin misafiri olarak göndermiştir. Onlara ihanet etmememiz, iyi koruyup, yakıp, yıkmamamız gerekir.
Ve Tanrı tüm canlılara eşit yaşama hakkı tanımış, aralarında ayrım yapmayıp birini diğerinden üstün kılmamıştır. Yani kayırmacılığı da yoktur.
Bitkiler bu alemde ayakta ölen tek canlıdır. Onlar da mikropların etkisiyle, insan ve hayvanlar gibi hastalanırlar. Ayrıca insan ve hayvanlardan farklı olarak bağışıklık sistemleri de yoktur. Hastalığa yakalanan bitkinin, mikroba karşı dayanıklılık mekanizması yoksa, zamanla yaşamsal gücünü kaybeder.
Bu nedenle bilim insanları birçok yöntem kullanarak bitki hastalıklarıyla mücadele ederler. Bu sayede hastalığın, bitkinin verimine olan etkisi düşürülür ve ürün kaybı asgari düzeye indirilir.
Buna ek olarak bilim insanları her hastalığa karşı savaşmak için her geçen gün yeni yeni ıslah yöntemleri de geliştirerek, zararlılara ve hastalık etmenlerine karşı dayanıklı bitkileri ıslah etmeye çalışırlar.
Eğer bu tür bilimsel araştırmalar yapılıp, geliştirilmeseydi, yeryüzünde geometrik olarak çoğalan insan nüfusunu beslemek mümkün olmazdı. Yani bitkiler olmadan dünyada ne insan kalır ne hayvan ne de ekosistem.
Kısacası insanların ve hayvanların yaşaması için bitkiler olmazsa olmazımızdır. Bu nedenle ormanlarımızın kıymetini bilelim.
“Yananın yerine yenisini dikeriz” demekle olmaz. Var olanı korumak gerekir.
YORUMLAR