Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden 1980 yılında mezun olan öğrencilerim 42 yıl sonra üniversite kampüsünde bir araya geldi.
Vefalı davranıp, toplantıya, kendilerine emek vermiş eski bir hocaları olarak beni de davet ettiler. Ancak koşullarım uygun olmadığından gidemedim.
Onlara sevgimi ve şu teşekkür yazısını gönderdim.
Sevgili Prof. Dr. Tacettin Yağbasanlar
Toplantı Düzenleme Kurulu Başkanı olarak, şahsıma gönderdiğiniz nazik davetinize çok teşekkür ederim ama Adana dışında olduğum için katılamıyorum, üzgünüm.
Lütfen beni aranızda varmış gibi kabul edin. İtiraf edeyim ki, ben, sizlerden hayatım boyunca hiç kopmadım, kopamadım.
Sizlerden bazılarınız üniversitelerde akademisyen, bazılarınız bakan, bazılarınız da milletvekili oldu. Bazılarınız ise Tarım Bakanlığı’nda Genel Müdür, üniversitede rektör veya dekan, kurumun müdürlük görevinde bulundu. Bazılarınız da ülkemiz tarımına mühendis olarak hizmet ettiniz veya ediyorsunuz. Titriniz ne olursa olsun, hepiniz benim genç öğrencilerimsiniz.
Sizler birer fidan olarak fakültemize geldiniz. Ben ve diğer öğretim üyesi arkadaşlarım da sizleri eğittik, şekil verdik, yetiştirdik. Sizler de emeklerimizi boşa çıkarmayarak kendi çabalarınızla konularınızda saygın birer bilim adamı oldunuz.
Üniversitede kalmayan diğer öğrencilerimiz de bu süreçte bilim insanları nosyonunda bire bin katarak, ülkemize hizmet ettiler; ediyorlar da. Sağ olun, var olun. Hepinizle hep gurur duydum ve duyacağım da.
Toplantıya gelen öğretim üyesi arkadaşlarıma da sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Bu arada ebediyete intikal etmiş öğrencilerimize ve hocalarımıza Allah’tan rahmet diliyor, mekânları cennet olsun diyorum.
Sayın Yağbasanlar, sizlerden iki ricam var. Öğrencilerime ve toprağıma yazdığım şiirlerimi okursanız mutlu olurum:
ÖĞRENCİLERİME
Umutlarımı ilmikledim yurdumun çiçeklerine
Onlar gülüdür, bülbülüdür yaşamımızın, yaşantımızın ve sosyal hayatımızın.
Her birisi ayrı ayrı birer satırıdır, mısrasıdır, paragrafıdır
Ezgilerimizin, şiirlerimizin, öykülerimizin ve romanlarımızın
Bazıları gelmiş Trakya’dan, Marmara’dan, Ege’den, Karadeniz’den
Bazıları da Akdeniz’den, İç Anadolu’dan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan ve Kıbrıs’tan.
Almışlar özlerini, yörelerinin güzelliklerinden, havasından, suyundan, dağından, taşından ve toprağından
Oluşturmuşlar şiveleriyle, töreleriyle, kültürleriyle gökkuşağının renginde bir mozaik sınıflarında
Gözlerinizi gözlerine iliştirdiğinizde sezilir canlılıkları ve coşkuları gülücüklerinde, tebessümlerinde,
Çekinmeden sorarlar, sorgularlar sizi; yönetimimizi, eğitimimizi, bilimizi, bilim politikasını
Ekinimizi, dikimimizi, üretimimizi, siyasilerimizi ve siyasetçilerimizi dersliklerde ve teneffüslerde.
Yürütürler çeşitli fikirler, öneriler, ulusumuzun yararına ve çıkarlarına
Bu da sevgilerinin birer göstergesidir çiçeklerimizin
Ulusumuzun çağının çağdaşı olması için yarınlarında…
Sevelim çiçeklerimizi, sevdirelim kendimizi de çiçeklerimize.
***
BEN ANADOLUYUM
Sana gönlümün ağacından bir çiçek vereceğim
Onun dalı benim, yaprağı benim
Toprağı benim, suyu benim
Havası benim, kokusu benim
Ben mi ben Anadolu’yum…
Yiğitlerin, şehitlerin şanıyım şöhretiyim, destanıyım,
Romanıyım, hikâyesiyim sevdasıyım, kültürüyüm, türküsüyüm manisiyim, hoyratıyım,
Aşıyım, işiyim, yâriyim, yareniyim, yoldaşıyım umuduyum
Yoksulların ocağıyım, kucağıyım, bağıyım, bostanıyım
Ben mi?
Ben Anadolu’yum.
**
Bildiğiniz gibi ülkemiz su ve verimli arazi yoksunu bir ülke haline geldi veya getirildi. Bunun bir sebebi “küresel ısınma”, diğeri “yetkililer tarafından tarım arazilerimizin tarım dışı amaçlar doğrultusunda kullanılmasına izin verilmesidir”.
Bu yüzdendir ki yurt genelinde dağlarımız, taşlarımız, ormanlarımızı ve arazilerimiz rantçı mermerciler, taş ocakları ve termik santrallerin işletme sahipleri tarafından talan ediliyor.
Tarımcılar olarak bizler ve siz öğrencilerim, bu çevre kirletici zihniyete, ülkemizin yarınları için “dur” demeliyiz. Aksi takdirde günlerimiz, asker yolu gözler gibi, Ukrayna’dan gönderilecek buğday gemilerinin yollarını beklemekle geçer.
Hepinizin yolu açık olsun. Kalın sağlıcakla.
Sevgi ve saygılar
Prof. Dr. Mehmet Asil Yılmaz
YORUMLAR